Her şeyden önce yaş almak ve refah düzeyimizdeki değişim ilişkisini hepimiz gözlemliyor veya bizzat yaşıyoruz.

Bilim, sanayi ve teknoloji alanında meydana gelen değişimlerin dışında

insan hayatında da bazı demografik, sosyoekonomik değişimler görülmektedir.

Ayrıca hızlı kentleşme, göç, tüketim alışkanlıklarındaki değişimler bireylerin yaşam biçimlerini de direk olarak etkilemektedir.

Ancak sanayileşme dönemi ile birlikte ve teknolojideki gelişmeler

doğrultusunda etkilenen çalışma hayatında ekonomik nedenlerin direk yaşantımızı etkilemesi,

kadının çalışma hayatına katılması doğurganlığın düşmesine neden olmuştur.

Yaş almak ve refah; tıptaki gelişmeler, insan ömrünün uzaması,

sağlıklı yaşama gibi sebepler de insan hayatını etkileyerek

uzun soluklu bir emeklilik, ileri yaş dönemi yaşamamıza neden olmaktadır.

Bunun en belirgin şekli insan ömrünün uzaması,

yaşam evresinin üç ve dördüncü bölümlerine devlet ve toplumların daha dikkatli yaklaşmalarına neden olmuştur.(Bu evrelerden daha önceki yazımızda bahsetmiştik).

Sonuç olarak bu konudaki İleri yaş için, Boş Zaman ve Yaşlılık, Yaşlılık Psikolojisi yazılarımızı okumanızı önerebiliriz.

Daha önceki yazılarımızda bahsettiğimiz bu evrelerde refah düzeyi,

hükümet politikaları, Üniversite ve STK’ ların yaklaşımları ile

yerel yönetimlerin destek ve yaklaşım politikaları önemli rol oynamaktadır.

Sevindirici tarafı bugünden hükümetimiz ve devletimiz bu konuda politika oluşturmuş, üzerinde çalışmalar yapmaktadırlar.

Yapılan araştırmalar her ülkenin kendine özgü bir model oluşturması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.

İleri Yaş dönemi.

Her şeyden önce bu konuya önem veren ve bireyleri yaşlanan,

gelir seviyesi yüksek ülkelerin toplumlarında yapılan araştırmalar tarafımızdan bölüm bölüm incelenmektedir.

Ancak kişi başı geliri yüksek olan ülkelerde yapılan araştırmalar göstermektedir ki,

refahı sağlanan her ileri yaştaki kişi mevcut durumundan mutlu olmaya bilmektedir.

Ayrıca toplum yapısı, kişinin yetiştiği ortam, eğitim ve kültür seviyesi, çevresinin ve ailesinin kendisine yaklaşımı,

kişinin kendini psikolojik olarak nasıl hissettiği, kendisine sağlanan sosyal hizmetlerden ne kadar memnun olduğu gibi etkenler

kişinin ileri yaştaki durumunu etkilemektedir.(”Yaşlılık ve Refah Devleti ” Yazan Harun Ceylan).

Sonuç olarak bu olguları birer birer ele alarak incelememiz sizin ileri yaş hakkındaki planlarınızı,

bu konudaki karar vermenize yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz.

Mesela bazı bölümlerde kendi yaşantımız veya deneyim ve gözlemlerimizi de sizlerle paylaşacağız.

Bu bize refah düzeyi yüksek olan bir toplumda dahi yaş aldıkça

ne gibi sorunlar yaşanabildiğini göstermektedir.

Yaş almak ve refah dönemi
Yaş almak ve refah dönemi

Yaşlılık dönemi fiziksel özellikleri bakımından üç gruba ayrılarak incelenmektedir.

  • Kendi kendine yetebilen sağlıklı ve bağımsız yaşlılar.
  • Profesyonel yardıma ihtiyacı olan yarı bağımlı yaşlılar.
  • Sürekli bakıma ihtiyacı olan tam bağımlı yaşlılar.

Sonuç olarak aslında yaşlılık kaçınılmaz olmakla birlikte yaşamın doğal bir sürecidir. Patolojik bir hal ya da hastalık değildir.

Ancak bu dönemin kendine özgü hastalıkları olduğunu da kabul edilmelidir.

Ayrıca yaşlanma, organizmanın giderek artan bir yetersizliği olarak ortaya çıkar.

Bu yıpranma ve yetersizlikler kişiden kişiye farklılık göstermektedir.

Bu farklar çeşitli faktörlerden etkilenerek ortaya çıkmaktadır.

Bizi etkileyen bu farklar: Kalıtımsal, çevre, hastalık, duygularımızdır.

20. yüzyıldan itibaren insan ömrünün emeklilik ve ileri yaş döneminde uzamaya başlaması ile

bireysel bir sorun olmaktan çıkarak sosyal bir sorun haline gelmiştir.

Bu nedenle de başta geriatri ve Gerontoloji olmak üzere Sağlık bilimleri,Sosyoloji, Psikoloji,

Sosyal politika, Sosyal hizmetler çalışma alanına girerek multidisipliner bir yaklaşım gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Yaş Almak ve Refah Döneminde Yaşlılık Türleri

Birleşmiş Milletler yaşlılık başlangıcını 60 yaş olarak belirlerken, DSÖ 65 yaş olarak belirlemektedir.

Dünyanın bazı ülkelerinde ekonomik ve yaşam şartlarının kötü olması durumuna bağlı olarak

60 yaşına kadar dahi ulaşamadan insanlar hayatını kaybetmektedirler.

Sonuç olarak bu sebeple de sadece kronolojik yaşa bakarak ileri yaş planlaması yapmak

her ülke için doğru olmaya bilmektedir.

Buna bağlı olarak da; Takvim yaşına bakarak kronolojik yaşlanma,

vücutta meydana gelen değişimleri gözeterek biyolojik yaşlanma, kişinin zihinsel faaliyetlerinde meydana gelen değişimi değerlendirerek

Psikolojik yaşlanma ve toplumsal rolleri ve statüsündeki değişim gözlemlenerek sosyolojik yaşlanma olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yaşlanmak ve Sağlık

Her şeyden önce hepimizin çevremizden gözlemlediği ve

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) verilerine göre yaş ilerledikçe hastalıklar artmaktadır.

Özellikle kişinin genetik yapısı ve bilinçsiz beslenme, obezite, hareketsizlik,

sigara tüketimi gibi nedenler ile kronik hastalıklara yakalanma riski artmaktadır.

Genel olarak bu nedenle yaşlanan nüfusun bir veya birden fazla kronik hastalığı bulunmaktadır.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’ de yaklaşık 22 milyon erişkinin bir veya birden fazla kronik hastalığı vardır. https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/khrfat.pdf

Kişilerin yaşları arttıkça sağlık harcamaları da artmaktadır.

Bu da ülkelerin ekonomik boyutta bir başka sorunlarını ortaya koymaktadır.

Yapılan araştırmalar, yaşlanan nüfus ile sağlık hizmetine ihtiyaç artmakla birlikte kişilerin sağlık hizmetinden faydalanma oranının aynı oranda artmadığını göstermektedir.

Gelir düzeyi düşük kişiler ister refah düzeyi ülkelerde isterlerse düşük gelir seviyeli ülkelerde olsunlar sağlık hizmetinden yararlanma oranları düşük olduğu görülmektedir.

Biliçli ve eğitim düzeyi yüksek kişilerin sağlık hizmetinden yararlanma oranlarının daha yüksek olduğu yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir.

İleri yaştaki kişilerin sağlık hizmetini zamanında ve doğru almamalarının ülkelere maliyetinin daha yüksek olacağı düşünülerek sağlık sisteminde farkı yönetim şekline geçilerek entegre bir sistemle ele alınmasının gerekliliği doğmuştur.

Bu görüşü açmak gerekirse; hastanelerdeki sağlık personeli ve yatak kapasitelerinin doğru kullanılması için sağlık hizmeti ile uzun dönem yaşlı bakım hizmetinin bir arada verildiği ortamlar yaratılması gerekecektir.

Yaş Almak ve Teknoloji Kullanımı

Her yaşta teknoloji kullanımına zaman ayırmak ile ilgili düşüncemi Finansal Suistimal. yazımızda bahsetmiştim.

Bunun hem zamana ayak uydurmak hem de farklı faydaları vardır.

Teknolojiyi kullanırken yaşıtımız kişilerle kuracağımız iletişim artacaktır.

Yaşımız ileri ise gençlerden yardım almamız söz konusu olabilir ve bu da bizim onlar ile iletişimimizi güçlendirir.

Teknolojinin ileri yaştaki kişilerin yararına kullanımı da mümkündür.

İlerleyen teknoloji bize bunları sunmaktadır.

Mesela akıllı telefonlar ve saatlerdeki aplikasyonlar ile kalp atış sayımızdan,

yürüdüğümüz adım sayarak, içeceğimiz ilacın saatini hatırlatmaya birçok mevcut özelliği barındırmaktadır.

Her geçen gün de bir yenisi çıkmaktadır.

İleri yaş ile azalan fiziksel aktiviteden, duyularımızın zayıflamasına kadar kaybettiğimiz yetilerimizi destekleyecek ve bu yönde teknolojilerin hayatımızı kolaylaştırması amacı ile gerontologlar ile teknolojistlerin birlikte çalışması sonucu

Sonuç olarak Geronteknolojik ürünler geliştirilmeye ve bu alanda çalışmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konu ile ilgili bazı örnek gelişmeleri ilerideki bir yazımızda anlatacağız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !