Nazar ya da kem göz, canlı veya cansız bir varlığın başına kaza veya bela gelmesine neden olduğuna inanılan bakıştır.
Farsça kökenli kem sözcüğü kötü, fena anlamlarına da gelmektedir.
Göz sözcüğü Türkçede görme organı anlamına geldiği gibi aynı zamanda halk arasında
“kem göz” ,kötü niyetli bakış anlamında da kullanılmaktadır.
Arapça “nazar” kelimesi de göz, bakış anlamlarına gelmektedir. https://tr.wikipedia.org
Nazar ve İnanç
Bazı toplumlarda kem gözün nesneleri bile çatlatabildiğine inanılmaktadır.
Mavi boncuğun bu enerjiyi kendisine çekerek yok edeceği fikrine inanılmaktadır.
Kelimenin köz “ateş parçası” ile bağlantısı da dikkat çekicidir.
Bakışın yakıcı gücü olduğu düşünülmektedir.
Kem göz inancının kökeni çok eskilere dayanmaktadır.
Antik Roma ve Helen medeniyetlerinde, Müslüman, Yahudi, Budist ve
Hindu toplumlarında da görülen bu inanış özellikle yerli ve köylü toplumlarında yer etmiştir.
Hatta günümüze kadar da bu inanç devam etmektedir.
Tarih boyunca yabancıların, vücut deformasyonu olan engellilerin, çocuksuz kadınların ve
yaşlı kadınların nazarının daha çok değdiğine inanılmaktadır.
Geçmişte bazı toplumlarda nazarın kasıtsız olarak değdiğine inanılmıştır.
Örneğin Slav folklorunda, çocuklarına nazarı değdiği için kendini kör eden bir babanın hikâyesi vardır.
Daha sonrasında ise nazarın kıskançlık sonucu değdiği inanışı yaygınlaşmıştır.
Bu nedenle, özellikle Ortaçağ Avrupa’sında, bir mal veya çocuk övüldüğünde “Tanrı izin verirse” veya “Tanrı kutsasın” sözlerini eklemek adeti yerleşmiştir.
Müslüman toplumlarda ise benzer anlamlara gelen maşallah sözü kullanılmaktadır.
Nazardan Korunma Yöntemi
Her şeyden önce kem gözlerden koruduğuna inanılan yöntemler toplumdan topluma farklılık göstermektedir.
En yaygın yöntemlerden biri nazar boncuğu gibi takılar takmak ya da üzerinde, muska gibi dua yazılı kağıtlar taşımaktır.
Hindistan’ın bazı yörelerinde evlenen çiftler nazardan korunmak için karşı cinsin kıyafetlerini giymektedir.
Bazı Asyalı toplumlarda çocukların gözlerinin etrafına siyah boya sürülmektedir.
Ayrıca bazı Afrikalı ve Asyalı toplumlarda kem gözlerden en çok yiyip içerken etkilenildiğine,
zira ağız açıkken ruhun vücuttan daha kolay çıkacağına inanılmaktadır.
Bu nedenle yemek yalnız başına veya yakın akrabaların yanında yenilmektedir.
Ancak eski çağlarda, ölülerin ruhlarıyla, periler ve cinlerin birlikte yaşadıkları bir alemin var olduğuna inanılmaktaydı.
Bu aleme bağlı olan insanların, özellikle de büyücülerin gözlerinde kötü ruhların yerleştiğine inanırlardı.
Bu yüzden de onların bakışlarının çok güçlü ve zararlı olduğu düşünülmekteydi.
Ayrıca halk arasında nazara gelmiş biri için üzerlik otu yakıp söylenen, “her yerde sen olasın, belaları savasın” sözünün temelinde de bu inanç bulunmaktadır.
Anadolu’da Nazar Ocağı veya Göz Ocağı adı verilen mekanlara gidildiği de bilinmektedir.
Bu konuya ilgi duyduysanız Taşlar yazımızı okumanızı öneririm.
Ayrıca Ayşe Arman iyilik kolyelerini https://z-p15.www.instagram.com/sakajewa duydunuz mu? https://www.armanayse.com
Nazar ve İslamiyet
İslam dininde de bazı hadislerde nazardan ve İslam peygamberinin nazardan korunmak için okuduğu dualardan bahsedilmiştir.
Her şeyden önce de nazar veya İn Yekad ayeti, Müslüman halkların yaşamlarında en çok kullandığı ve aynı şekilde kâmil bir şekilde yazarak nazardan korunmak amacıyla evlerin girişlerine astığı
Kur’an-i ayetlerden birisidir.
Sonuçta İslam’da ve Kuranı Kerim’ de nazar diye bir şey olmadığını birçok akademisyen dile getirmiştir.
Dua okuyarak insanları nazarın ‘’kötü gözün’’ olumsuz etkilerinden kurtarma gücüne sahip olduğuna inanılan kişiler yaşlandıklarında, özellikle ölümlerinin yaklaştığını hissettiklerinde bu güçlerini başka birisine devretmektedirler.
Buna “El verme” denilmektedir.
Bazen bu yaşlı kişilerin muziplik yaparak birden fazla kişiye el verdiklerine ve bunlardan birine asıl eli kendisine verdiğini, diğerlerini kandırdığını söylediklerine rastlanmaktadır.
İnanca göre, nazarı kovma, çıkarma işleminin başarılı olduğu dua okuyan kişinin esnemesi ile anlaşılmaktadır.
Ne kadar çok ve uzun esniyorsa karşısında oturan insan o kadar çok nazara uğradığı düşünülmektedir.
Kimi zaman esnemekten gözünden yaşlar gelmektedir.