Her şeyden önce otomobil her zaman ve neredeyse her yaşımızda hayatımızda olmuştur.
Ancak 18 yaşımızı doldurup ilk ehliyetimizi aldığımızda veya bazı durumlarda biraz gecikmeli de olsa, ilk
aracımızı kullanmadan önce yaşam planımıza aldığımız bir şeydir.
Ayrıca bugünlerde Formüla 1 yarışlarının uzun bir aradan sonra tekrar ülkemizde başlaması sebebi ile de bu
konuyu sizinle paylaşmak istedim.
Tarihçesi
Her şeyden önce 19. Yüzyılda buharın kullanılmaya başlaması ile birlikte otomobil hikayesi de hayatlarımızda başlamıştır.
Ancak 1907 yılında 250 bin adet üretim yapılmaktayken bu sayı 1910 senesinde 500 bine çıkmıştır.
Sonuç olarak otomobilin seri üretimine geçilmesi Ford markası ile başlamıştır.
Ayrıca 2. Dünya savaşından sonra önemli bir endüstri aracı olmuş ve evreler geçirerek günümüze kadar birçok
şekilsel ve teknolojik değişime uğrayarak gelmiştir.
Mesela 2. dünya savaşının hemen sonrasında üretimi 50 Milyonu bulmuş,1975 yılında 300 milyon olan
otomobil sayısı, 2007 yıllık üretimi 70 milyonu bulmuştur.
Otomobil üretimi dünyadaki petrol krizleri ile zaman zaman sekteye uğramış olsa da daha sonraki yıllardaki
üretimlerle bu yıllık sayıların ortalaması tutturulmuştur.
Otomobil Yarışları
Her şeyden önce otomobil bu evreleri geçirirken de hızı artmıştır.
Ayrıca hızı artması ile de pistlerde ve yollarda yarış aracı olarak da kullanılmaya başlanmıştır.
Her şeyden önce Formüla 1 yarışlarının kökeni 1920’ler ve 1930’larda yapılan Avrupa Grand Prix motor yarışlarına dayanmaktadır.
Ayrıca Formüla 1 1946 yılı sonrasında belirlenen tüm katılımcılar ve araçların uymak zorunda oldukları kurallar
bütünüdür.
Sonuç olarak otomobilin hız yapması tercih edilmesi sebebi ile benzinli modelleri, buharlı ve elektrikli olanlarının
önüne geçmiştir.
1894’de Paris-Rouen de düzenlenen ve araç pilotlarının ünlü isimler De Dion-Bouton, Panhard, Peugeot,
Benz gibi kişilerden olması sebebi ile çok ses getirmiştir.
Bu ilk otomobil yarışı, 126 km. sürmüştür.
Yarışa, 7 buharlı ve 14 petrol ile çalışan otomobil katılmıştır. 5 saatin üzerinde sürmüştür.
1889’da Newyork Herald gazetesinin sahibi olan James Bennet ülke ekiplerini bir araya getirir.
Otomobil üreticileri arasında önemli yere sahip olan Fransa’nın kuralları belirlemesi ile ilk otomobil yarışlarını
kendi adının verildiği kupa ile Paris’ de düzenler.
James Bennet kupasını Fransa 4 kez kazanmıştır.
1903’de İrlanda, 1904’de de Almanya kupayı kazanmıştır.
Yarışlar hızla yayılırken, Uluslararası Otomobil Federasyonu(FIA) 1950’de otomobil üreticilerinin katılacağı
dünya çapında bir yarış düzenlemeye karar verir.
Bu uluslararası şampiyona, Indianapolis 500 dışında Avrupa’da yer alan altı “grand prix”den oluşmaktadır.
Yarışlar silindir hacmi 4,5 litreyi geçmeyen Formüla 1 otomobillerine ve Indianapolis 500 sırasında Indy Carlara
açıktır.
Guiseppe Farina ve Juan Manuel Fangio tarafından kullanılan Alfa Romeo Alfetta 158 ve 159 modelleri
şampiyonanın tamamına damgasını vurur.
Bunun üzerine FIA kategorileri oluşturur.
Formüla 2 böylece 1952’de ortaya çıkar.
Ülkemizde F1 yarış pisti inşa edilerek, ülke tanıtımına da büyük katkı sağlayacağı düşünülerek yarışları
Türkiye’ye gelmesi sağlanmıştır.
Sonuç olarak bir müddet bu yarışlara ara verilmiş olsa da,
2020 yılı Forüla1 yarışlarının 70. yılı olması sebebi ile de seyircisiz düzenlenmesine rağmen ülkemizde yapılmıştır.
Otomobil Lastiği
John Boyd Dunlop tarafından yapılan ilk kauçuk lastikler 1888’de Michelin kardeşler tarafından geliştirilerek
otomobil lastiği olarak kullanılmıştır.
Ancak lastiğin bisikletlerde de kullanılmaya başlamasını Bisiklet ve Martıya binmek yazımda okuyabilirsiniz.
Ayrıca Kış Lastiği Hakkında Bilinmesi Gerekenler yazısı da ilginizi çekebilir.
Ancak kardeşlerden Andre Michelin Fransa İçişleri Bakanlığında
harita servisinde çalıştığı yıllarda aklına otomobillerin geçebileceği yolları belirgin bir çizgiyle gösteren ve
harita kullanmayı bilmeyen kullanıcıların bile anlayabileceği bir yol haritası yapmak gelir.
1905’de ilk 1/100,000’lik Michelin yol haritası yayımlanmıştır.
1910 da ise Michelin, trafik işaretlerinin ve belde yöre isimlerinin yazdığı panoların yapılmasını sağlar.
Ayrıca kilometre taşlarının konulmasına öncülük etmiştir.
1906’da yol haritalarının kullanılması ile birlikte kara taşımacılığı başlar ve ilk düzenli otobüs seferleri başlatılır.
Kullanılmakta olan faytonların yerine ilk taksiler çıkmıştır.
1914 yılında çoğunluğu Renault tarafından üretilen 10.000 civarında taksi kullanılmaya başlar.
Elektrikli Otomobiller
Her şeyden önce içten yanmalı motorların yerini daha çevreci olan elektrikli motorlar almaya başlayacaktır.
Fakat %100 elektrikliler öncesinde Hybrid modeller ile başlanılmıştır.
Ayrıca Hybrid teknolojisi araçlarda içten yanmalı şu an kullandığımız benzinli araçların yanında
aynı araçta elektrikli olarak da kullanmak mümkün olmaktadır.
Sonuç olarak bu araçlara Hybrid araçlar denmektedir.
2009 Frankfurt otomobil fuarında Mercedes Benz ve Toyota dahil birçok marka yeni ürettikleri 32 adet elektrikli
aracı tanıttılar.
Renault bu fuarda 2011 ile 2016 yılları arasında Danimarka ve İsrail’e 100.000 adet Renault Fluence
satacağını açıklamıştır.
2010 yılında Peugeot ve 2013 yılında da Wolkswagen elektrikli araçlarını çıkaracaklarını duyurmuşlardı.
Tüm bu gelişmeler petrol ve finansal krizler sebebi ile gecikmeli olarak devreye girmekteydi.
Dünyada rekor artışlarla yayılan kullanımı 2008 krizi ile düşüş yaşamış fakat Çin gibi nüfusu kalabalık bir
ülkedeki satışların artması ile pazarın büyümesi devam etmiştir.
Bu artışlar hava kirliliğini arttırmıştır.
Bu sebeple de Hybrid ve Elektrikli araçların önemi artmıştır.
2060 yılına kadar dünya otomobil adetlerinin 2,5 Milyara ulaşacağı ve bu artışın %70 inin Çin ve Hindistan gibi
kişi başı otomobil sayısının düşük olduğu ülkelerde olacağı düşünülmektedir.
Otomobil ve Yeni Teknolojik Gelişmeler
Her şeyden önce çoğu Avrupa ülkesinde ve ABD’de Diezel araçlar için trafikten çekilme tarihi belli olmuştur.
Bunu takiben de Hybrid ve tamamen elektrikli araç modelleri lüks segment araçlardan başlayarak yaygınlaşmaya başlamıştır.
Ancak sürücüsüz veya otonom araçlardaki gelişimin biraz zaman alacağı ve aşama aşama olacağı belirtiliyor.
Bunun iki ana sebebi bulunmaktadır.
Öncelikle otomobillerin içerisinde geliştirilecek otonom sistemler birer yazılım ve
ağırlıklı olarak teknoloji şirketi ile iş birliği yapılması gerekmektedir.
Mesela son duyduğumuz Güney Kore otomobil üreticisi KİA ile Apple cep telefonu ve bilgisayar üreticisi arasında yapılmıştır.
Sonuç olarak bu örneklerin arttığını görüp duyacağız.
Her şeyden önce araç içindeki teknolojilerin tamamı yazılıma dayanmaktadır.
Ayrıca bu teknolojide üretilecek araçlar kesintisiz internete ihtiyaç duymaktalardır.
En ufak bir kesinti durumunda ciddi sürüş problemleri veya kazaya sebebiyet verebilirler.
Bunun için kullanılacak 5G teknolojisinin kesintisiz ve
araç içindeki bu teknolojinin belirli aralıklar ile kendini güncellemesi gerekecektir.
Sonuç olarak bu konuda somut adımlar atan Elon Musk dünya çevresini uydular ile donatmaya başlamıştır.
bu konuda Elon Musk yazımızı okumanızı öneririz.
Sonuç Olarak
Bu arada bazı tanıdığımız üreticiler de araçlar için yeni teknoloji parçalar üretmeye başladılar.
Bu konuda en yeni örnek ise Bosch firması olmuştur.
Sonuç olarak şeffaf güneşlikler ve 3 kameralı dikiz aynaları bu teknolojilere güzel birer örnektir.
Bunun yanında Samsung digital kokbit de yeni tanıtılan bir örnek olmuştur.
Bu ve buna benzer otomobildeki teknolojik gelişmeler için https://www.otoboom.com/ sayfasından takip edebilirsiniz.
Almanya 2022 sonuna kadar 1 milyon elektrikli otomobilin trafikte göreceklerini ve Norveç, Danimarka gibi halkının gelir düzeyi yüksek ülkelerde de hızla yayılmakta olduğu görülmektedir.
2030 yılı sonuna kadar dünyada çin katkısı ile elektrikli araç ve şarj merkezleri ile araç batarya sistemlerinde önemli yayılma ve gelişmeler beklenmektedir.
Bu konudaki açıklama ve videoyu https://www.dw.com/tr sayfasından okuyup izleyebilirsiniz.
ilginç bir gelişme de F1 yarışlarında yakında elektrikli araçlar göreceğimiz belirtiliyor.
Tüm yarış araçlarının elektrikli olması için çalışmalarda son aşamaya gelinmiştir.
