Tekirdağ Rakısı sırrını bilir misiniz?
Birden hocanın sorusunu duyunca herkes şaşırdı.
Ama Üniversitede, üretim yönetimi dersindeydik.
Konu 6 Sigma
Her şeyden önce dersin ortasındayız ve hepimizin içi bayılmıştır.
Ama Tekirdağ rakısı lafını duyunca bir anda uyandık ve herkes Tekirdağ rakısı hakkında bilgisini konuşturmaya başladı.
Ama biri “Yaş üzüm” diye atılmaktadır.
Ayrıca kimi “Tekirdağ’ın havasından” dedi.
Öteki “artezyen suyundan” dedi.
Fakat bense “Tekirdağ Rakısı” nedir bilmediğim için ağzımı bile açmadım.
En sonunda hoca herkesi susturup anlatmaya başladı:
Tekirdağ Rakısı Hikayesi
Her şeyden önce Tekirdağ rakısı fabrikasına zamanında yeni bir müdür atanmıştır.
Müdür daha fabrikaya gelmeden, ne kadar suratsız bir adam olduğuna dair söylentiler ulaşmış.
Herkes yeni müdürün ne kadar geçimsiz, ne kadar sinirli bir adam olduğunu konuşur olmuş.
Ama müdür gelince ilk iş, tüm yönetim takımını toplanmış ve fabrikayı gezmeye başlamıştır.
Fakat müdür gezerken tek bir laf bile etmemiş.
Ama asık olan suratı asıldıkça asılmıştır.
Böylece söylentilerin doğru olduğu anlaşılmıştır.
Yeni Müdürün İlk Fabrika Gezisi
Sonuç olarak gezinin sonunda yeni yetme bir mühendis:
-Beğendiniz mi efendim? diye sorma gafletinde bulunmuştur.
Müdür önce sert bir bakış atıp
-Ben bu fabrikanın nesini beğeneyim? diyerek kükremiş.
Ancak mühendis iki büklüm olmuş, sorduğuna soracağına pişman, sinmiştir bir köşeye.
Sonuç olarak müdür buna daha da sinirlenmiştir.
Yanında artık varil mi, paket mi ne varsa tekme atıp devirmiş.
Sonuç olarak herkes korkmuş şaşırmış, kimseden ses çıkmamış.
Ama neyse ki müdür yardımcıları aklıselim adamlarmış.
Sonuç olarak ertesi gün kendi aralarında toplanıp “Fabrikayı nasıl düzeltiriz” diye plan yapmaya başlamışlar. Ayrıca gördükleri her eksiği tamamlamışlar.
Birkaç ay içerisinde fabrika iki katı verimle şekilde çalışır hale getirmişler.
Bu konuda detaylı bilgi için http://www.tekirdagrakisi.com sayfasını ziyaret etmenizi öneririm.
Fabrika Müdürünün İkinci Gezisi
Sonunda müdürün yanına çıkıp “Gelin fabrikayı bir daha gezelim” demişler.
Bu sefer tüm birimler çok düzgün çalışıyor, hiç bir yerde sorun yok.
Herkes pür dikkat görev başında.
Ama yeni müdür rahat durmamış.
Paketleme yapılan alana gelince durmuş.
Paketlerden birini açıp, içinden bir Tekirdağ rakısı şişesi çıkarmış.
Kapağını açıp koklamış, koklayınca yüzünü ekşitip, rakıyı yere dökmeye başlamış.
Tüm amirler, ustabaşları, işçiler şok.
-Efendim neyi beğenmediniz? soracak olmuşlar.
-Bu rakının beğenilecek nesi vardır? diye kükremiş müdür.
Herkes sus pus.
Ertesi gün yine tüm fabrika panik.
Müdür yardımcıları yine toplanmış, çağırmışlar ustabaşılarını ve sormuşlar;
“Tekirdağ rakısı nasıl iyileştirilir?” diye.
Biri demiş “Şebeke suyu kullanmayalım. Kloru fazla.”
Öbürü demiş “Anasonu çok keskin.”
Bir başkası demiş “Yaş üzüm kullanalım.”
Aylar boyu uğraşıp rakıyı yenilemişler.
Fabrika Müdürünün Son Turu
Yine müdürü alıp tekrar fabrikayı gezdirip yaptıkları yeniliklerden bahsetmişler.
Paketleme yapılan yere gelince durup, bir rakı açıp ikram etmişler.
Müdür durmuş.
Önce şişeyi alıp evirip çevirmiş.
Sonra sunulan bardağı alıp biraz içmiş.
Tabi o içerken herkes pür dikkat bakıyor, ne diyeceğini merak ediyormuş.
Sonunda yine yapacağını yapmış “Bu Tekirdağ rakısının nesi güzel?” diye bağırıp, elindeki şişeyi yere boşaltmaya başlamış.
Birden yaşlı bir ustabaşı dayanamayıp “Döktürmem ben sana rakımı” diye atlamış.
Müdürün elinden kapmış şişeyi.
Herkes şaşkın bakarken de ustabaşı, “Ne demek nesi güzel. Sen Tekirdağ rakısından anlamıyor musun?” diye bağırmış.
Etraftakiler bir yandan “Ne yapsak yaranamıyoruz” diye ustabaşına hak veriyorlar, öte yandan müdür kızacak diye korkuyorlarmış.
Müdür ustabaşına bakmış. Herkes bağırıp çağırmasını beklerken o sakin sakin
“Ben Tekirdağ rakısından anlamam.” demiş.
“Ben insandan anlarım. Yaptığınız işi o kadar kötüledim, şimdiye kadar içinizden biri çıkıp sahiplenmedi.
Demek ki aslında kimse ortaya çıkan işi savunacak kadar beğenmiyordur.
Ama şimdi bu şişeyi çocuğunmuş gibi sahiplendin.” demiş.
Hoca hikayeyi anlatmayı bitirip durdu.
Sonrada şöyle bir öğüt verdi.
Bir gün bir fabrikanın başına geçecek olursanız, ürettiğiniz cansız nesneyi değil, onu üreten insanı yönetin.
Siz şişenin içindekinden hiç anlamayabilirsiniz.
Merak etmeyin onu üreten onu nasıl mükemmel yapacağını bilir.
İşte Tekirdağ Rakısı sırrı o şişeyi sahiplenip, içindekini efsane haline getirmesini bilenlerdedir.
Rakı Nasıl İçilmelidir?
Her şeyden önce;
1. Ancak sarhoş olunmaz.
2. Ancak masada konuşulan masada kalır.
Ayrıca kayıt, not tutulmazmış.
3. Ama fotoğraf çekilmez.
Fakat dışarıdan çekene kızılmazmış.
4. Telefonla konuşulmaz.
Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir ve kapatılırmış.
5. Memleketi herkes meşrebine göre kurtarır karışılmazmış.
6. Meze tırtıklanır ama karın doyurulmazmış.
7. Hüzün de neşe de eksik olmaz.
8. Masada ağlanmazmış.
9. Şarkı mırıldanırken el kol hareketleriyle desteklenmezmiş.
10. Aynı anda konuşulmaz, söz kesilmezmiş.
11.. Yüksek sesle konuşulmazmış.
12. Biradan başka cila olmaz.
Ayrıca konu ile ilgili Refik Kapandı, Meze Kültürümüz yazılarımızı da okumanızı öneririz.
Ancak bu meret öyle bir merettir ki,
Mesela acıyla içilirmiş,
Ayrıca tatlıyla içilirmiş,
Mesela neşeyle içilirmiş,
ağlayarak içilirmiş,
Ayrıca kavunla içilirmiş,
Mesela peynir ile içilirmiş,
Sonuçta ikisi birlikte çok güzel içilirmiş,
Ayrıca yemekle içilirmiş,
Mesela mezeyle içilirmiş,
Sonuçta suyla içilirmiş,
Ayrıca susuz içilirmiş
Sodayla içilirmiş,
Şalgamla içilirmiş.
Ama işte,
Sonuç olarak bir tek salak ile içilmezmiş!