Her şeyden önce yaşlı dostu şehirler nasıl olmalıdır?
Ancak bunun için neler yapılmalıdır?
Sonuç olarak demografik dönüşümle birlikte bilhassa kentlerin de hızla yaşlandığı dikkat çekiyor.
Ancak gelecek on yıl içinde küresel düzeyde yaşlı nüfusun 1 milyarı aşacağı, kentlerde yaşayan nüfusun ise yüzde 70’lere ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bu bağlamda Türkiye, dünyanın en hızlı yaşlanan ülkelerinden biri olarak kısa sürede “yaşlı bir toplum” olmaktan çıkıp “çok yaşlı bir toplum” sınıflandırması içerisinde kendine yer bulacaktır.
Ancak küresel düzeyde gerçekleşen bu demografik dönüşümün etkileri, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde daha çarpıcı biçimde hissedilecektir.(Arun, 2018).
Zira Türkiye’nin zenginleşemeden yaşlanması, sosyal, ekonomik ve çevresel düzeyde büyük bir baskı ile karşı karşıya kalınabileceğini gösteriyor.
Böylesi bir dönüşüm, bilhassa Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, geleceğe ilişkin yerel ve ulusal düzeyde, kapsayıcı ve sürdürülebilir sosyal politikalar üretme gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak Türkiye’de yaşlı nüfusun (65+), 2050 yılında yüzde 20’ye ve 2075 yılında ise yüzde 30’lara ulaşması öngörülmektedir.(TÜİK, 2019).
Ayrıca hızla yaşlanan Türkiye için demografik dönüşümün toplumsal etkilerini dikkate almak, sosyal ve ekonomi politikalarında tüm yaş gruplarını kapsayıcı uygulamalar ortaya koymak artık zorunlu hale geldi.
Yaşlı Dostu Şehirler Nasıl Olmalı?
Kentler; kültürel, ekonomik, sosyal ve politik faaliyetlerin merkezi oldukları için yeni fikirlerin, ürünlerin ve hizmetlerin planlanmasının öncelikli ve gerekli olduğu mekanlar.
Bu kapsamda kentlerde yaş dostu topluluklar oluşturulmasının dört temel unsuru bulunmaktadır. (Buffel, Phillipson & Scharf, 2012):
Yaş dostu topluluklar oluşturmanın dört temel unsuru
1.Demografik dönüşümle birlikte 50 yaş ve üzerindeki kişilerin konut ve çevre ihtiyaçları.
2.Yerinde yaşlanma ihtiyacı.
3.Kentsel dönüşümün kırılgan grupların yaşamları üzerindeki olumsuz etkileri.
4. Her yaş için uygun yaşam alanlarının yaratılması gerekliliği.
Bu kişilerin yaşayacağı mekanlar ve olması beklenenler: (Chalfont & Rodiek, 2005):
Konfor,
Mesela güvenlik (dış kaynaklı tehlikelerden korunmak) için,
Ayrıca çekicilik,
Görsel ilişki kurma,
Kolay erişim,
Hareket alanındaki emniyet için iç kaynaklı tehlikelerden korunmak gerekir.
Erişilebilir ve kolay kullanılabilir fiziksel ögeler,
Duyusal özelliklere göre tasarlanmış çevre,
Etkinlik alanı varlığı ve etkinlik potansiyeli,
İç ve dış mekan arası geçiş uyumunu sağlayan eşikler.
Bu unsurların eksiksiz sağlandığı çevrenin tesisi, yalnızca çocuklar, yetişkinler, yaşlılar, engelliler ve benzer
gruplar içindeki kırılgan kesimler için değil, toplumun tüm bireyleri için fayda sağlar.
Bu nedenle, son dönemde planlamacılar ve tasarımcılar tarafından oluşturulan çevrelerde, bu evrensel tasarım öğelerini de içermesi beklenmektedir.(Blackmann vd., 2003).
Özellikle yerel yönetimlere çok iş düşmektedir. https://yaslihaklaridernegi.org
Ancak yaşlanmayı ve yaşlılığı pasif bir dönem, bir köşede ölümün beklendiği karamsar bir süreç olarak görmemek gerekmektedir.
Her şeyden önce bu düşünceden yola çıkarak;
Önce herkesin katkı vereceği, bireysel de bir şeyler yapılabileceği gerçeğinden yola çıkarak başlamalıyız.
Bu konuyu düşünmeye başladığımda hiçbir çalışmadan veya üzerinde düşünüldüğünden haberim yoktu.
Araştırma yaptıkça gördüm ki
Sevindiricidir ki bu konuda oluşturulan hem sivil toplum kuruluşları hem de üniversiteler Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve kısmi de olsa Sağlık bakanlığı ile yola çıkılmıştır.
Yerel yönetimlerden özellikle Antalya Büyük Şehir belediyesi ile Akdeniz Üniversitesi çalışmalar gerçekleştiriyorlar.
Bursa Üniversitesi, Yalova Üniversitesi ve daha birçok üniversitenin Sosyoloji bölümleri ile Gerontoloji bölümleri ortak çalışmalar yapmaktalar.
Ayrıca bu konudaki Yaşam Köyü Projesi Nedir? yazımızı okumanızı öneririz.
Sonuç olarak konuya ev ve iç mekan alanları nasıl olmalıdır sorusunun cevabı ile devam edeceğiz.
Kaynak: http://www.senex.org.tr/ ve https://ailevecalisma.gov.tr/
Konular çok özenle hazırlanmış. Tebrikler. Başarılar diliyorum.
Teşekkür ederiz faruk bey. Yazarak katkı sağlamanızı bekliyoruz.