Kızılcık, ortalama 1 metreye kadar uzayabilen kısa boylu ağaçlarda yetişen bir meyve türüdür.
Her şeyden önce Ağustos sonunda başlayıp, Eylül ve Ekim aylarında hasat edilmektedir.
Bu sebeple sonbaharda tüketmeniz önerilmektedir.
Ancak kullanmadan önce 2 ay boyunca buzdolabında saklayabilinir.
Fakat diğer aylarda sonrası bir kullanım için ise dondurabilirsiniz.
Bu meyvenin koyu kırmızı renkte ve oldukça sert olması taze olduğunu göstermektedir.
Özelliklede meyvesinin insan vücuduna faydaları saymakla bitmez.
Bir C vitamini deposu olarak kabul edilmesinin yanında kızılcığın zengin mineral ve vitaminler açısından faydaları da bilinmektedir.
Ortalama 100 gram kızılcık 46 kcal enerji içermektedir. Aynı şekilde 100 gramında sadece 12.2 gram karbonhidrat içermektedir.
A, C, E ve K vitaminleri açısından çok zengin olmasının yanında, tiamin, riboflavin, piridoksin gibi vücut sağlığı açısından hayati önem taşıyan maddeler içermektedir.
Bu konu ile ilgili önceki Yaşlanmayı Geciktiren Besinler yazımızı da okumanızı öneririz.
Kızılcık Meyvesinin Fayda ve Zararları
Halk arasında idrar yolu enfeksiyonu genelde çok ciddiye alınmayan hastalıklardan bir tanesidir.
Fakat en başta önlem alınmaması durumunda böbrekler dahil diğer sindirim sistemi organlarını tehdit etmeye başlayacaktır.
Hatta ilerleyen seviyede prostat olabileceğini söylemek mümkündür.
Ancak kızılcığın idrar yolu enfeksiyonlarını tedavi edici özelliğinin olduğu birçok laboratuvar çalışması sonucu ispatlanmıştır.
Bunun önlenebilmesi için bir miktar kızılcık suyu kaynatılarak tüketilmesi yeterlidir.
Ayrıca kızılcık meyvesi antitümör etkisi olan nadir meyvelerden bir tanesidir.
Kızılcığın bu özelliği ile içerdiğinde bulunan polifenolik olarak adlandırılan bileşene atfedilir. Dünyanın birçok ülkesinde farklı kurumlar tarafından yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda bu özelliği ispatlanmıştır.
Benzer şekilde de meme, kolon, prostat ve diğer birçok kanser tümörlerine karşı çok etkili olduğu ortaya konulmuştur.
Bu meyvenin suyu aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını engelleyen ve tümörleri ortadan kaldıran salisilik asit içermektedir.
Bu yüzden düzenli olarak kızılcık tüketimi birçok kanser türüne yakalanma riskini azaltmaktadır.
Özellikle de kış aylarında bitki çayı olarak sıkça tüketilmesinin nedenlerinden biri bu nedenledir.
Çünkü kendisi bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığı, grip, nezle gibi birçok kış hastalığında mikroplara karşı verdiğimiz savaşta hep bünyemizi destekler.
Bunu da içindeki flavonoidler sayesinde başarmaktadır.
Antioksidan etkisi gösteren bu maddelerin amacı, vücudumuzdaki toksinleri, diğer bir ifadeyle zararlı maddeleri vücudumuzun dışına atmaktır.
Sonuçta, kızılcık, bünyemizi destekleyen bir besindir.
Ancak içindeki besin lifleriyle kan basıncını dengelediğinden, kan basıncının neden olduğu yüksek tansiyon sorununu da ortadan kaldırmaktadır.
Ayrıca kan pıhtılaşmasına karşı warfarin kullanan hastaların, kızılcık tüketimine dikkat etmesi gerekir.
Kızılcık ile warfarin ilacının birlikte tüketilmesi, ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Kan sulandırıcı ilaçlar kullanan kişilerin kızılcık tüketiminden uzak durmasını tavsiye edilmektedir.
Böbrek taşı bulunan hastaların bu meyveyi kullanmadan önce doktorlarına danışmalarında fayda vardır.
Şerbetinin Tarifi
Yapılması çok kolaydır ve doğal olarak tüketilmesinin de en kolay yoludur.
Bu nedenle de Osmanlı döneminden beri ve özellikle de Ramazan sofralarında sık olarak tüketilmektedir.
Şerbetini yapmak için tencereye yıkadığımız meyveleri koyalım.
Sonra üzerine bir miktar şeker, çubuk tarçın, tane karanfil ve su ekledikten sonra da 15-20 dakika kaynatılır.
Bu esnada kızılcıklar yumuşayıp rengini salana kadar kaynatılmaya devam edilmelidir.
Sonuçta meyveler yumuşadıktan sonra ocaktan alaraktan soğumaya bırakılır.
İçime hazırdır afiyet olsun.
Şayet yapılışının detayını bilmek ve okumak isterseniz de https://www.nefisyemektarifleri.com web sitesindeki tarifi okumanızı öneririz.
‘’Kan Kus Kızılcık Şerbeti İçtim de’’ atasözümüzde de bu meyvenin adını kullanırız.
Bu atasözümüzün açıklaması ise;
Kişisel dertlerimizi içimizde saklamamız gerektiği, bunun için de başkalarının öğrenmesine meydan vermememiz gerektiğidir.
Sonuçta ise kötü olan durumumuzu iyi gibi göstermeye çalışmamız gerektiğinin özetidir.
Eminim ki siz de çevrenizde bu atasözümüzü duymuş ve hatta kullanmışsınızdır.