Her şeyden önce kısa süreli Hafıza ve keşfi konusu oldukça ilginçtir.
Evini açmak için anahtarı çıkarıyorsun.
Sonra kapının kilidini açıp içeri giriyorsun.
Birkaç saat sonra anahtarı arıyorsun ve nerede olduğunu hatırlayamıyorsun.
Ve sonunda, onu kapıda bıraktığını fark ediyorsun.
Bu sizde de oldu mu?
Ancak bunun neden olduğunu anlamak için, bir Rus psikolog olan Bluma Zeigarnik’e geri dönelim.
Bir akşam Zeigarnik ve arkadaşları akşam yemeği için bir restorana gittiler.
Önce güzel bir yemek yediler.
Bilin bakalım en önemli nokta neydi? Hizmet.
Fakat daha spesifik olarak, garsonları. Harika bir hafızası vardı.
Böylece herkes siparişini verirken, hiçbir şey yazmadan en küçük ayrıntıyı hatırladı.
Ama kimin ne sipariş ettiğini hatırladı. Ve nasıl istediler.
Zeigarnik ve arkadaşları, garsonun hafızasına hayran kaldılar.
Yemekten sonra, Zeigarnik ceketini restoranda unuttuğunu fark ettiğinde arabayla geri döndü.
Ceketini bulmasına yardım etmekten mutlu olacağını bildiği o cana yakın garsonu aradı.
Garsonu bulduğunda yaşadığı dehşeti bir düşünün, garson onu tanımadı bile.
Ne oldu?
Bu olay Zeigarnik’i düşündürdü.
Ve araştırması, beynimizin nasıl çalışma eğiliminde olduğunu gösterdi.
Bir görev tamamlandığında beynimiz sil düğmesine basar.
Ve hafızamız silinir.
Kısa süreli belleğimiz, bilgiyi saklamak için alanla mücadele eder.
Böylece sadece bitmemiş işleri canlı tutar.
Ve bir görev tamamlandığı anda sil düğmesine basar.
İşte bu yüzden restoranlardaki garsonlar siparişinizin en küçük detayını bile hatırlayacaktır.
Ama sadece fatura yapılana kadar.
Bu nedenle, bir belgenin fotokopisini çektiğimizde, kopyayı alır ve orijinali geride bırakarak uzaklaşırız.
Bu, kısa süreli hafıza ve Zeigarnik etkisi olarak bilinmeye başlandı.
Kısa süreli belleğimizin tamamlanmış görevleri nasıl sildiğini açıklayan bir terim.
Büyüleyici, değil mi
Kısa süreli hafıza ve Zeigarnik etkisi, bir bankanın ATM’sinde neden nakit çekmeden önce kartınızı çekmeniz gerektiğini açıklayabilir.
Zeigarnik’in oyunda olacağını biliyorlar ve parayı topladığınızda görev bitiyor ve büyük ihtimalle kartınızı geri almayı unutacaksınız.
Hepimizin iyi bir şekilde kullanabileceği bir şey.
Dizilerin yaptığına bakın.
Tüm dizilerde bulacaksınız, her bölüm heyecan verici bir şekilde bitiyor.
O 30 dakikalık bölüm, ‘vay be, sonra ne olacak’ diyeceğiniz bir noktada bitiyor.
Bilmek istiyorsun, geri gelmek istiyorsun.
O bölümün sonunda bir kapanış yok ve bizi her zaman geri getiren şey de bu.
Kapanış olsaydı, çabucak unuturduk.
Belki de hepimiz için iyi bir fikir.
Canlı kaldığından emin olmak istediğiniz bir şey varsa, onu biraz yarım bırakın.
Kitap yazmak?
Her yazma seansını bir gerilim veya gerilim noktasında bitirdiğinizden emin olun.
Çözme. Bitirme.
Bu sizi ertesi gün tekrar yazmaya geri getirecektir.
Kısa süreli hafıza ve Zeigarnik etkisi, en sevdiğim iletişim tavsiyesini de açıklayabilir.
Birisi gerçekten iletişimin iki altın kuralı olduğunu söyledi.
1. Asla her şeyi bir anda söyleme.
Bu kadar. Ah, Zeigarnik etkisi!
Yazar, bir yazar, konuşmacı ve liderlik koçu ve Kimberly Clark Lever’in eski danışmanıdır.
En İyi Beyinler
George Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi dekanı, yaşlı bir kişinin beyninin genel olarak inanıldığından çok daha pratik olduğunu savunuyor.
Bu yaşta, beynin sağ ve sol yarım kürelerinin etkileşimi uyumlu hale gelir ve bu da yaratıcı olasılıklarımızı genişletir.
Bu nedenle 60 yaşın üzerindeki insanlar arasında yaratıcı faaliyetlerine yeni başlamış birçok kişi bulabilirsiniz.
Elbette beyin artık gençlikteki kadar hızlı değil.
Ancak esneklik kazanır. Bu nedenle, yaşla birlikte doğru kararlar verme olasılığımız artar ve olumsuz duygulara daha az maruz kalırız.
İnsan entelektüel aktivitesinin zirvesi, beynin tam güçle çalışmaya başladığı 70 yaş civarında gerçekleşir.
Zamanla beyindeki miyelin miktarı artar, nöronlar arasında sinyallerin hızlı geçişini kolaylaştıran bir maddedir.
Bu nedenle, entelektüel yetenekler ortalamaya göre% 300 artar.
Ayrıca ilginç olan, 60 yıl sonra bir kişinin aynı anda 2 yarım küreyi kullanabilmesidir.
Sonuçta bu, çok daha karmaşık sorunları çözmenizi sağlar.
Fakat Montreal Üniversitesi’nden Profesör Monchi Uri, yaşlı adamın beyninin daha az enerji tüketen yolu seçtiğine, gereksiz olanı ortadan kaldırdığına ve sorunu çözmek için yalnızca doğru seçenekleri bıraktığına inanıyor.
Farklı yaş gruplarını kapsayan bir çalışma yapıldı.
Ancak testleri geçerken gençler çok karıştı, 60 yaş üstü olanlar ise doğru kararlar verdi.
Şimdi 60 ile 80 yaş arasındaki beynin özelliklerine bakalım.
Gerçekten pembeler.
Kısa Süreli Hafıza ve Yaşlı Birinin Beyninin Özellikleri
1. Çevrenizdeki herkesin dediği gibi beyindeki nöronlar ölmez.
Kişi zihinsel çalışma yapmazsa, aralarındaki bağlantılar basitçe ortadan kalkar.
2. Bilgi bolluğu nedeniyle dikkat dağınıklığı ve unutkanlık ortaya çıkar.
Bu nedenle, tüm hayatınızı gereksiz önemsiz şeylere odaklamanıza gerek yok.
3. 60 yaşından itibaren kişi karar verirken gençler gibi bir yarım küreyi aynı anda değil, ikisini birden kullanır.
4. Sonuç: Bir kişi sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürürse, hareket ederse, uygun fiziksel aktiviteye sahipse ve zihinsel olarak tamamen aktifse, entelektüel yetenekler yaşla birlikte DÜŞMEZ, basitçe BÜYÜR, 80-90 yaşlarında zirveye ulaşır. Yaşlı Bir İnsanın Beyni
Bu yüzden yaşlılıktan korkmayın.
Entelektüel olarak gelişmeye çalışın.
Yeni el sanatları öğrenin, müzik yapın, müzik aleti çalmayı öğrenin, resim yapın!
Dans! Hayatla ilgilenin, arkadaşlarınızla tanışın ve iletişim kurun, gelecek için plan yapın, elinizden geldiğince seyahat edin.
Mağazalara, kafelere, gösterilere gitmeyi unutmayın.
Tek başına susma, kimseye zararı olmaz.
Düşünceyle yaşayın: tüm iyi şeyler hala önümde!
KAYNAK: New England Journal of Medicine. ve konu hakkında https://www.hiwellapp.com web sitesindeki yazıyı okuya bilirsiniz.
