Yaşlanmak Güzeldir / Yaşlanmak mı Yaş Almak mı?

264

Yaşlanmak güzeldir / Yaşlanmak mı, yaş almak mı? deyip başlayalım.

Merhabalar güzel gönüldaş… Kırkından Sonra’ya hoş geldin. 

Biraz sohbet edelim mi? Gerçi sadece ben anlatacağım, sen dinleyeceksin (okuyacaksın) ama olsun. Sen de bir şey demek istersen çekinme, yaz yorumunu. Ben de seni dinlerim. ツ

Burada birlikte harika vakit geçireceğiz.

Kâh gülümseyeceğiz, kâh dertleneceğiz ama illâki kendimizden bir parça bulup, yalnız olmadığımızı göreceğiz. 

Haydi başlayalım…

Her şeyden önce konumuz yaşlanmak, yaş almak.

Ben yaş almak demeyi tercih ediyorum gerçi.

Kırkı, ellisi fark etmez.

Yaş almak kaçınılmaz ve fakat dert edilecek bir konu değil.

Biliyorum da söylüyorum. ツ

Yazıyı okumaya başlamadan önce lütfen anketi cevaplayınız! 😉

Yaş Aralığınız Nedir?

16 / 25

25 / 45

45 / 60

60 ve üzeri

45 yaş ve üzeri şıkları, içini hafif burkuyor, biraz geriyor ve duygulandırıyorsa, yazıyı okumaya başlayabilirsin.

Çünkü konumuz; yaş almak!

Şaka yapıyorum tabii… Ne münasebet sinirleneceğiz, üzüleceğiz, hisleneceğiz de, karamsar karamsar oturacağız? Asla. Yaş almak güzeldir bir kere! Elbette canım. Biliyorum da söylüyorum.

Yaş almak ve değişim
Yaş almak ve değişim

İkinci yarıya gayet kararlı, azimli, güler yüzlü, en pozitifinden enerjili, sakin ve kabullenmiş olarak girdim bir zaman önce.

Hayır, başka ne yapacaktım sanki? Benim elimde mi ki; ‘gelme’ diyeceğim yeni yaş’a?!.

‘Geleceği varsa, göreceği de var!’ sözünü hayata, kendimi de yeni bir mod’a geçirip; daha güzel, olgun, anlayışlı, dolu dolu yepisyeni günlere geçeceğim yeni hayatıma başladım canım okur.

Böyle yapmanı tavsiye ederim sana da. İvit.

Hayatın farkına ve tadına varabilmek, tecrübeyi bilgiyle harmanlayıp henüz görmemiş ve bilmemişlere bildirmek, hürmet ve saygı görmek, yaşam ve ölümün harmanlandığı engin bir ruha sahip olabilmek için; yaş almak lazım.

Yaş Almak, Yaşlanmak Güzeldir. Nokta

Yaşlanmak Güzeldir Yaş evreleri
Yaşlanmak Güzeldir Yaş evreleri

Nedir yani, alt tarafı bazı değişiklikler yaşıyoruz ve daha da yaşayacağız!?. 😨

İşte Olası Değişiklikler;

Hücre yenilenmesi azalmaya başlayacak örneğin. Zaman içinde daha büyük hale gelip, daha az bölünüp, daha az çoğalacaklar.

Hücrelere enerji sağlayan mitokondriler etkilerini kaybedecek ve bu hücrelerin içindeki pigmentler ve yağlı maddeler de artacak. Eklemlerimiz de büyük oranda etkilenecektir bu durumdan.

Her şey yolunda giderse (!) yaşlılığa bağlı eklem problemleri 40’lı yaşlardan sonra başlayacak. Ve zamanla oturup kalkmak, yürümek, merdiven inip çıkmak zorlaşacak.

Yorgunluk ve enerji kaybı ile kendini gösteren belirtiler, -kişiye göre değişiklik gösterse de- durup durup ‘ce’ diyecek bir yerlerden ara ara.

Östrojenin büyüme etkisi azalacak ve saç kökleri incelmeye başlayacak. Akabinde de gelsin azalmalar ve dökülmeler. Çünkü saç kökleri, kalınlaşan kolajen liflerle çevrelenip seyrekleşmeye başlayacak. Bir de renk menk kalmayacak. Menk nedir, ben de tam bilemedim ama renk kısmı doğru. Beyazlayacağız itinayla.

Cildimizde kuruluk, ince çizgiler, lekeler ve elastikiyet kaybı artacak.

Konu hakkındaki diğer yazımız Sağlıklı Bir Cilt İçin yazımızı da okumanızı öneririm.

Göz kapaklarımız ve gıdımız sarkmaya başlayacak.

Ayrıca görme fonsiyonunda da azalma olacak illaki.

Ben yakını artık net göremiyorum mesela. Çok şirin bir gözlük var şu an bunları yazarken gözümde. Bazen gözümde olduğu halde arıyorum gözlüğümü, biliyor musun? Çok eğlenceli anlar bunlar.

Ha, bir de yağ ve kolajen dengesi bozulduğu için, gözaltlarında pigment kaybı yaşanacak ve morluklar oluşacak.

Aman… Bu kadarcık işte! Gelsin, illaki gelecekse. Karşılarız biz de güler yüzle. https://www.pekguzelsozler.com

Yaşlanma Süreci, Ölüm Ve Doğum Kadar Doğal Bir Süreçtir

Öyle tabii. Önüne geçebilir miyiz?

Hayır! Yavaşlatabiliriz ama.

İyi geldi değil mi bu cümle?

Sağlıklı beslenme, sinirlenip streslenmeme, esneme, gerinme, sevme, sevilme, ‘hayır’ diyebilme ve içe dönme ile üstesinden gelebiliriz bu sürecin. Yahu, biliyorum da söylüyorum. Yok bir şey bunda. Alt tarafı farklı bir rakam/sayı söylüyorsun her yeni sene. O kadar!

Yaşlanmak Güzeldir: Yaş Almaktan Korkmayın

Birçok insan yaşlanmaktan korkar. Bunda sorun yok, çok normal. Ben de korkuyordum.

Yalnız değilsin cancağızım! Önemli olan kabullenmek ve doyasıya sağlıkla yaşayabilmeyi sağlamaya çalışmak.

Korkulan şey; fiziki değişimlerle birlikte gençlik enerjisini kaybetmek, yaş olarak genç olanlarla çağ farkına ayak uyduramamak ve tabii en önemlisi geçmekte olan vaktin ölüme yakın olduğunu düşünmek oluyor genelde.

Ölümün yaşı yok oysaki.

Yaşlanmaktan Korkmayın
Yaşlanmaktan Korkmayın

Kundak yaşındayken de, üniversite yaşındayken de, kariyer peşinde koşulan yaşta da, ikinci yarıdan sonra yorgun bedeninizle uyuklarken yatakta da gelebilir ölüm.

Babaannem; “Allah hayırlı, güzel ölüm versin.” derdi Allah rahmet eylesin. Şaşakalırdım, ölümün de güzeli mi olurmuş diye? Olurmuş!

Sağlıklı yaşamak ve ölmek, yani doğal nedenlerle eceliniz geldiğinde ölmek var; bir de bile isteye bedeninize organlarınıza ruhunuza zarar verecek şeyleri yapıp, uzun süre acılar çekerek ölmek var!

En basit örnekle; yıllarca sigara içen birine sorsan;

 “Onca yıldır içiyorum, bir zararını görmedim. Benim dedem 75 yaşında elinde sigarasıyla öldü. Doktoruma sordum o da içiyormuş, zararı olsa okumuş insan içer mi? Sigaradan kanser olduğumu öğrensem, nasılsa öleceğim deyip yakarım bir tane daha… vs…” cevaplarını alabilirsin öksürük ve balgamlar eşliğinde.

Ama onu da sorsan, üşüttüğünü söyler hemen.

Ki ben bile bile, oynaya güle, seve seve sigara içenlerin gerçekten üşütmüş olduklarını düşünüyorum.

Kafalar cereyanda kalmış olabilir.

Çünkü, insan zararını bilerek ve isteyerek vücuduna bir zehiri neden ve nasıl alabilir, aklım almıyor!?.

Bunun yanı sıra hiçbir kötü alışkanlığı olmayan, yürüyüşünü, beslenmesini düzenli bir hayata uyarlayan biri de ölebilir pat diye herhangi bir sebepten.

Evet. Ancak konu, kendi hatalarımızdan kaynaklanan hastalıkları çağırmamakla ilgili.

Kim Korkar Yaş Almaktan, Yaşlanmaktan?

Elimizde olmayanlara müdahale edemeyiz elbet. Fakat elimizde olanlar da az buz değil. Yapabiliriz!

Hiçbir şekilde sıfır beden ya da kum saati şeklinde veya bolca kaslı olmak yok sağlık için yapmamız gerekenlerin içinde. Sadece ve sadece yenmesi içilmesi faydalı şeyleri tüketip, zararlı olduğu kanıtlanan şeylerden ve sinir stresten mümkün olduğunca uzak durup, bolca da hareket ettik miydi, oldu bitti işte, nedir yani? Gelsin rakamlar dilediğince.

Sonuçta hiçbirimiz ölümsüz değiliz. Elbet gelecek o da bir gün. Amma ve lakin, cümbür cemaatin ve elalemin ne dediğine bakmayacağız yaş alırken. Kendimiz gibi olacağız. Cilt kırışıklarımız, kalp kırıklarımız ve ümit kırıntılarımızla birlikte yaşayacağız gülümseyerek. Yaşamak zorundayız.

Gerçekten ama bak gerçekten -ki özellikle genç okuyucu sana bu sözüm- her yaşın ayrı bir güzelliği var. Biyolojik olarak yaşlanmayı durduramayız evet ancak ruhen yaşlanmayı durdurabiliriz.

Yaş, Sadece Bir Rakamdan İbaret

Fiziken gösterdiğin yaş, hissettiğin yaş ve nüfusunda yazan rakam farklı olabilmekte.

Olmalıdır da zaten. Çünkü rakamların bir önemi yok. Hissiyatınızdır önemli ve gerçek olan.

Ruhunun enerjisini asla kaybetme canım okur.

Kalbimiz sevmeyi bildikçe, asıl güzelliklerin farkına vardıkça, yeni şeylere açık oldukça, kendimize ve hayata güven duydukça, umut ettikçe asla yaşlanmayız.  Yaşadıkları yaşlandırmaz insanları her zaman, yaşayamadıklarımız içimizde bir yara olarak kaldıkça yaşlanırız esas. Her şey için geçerli olduğu üzere, yaşlı hissedip hissetmemek bize bağlı. Beynimize doğru sinyalleri ve emirleri göndermemiz lazım her konuda uygulamamız gerektiği gibi.

Cildimizin buruşması ne fark eder ki, ruhumuz buruş buruş olduktan sonra? Neye karar verirsen,o olur ya da onu uygular beynin.

Ruhen genç kalmaya karar ver hemen!..

Ben küçükken ellilerinde biri bana nine/dede gibi geliyordu. Çocukken o yaşlar çoook büyüktü, fazlasıyla yaşlıydı. Ve resim olarak da yaşlı mı gösteriyorlardı ne?

Yaş Evremiz
Yaşlanmak Güzeldir Ama
Yaşlanmak Güzeldir Ama

Şimdilerde  biyolojik yaşlanma artık çok daha yavaş gerçekleşiyor. Eskiden yolun yarısı otuz beş iken, ellilerinde biri de haliyle yaşlı kategorisine giriyordu. Şu an elliler yolun yarısı bile değil neredeyse.

Belki de bizim neslimizden sonrası -koronasıydı, virüsüydü, vebasıydı, doğal afetiydi, vs. mani olmazsa- daha uzun yıllar yaşayabilecektir.

Elliler gençlik dönemi olarak sayılacaktır belki de, kim bilir?

Bazı şeyler dışında pek bir şey hatırlamıyorum çocukluğuma dair aslında. Sanki hiç çocuk olmamışım gibi geliyor bazen. Hani bir söz de var ya;

Çocukluk sarhoş olmak gibidir, sen hariç herkes hatırlar neler yaptığını!” diye. Öyle işte… O değil de, ne kadar büyüktü teyzeler amcalar o zamanlar yahu?!.

Hey gidi hey

Biraz önce sigara örneği verdim ama artık çok daha az sigara içiliyor şükürler olsun ki.

Eskiden, otobüste dolmuşta biri suratınıza karşı duman üfleyebiliyordu rahatça. Ne kötü değil mi?

Onu bırakın, hastanelerde bile içilebiliyordu yahu!

E, tabii bilinçlendikçe ve sigara tüketimi azaldıkça sağlık ve görünüm olarak da daha dinç oluyor insanlar.

Bir başka farkındalık da, güneşin yararları olduğu gibi zararlarının da olduğunu bilmek ve örneğin cilt kanserinin önüne geçebilmek olsa gerek.

Bizim zamanımızda …” diye başlayan cümleler her ne kadar eskiye özlemi ifade ediyor olsalar da, artık hayatı kolaylaştıran unsurlar daha fazla. Her konuda hem de.

Beden gücü yerine beyin gücü gerektiren işler artık daha makbul olduğu için, buna yöneliyor insanlar da doğal olarak. Beyin de yoruluyor elbette ama beden gücüyle çalışan eski insanlar biraz daha çabuk çöküyordu sanki. Daha doğal, daha sağlıklı, daha organik olan tercih edilmeye başlandı gösteriş de olsa, geç de olsa. Teknolojik yenilikler, estetikler, icatlar, robotlar derken; ölümsüzlüğü aramaya kadar gider bu devran.

Ölümsüzlük var oysaki.

Güzel birer insan olarak tarihe adını yazdıranları hatırla. İşte onlar ‘ölümsüz’ ler!

Bizler de sevdiceklerimiz için ölümsüz olabiliriz.

Sonuçta iyi, güzel ve hasretle anılacağımız hatıralar bırakalım geride.

Ancak sevgi, vicdan, merhamet sarsın ki hücrelerimizi, hiç yaşlanmayalım, hiç ölmeyelim.

Bu konu bitmez…

Bu arada Allah sağlık versin, Ajda Pekkan’ın yaşlandığını görmeden ölmeyeydik iyiydi.

Ölümsüz ruhlarımızın huzurla dolması temennisiyle,

Doğala özdeş aromalı, katkısız, saf, temiz, berrak zihinli, huzurlu ve sağlıklı günler dilerim güzel gönüldaş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !