Her şeyden önce su yaşam için vazgeçilmez olan sıvıdır.
İlk kez 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda önerilen 22 mart tarihi “Dünya Su Günü”, gerek BM üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek istenmiştir.
Her şeyden önce içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanması amacıyla da bu isme bir gün oluşturulmuştur.
Konu hakkında Japon Doktordan Sağlıklı Uzun Yaşam Notları yazımızı da okumanızı öneririz.
Ayrıca bilim insanları yeryüzündeki yaşamın bunun ile başladığını düşünmektedirler.
Sonuç olarak bilimsel bulgular da bunu doğrulamaktadır.
Dünya dışında diğer gezegenlerde yaşam veya yaşana bilirliği araştıran bilim insanları öncelikle suyun varlığını araştırmaktadır.
Konuyu yaşam yazısından okuya bilirsiniz.
Her şeyden önce yeryüzünde bol miktarda bulunduğu bilinmekle birlikte artan dünya nüfusu ve hoyratça
tüketilmesi sebebi ile önümüzdeki 50 yıl içerisinde içme suyu miktarının riskli seviyelere düşeceği
Ayrıca bilim insanları ve çevreciler tarafından belirtilmektedir.
Her şeyden önce saf hali ile kimyada H2O olarak bilinmektedir.2 birim Hidrojen ile 1 birim Oksijen atomundan oluşur.
Ayrıca suyun doğada üç hali görülür; Katı, Sıvı ve Gaz hali.
İnsan vücudunun ¾ ü sudur.
İçilen miktar sindirim sistemi tarafından emilir ve sonrasında kana karışır,
hücrelerinin içine girip kimyasal reaksiyona uğrar,
hücre içinden çıkar, vücudun her noktasında kanla dolaşıp kılcal damarlardan damar dışına çıkarak
vücut sıvısı olarak bulunur.
Vücutta böbreklere gelerek çoğunluğu idrar olarak atılır.
Vücuttaki miktarını kontrol edip ihtiyacı belirleyen merkezler vardır.Prof.Dr.Osman Müftüoğlu.
Günlük ihtiyacımız 2,5 Litredir.
İçimi ile vücuttan atılması bir denge içerisinde olmalıdır.
Bunun için de atılan ile içilen miktarının eşit olması gerekir.
Vücuttaki miktarı sağlıklı yaşam dengesi için şarttır.
Bu dengenin bozulması durumunda hastalıklar ortaya çıkar.
Vücuda alınan miktar;
Böbreklerden idrar yolları ile ,deriden ter ile, akciğerlerden solunum ile ve gayta ile bağırsaklardan atılır.
Suyun Vücuttaki Görevi
Hücre içine gereken maddeleri taşımak,
Vücut ısısını dengede tutmak,
Vücuttaki kan hacmini dengede tutar,
Yiyeceklerin öğütülmesini sağlar,
Beyin, Omurilik gibi bazı organları dış etkenlerden korur.
Vücuttaki Su Kaybı ve Olumsuz Sonuçları
Vücut ısısında düşüş ve vücut aktivitelerinde performans düşüklüğü,
Yorgunluk ve Baş ağrısı,
İleri düzeyde kaybı durumunda bilinç kaybı,
Vücuttaki susuzluk oranı normal düzeyin %15 altına düşmesi durumunda ölüm ile sonuçlana bilir.
Tüm bu bilgiyi suyun insan yaşamındaki önemini göstermektir.
Özellikle ileri yaşlarda hücrelerdeki yaşlanma ile birlikte çok daha önemli hale gelir.
Gözlerimizden, derimize, iç organlarımızdan fiziksel aktivitemize kadar önemli olan bu sıvıyı içmenin dışında kullandığımız alanlarda (İçme suyu dışındaki kullanımımızda) dikkatli kullanmalıyız.
Denizler, akarsular, göllerdeki miktarı ile temiz içme suyu miktarı her geçen sene azalmaktadır.
Su Kirliliği ve Çevre faktörleri
Her şeyden önce su kirliliği; fiziksel, biyolojik ve kimyasal olarak kirlenmesi demektir.
Ancak bu havzalardaki kirliliklerin artması ile havzada bulunan mevcut sular çevre faktörleri ile içilemez hale gelmektedir.
Sonuç olarak en yaygın kirliliğin nedeni insan ve doğal afetler kaynaklı olanlarıdır.
Mesela küresel bir sorun olan havzalardaki kirlilikler, toplu salgınlara ve ölümlere neden olmaktadır.
Yağmur sularının bu yeryüzündeki alanlarındaki suyun buharlaşması ve sonrasında yağış olarak tekrar yere düşmesi ile havzaları ve yeraltı kaynaklarının beslenmesine neden olur.
Bu şekilde de rezervlerimizi korumuş oluruz.
Fakat kimyasal veya biyolojik olarak kirlenen suların buharlaşarak sonrasında bitkiler üzerine yağış olarak düşmesi de bir tehdit oluşturur.
Bu nedenle de, beslendiğimiz gıdalar yolu ile gözle görülmeyen tehdit altındayız.
Her şeyden önce dünyamızda en büyük içme suyu kirliliği riski altında olan Afrika kıtasıdır.
Bunun en temel nedeni de iklim şartları ve kanalizasyon olmaması nedeni ile insan dışkıları ile bu rezervlerde oluşan kirliliklerdir.
Asya’da bulunan bazı ülkelerde de yer altı suyu kirliliği hızla artmaktadır.
Örneğin; Bangladeş yeraltı rezervlerinin %75 i kirlenmiş durumdadır.
2019 Dünya Su Raporu’na göre ise dünya genelinde 2 milyara yakın insan temiz kaynaklara ulaşamamaktadır.
Afrika Sahra altı bölgesi, Bangladeş, Pakistan ve Hindistan’ın kurak bölgelerinde temiz suya erişim her geçen sene zorlaşmaktadır.
Temiz suyu yerleşim alanlarına km. lerce yürüyerek taşımak zorunda kalmaktadırlar.
Bu nedenle de salgınlar artmaktadır.
Temiz su kaynaklarının yerleşimlerden uzak olması ekim alanlarının olmamasına veya kısıtlı olmasına neden olduğundan ekilen gıdaların fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.
Her geçen sene bu ürünlerin fiyatı artmakta ve fakir halkın erişimi imkansızlaşmaktadır.
Dünya rezervlerini korumak ve bu tür kirliliklerden korunmak için ise en başta kimyasal atıkların yer altına, akarsulara veya denizlere atılması önlenmelidir.
İnsan ve çevre kirliliği faktörleri tehdidinin azaltılması dışında, kullanımına bireysel önlemler alarak dikkat etmek rezervler açısından çok önemlidir.
Bu bilincin çocukluk yaşlarından öğretilmesi gerekmektedir.
Kuraklık
Time dergisi 16 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg‘i 2019 yılın insanı olarak seçmişti. https://onedio.com/haber/time-dergisi-yilin-kisisini-acikladi-16-yasindaki-iklim-aktivisti-greta-thunberg-891724
2020 yılında da 15 yaşındaki Gitanjeli Roa 8 ila 15 yaş aralığındaki ABD çocukları arasından seçerek ”Yılın Çocuğu ” olarak seçti.
Her ikisinin de seçilme nedeni iklim krizi ile ilgili çalışmaları ve yöntemleri.
Bu genç yaşlarına rağmen büyüklere örnek olacak çalışmalar yaparak tüm dünyanın dikkatlerini üzerlerine topladılar.
Her ikisi de ben yapabildiysem siz de yapabilirsiniz diyerek büyüklerin kendilerine örnek olması yerine tam tersine kendileri büyüklere örnek olacak davranış sergilediler.
Ancak Aralık 2020 ye geldiğimiz günlerde tüm Türkiye’ de yağışların az olması sebebi ile kuraklık alarmları veriyor.
Ayrıca geçen seneye göre yağışlar tüm ülke genelinde düşmüş durumda.
Mesela göller kuruyor, ırmakların debisi düşüyor, dağlarda kar yok ve yağışların azlığı nedeni ve pandemi nedeni ile su tüketiminin artmış olması, barajlardaki su seviyeleri %20 ler seviyesine düşmüş durumda.
Ayrıca İstanbul gibi mega bir kentin 2 aylık suyu kaldığı belirtiliyor.
Kuraklık sadece içme suyunu değil aynı zamanda tarımsal alanların sulanmasını da etkileyerek gıdaların rekoltesinin düşmesine neden olacağı endişesi var.
Bilim insanları; Havadaki kirlilik oranının artması ile iklimlerin de etkilenerek kuraklığa neden olduğunu belirtiyorlar.
Yaptıkları açıklamalarda, İnsanlık için önümüzdeki dönemde iklim krizinin pandemiden daha büyük sorun olacağı yönündedir.
Hala hükümetlerin ve politikacıların, çevrecileri ve iklim bilimcileri pek dinlemeden hareket etmelerini anlamak mümkün değil.
Çocuklar bile konuya onlardan daha ciddi yaklaşıyorlar.
Koruma Önlemleri
Şehirleşme ile oluşan betonlaşma da suyumuzu tehdit eden nedenlerdendir.
Ne ilgisi var diyebilirsiniz. İlgisi şudur;
Yollarımızı asfalt ve beton kaplayarak suyun toprak tarafından emilmesini azaltıyoruz.
Logar ve giderler yapsak da bu suyun kirli suya dönüşmesini sağlıyor.
Diğer bir etken de buharlaşmanın olacağı alanı farklı bir bölgeye taşımız olarak iklim değişikliği etkisi yaratıyor.
Tuvaletlere attıklarımıza dikkat etmeliyiz. Bu atıklar giderleri tıkayabiliyor veya denizlerimize ulaşarak kirlenmeye neden oluyor.
Hayvan dışkıları ile yağan yağmur suları buluşur ise bu dışkıdaki bazı bakterileri sularımıza taşıya bilmektedir. Bunun için evcil hayvan dışkılarını ortalıkta bırakmamamız gerekmektedir.
Evlerimizdeki giderlere ne akıttığımıza dikkat edelim.
Özellikle kimyasallar veya kullandığımız yağları buralara dökmeyelim.
Ayrıca araç yıkama yerlerindeki giderler ile buralarda kullandıkları kimyasalların giderler aracılığı ile yeraltı suyuna karışmasına neden olmaktadır.
Mesela belediyelerin bu yerlerin açılmasına müsaade ederken önlemler aldırtarak ve bu önerilerin alındığından emin olmak için denetlemeleri önemlidir.
Önlem almak belki zorlayıcı etkisi sebebi ile insanımızı tedirgin edebilmektedir.
Önlemler öncesinde risk oluşmadan önce çevremizdeki kişileri bilinçlendirmek için uyarı ve tavsiyede bulunmamızın daha yararlı olacağını düşünenlerdenim.
Her şeyimizi kaybedince değerini anlıyoruz.
Ama suya erişimimizin kısıtlanmasının sonuçları tahmin edeceğinizden büyük olacaktır.
Sonuç olarak bunu daha iyi anlamak adına evinizdeki suyu kesin, sonucuna inanamayacaksınız.
Bu videoyu mutlaka izleyin.
https://www.foxplay.com.tr/25-litre/izle