Mutluluk Reçetesi vereceğim, hazır mısın?
Merhabalar güzel gönüldaş…
Kırkından Sonra’ya hoş geldin.
Biraz sohbet edelim mi?
Gerçi sadece ben anlatacağım, sen dinleyeceksin (okuyacaksın) ama olsun.
Sen de bir şey demek istersen çekinme, yaz yorumunu.
Ben de seni dinlerim. ?
Ancak burada birlikte harika vakit geçireceğiz.
Kâh gülümseyeceğiz, kâh dertleneceğiz ama illâki kendimizden bir parça bulup, yalnız olmadığımızı göreceğiz.
Haydi başlayalım…
Fakat sağlık, huzur ve mutluluğa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Hepsinin var olmasını diliyorum sizler için.
Her şey yoluna girer, sular akar ve durulur, insan epeyce bir yorulur ama sonunda bir çıkış yolu bulunur.
Bu günler de geçer, üzülme.
Ama klavyenin başına geçtiğimde çok mutlu oluyorum ben.
Yazmak bir ilaç etkisi yapıyor bünyeme.
Terapi görüyorum bu zamanlarda sanki.
Özellikle içimi dökmüş gibi, fazlalıklarımdan kurtulmuş gibi oluyorum.
Başka zamanlar da var terapi etkisi yapan.
Örneğin kitap okumak, hayvan dostlarımla oynamak, eşimle bergamotlumuz veya kapuçinomuz eşliğinde uzun sohbetler etmek, minik bahçemizdeki yeşilliklerin kokusunu içime çekmek…
Hepsi de bana, yeryüzündeki şanslı insanlardan biri olduğumu hatırlatır. Şükürler olsun.
Her şeyden önce şükretmek Gerek
Ayrıca, neye inandığımız sadece kendimizi ilgilendirir ve şükrün adı inanıp inanmadığımız şeye göre değişebilir.
Konu; var olduğumuz kişi olmaktan ve bulunduğumuz durumdan mutluluk çıkarabilmekten ibaret.
Mükemmel hayat yoktur, sen hayatını seversin ve o mükemmel olur.
Sevgi, her şeyin ilk adımı. Sevip sayıldığın, sevip saydığın, kendini dünyanın en mutlu kişisi saydığın günlerin olsun canım okur.
Bazen Hiçbir Şey’dir Ruhumuzu Dinlendiren Ve Mutlu Eden
Mutlu olmak için bir şeyler yapıyoruz.
Ama bazen hiçbir şeydir ruhumuzu dinlendirip, bizi mutlu eden. Evet…
Hiçbir şey yapmamak da terapidir.
Ayaklarını uzatıp boş boş duvara, tavana bakman bile kafanı dinlendirebilir.
Sessizliğin sesini dinlemek, sözcükleri bırakıp tebessümdeki gülücükleri izlemek gerekir zaman zaman.
Susmak ve dinlemek ilaçtır ruhuna bazen.
Ancak her ilacın bir dozu vardır.
Dozu aşarsan ilaç zehre dönüşebilir.
O yüzden her şeyin bir dozu vardır.
Mutluluk Reçetesi ve Dozu
Çalışmanın da, uyumanın da, keyif yapmanın da, yemenin içmenin de kıvamında olanı bünyeye iyi gelir.
“Az ‘ı karar, çoğu zarar” diye boşuna dememiş bilen kişi.
Tembellik En Doğal Hakkımız
Evet, mutlu olmak için bir şeyler yapıyoruz fakat hiçbir şey yapmadan geçirdiğimiz zamanları da boş saymıyoruz demek ki?!.
Çünkü tembellik de, en doğal hakkımız.
İllaki bilmem kaç kitabı, filmi, diziyi bitirme mecburiyetimiz yok.
Yeni bir hobi edinmenin peşinde döne döne koşmamıza gerek yok.
Sadece tüketici değil, illaki üreten olmak zorundaymışız gibi davranmamıza gerek yok.
Falanca diyeti yapıp, filanca kadar kilo verip, feşmekanca egzersizlerle kaslarımızı büyütme zorunluluğumuz yok.
Ve; “Şunu yaptım, bunu ettim” diye sosyal sosyal paylaşma yarışına girme mecburiyetinde de değiliz.
Bir aşçı değilsek, çeşit çeşit yemekler, börekler, kekler, tatlılar deneyip yapıp, bunları yine sosyal sosyal göstermemiz gerekmiyor.
Sevdiceklerimizle paylaşmamız yeter.
Evi temizleyeceğiz diye abartmaya, görevmiş gibi sürekli hastalık, kaza, alamadı gidemedi yapamadı haberi izleyip içimizi karartmaya, aktif ve mutluymuş gibi yapmaya gerek yok.
Her saati, her dakikayı değerlendirmeye çalışacağız diye bir kural yok.
Bazen tembellik yapma hakkımız ve iznimiz var. Bu hakkı ve izni ver kendine.
Her Yiğidin Yoğurt Yiyişi Farklıdır
Sağlığımızı bozmayacak şekilde beslenmek, uyumak ve keyif dakikalarını çoğaltmak ruhen ve bedenen bizi zinde ve mutlu yapar zaten.
Ekstra bir çaba gösteremiyorsan, kendine kızma, küsme.
Buna ihtiyacın olduğunu varsayabilirsin.
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. ツ
Yani; insanların üzüntüsünü, depresyonunu, sıkıntısını, yasını, sevincini, heyecanını yaşama şekli farklıdır.
Eğer, tembel tembel oturmak istiyorsan otur gitsin.
Ancak daha önce de dediğim gibi; her şeyin bir dozu var.
O dozu aşmadığınız sürece, tembelliğin de keyfini çıkartmakta hiçbir sakınca yok diye düşünüyorum.
Lakin bu cümleleri tembel tarafımızla değil, çalışkan tarafımızla algılamalıyız.
Ki; tembellik yaptığımızı zannederken aslında tükenmişliğe yol almayalım.
Ben Ne Yapıyorum?
Normal düzenindeyken, uyandığın saatten yarım veya bir saat daha fazla uyuyup kalktın diye ya da gece bir müddet daha geç yattın diye tükenmezsin.
Tembelliğin keyfini çıkartmış olursun sadece.
Fakat gece gündüz hiçbir şey yapmak istemediğini düşünüp kurarsan ve sürekli uyursan; şöyle bir durup düşünmen gerekir; “Ben ne yapıyorum?” diye.
Normal düzenindeyken uyguladığın yeme alışkanlığını bir parça değiştirip şımardın diye obez olmazsın.
Kaçamak yaptığın için keyif alırsın sadece.
Fakat gece gündüz şuursuzca “sıkıldım, bunaldım” deyip habire bir şeylere saldırırsan kıtlıktan çıkmış gibi; şöyle bir durup düşünmen gerekir; “Ben ne yapıyorum?” diye.
Normal düzenindeyken yaptığın işleri boşlayıp, sadece yaşamsal faaliyetlere yetecek gücün olduğu için tembel tembel oturup kitap okudun, film izledin veya sadece öylesine uzanıp gözlerini kapadın diye verimsiz, değersiz olmazsın.
Rahatlığın dayanılmaz hafifliğine kapılmış olursun sadece.
Fakat gece gündüz demeden, kendini bilmeden, işi gücü sallayıp, beden ve ruh temizliğinden bir haber yaşamaya başlarsan; şöyle bir durup düşünmen gerekir; “Ben ne yapıyorum?” diye.
Normal düzenindeyken her ne yapıyorsan onları da ucundan kıyısından yaparak, aksatmayarak ve fakat tembelliğin de tadına vararak geçirebilirsin oysa günlerini.
Çünkü “Herkesin Hayatına Kimse Karışamaz!” ツ
Dedik ya cancağızım; her şeyin bir dozu vardır diye.
Evet, dozunda olan her şey iyidir, hoştur, faydalıdır.
Bazı zamanlar, bazı önemsiz şeylerin dozu kaçabilir istisnai olarak.
O zaman, bunun da keyfini çıkartmaya çalışıp ama mümkün olduğunca da kısa tutup, özümüze dönmekte fayda vardır.
Sen sadece baharı, yazı fırsat bilip gün ışığını ve güneşin faydalı ışınlarını bolca bünyene almaya çalış.
Bizim İçin Minnak İnsanlık İçin devasa bir bilgi
Hazır mısın güzel okur? Belki de yanlış bildiğin doğruları paylaşacağım şimdi;
D Vitamini alabilmek için en uygun ve doğal kaynaktır güneş.
Faydalı olan UVB ışınlarını, şifalı D vitamini ile birlikte alabilmek için güneşlenmeliyiz.
“Güneşlenmek için en ideal saatler, güneşin dik olarak ışınlarını gönderdiği, sıcağın tam alnındaki öğle saatleri! Üstelik de güneş kremi, vs. kullanmadan!
Evet cancağızım, yanlış okumadın.
En fazla 20 / 30 dakika olmak üzere, başını ve gözlerini koruyarak, kontrollü bir şekilde, tüm vücudumuzun güneş görmesini sağlamalıyız.
İlk defa çıkacaksan, 5 / 10 dakikalarla kendini alıştırabilirsin.
Konu ile ilgili olarak da Güneş Kremi Kullanımı yazımızı okumanızı öneririm.
Güneş banyosundan sonra duş alabilirsin ancak sıcak su ile olmamak kaydıyla.
Sabun vs. kullanmaz, kese / peeling yapmazsan da tam kıvamında bir sağlık kazanmış olursun.
Duşunu da aldın çıktın, vücudunu nemlendirmek istedin.
Ne yapacaksın? Tabii ki kimyasal içerikli kremler kullanmayacaksın akıllım.
Besin olarak tüketebildiğin doğal şeylerden faydalanacaksın yine.
Örneğin benim başvurduğum ilk şey, sağlığın efendisi, mucizevi zeytin meyvesinin getirisi; zeytinyağı. Soğuk sıkım olacak ama.
Koku olarak da bir şeyler versin istiyorsan bir uçucu yağ damlatıverirsin zeytinyağına.
Ben lavantayı koyuyorum bazen birkaç damla?!.
Mayıs’tan itibaren Haziran’ın ortalarına kadar bu süreci tamamlarsan pek güzel olur.
Güneşe ve sıcağa alışmış olup, ya mevsimine daha dinç girmiş olursun.
Havada az bir bulut dahi olmayacak ama.
O durumda ve pencereden gelen güneş ışınında UVA var. Yani zararlı olan ışın.
Güneş ışınlarının en doğru anını yakalamak için bir uygulamadan faydalanabilirsin.
Mutluluk Reçetesi İçin Örnek Uygulamalar
Bir Türk kardeşimizin hazırladığı bu uygulama “gunes.app” Bulunduğun konumu giriyorsun, sana “şu saatlerde güneşlen” diyor. Mis…
Bu konu hakkında daha fazla ve detaylı bilgi alabileceğin kaynakları da vereyim canım okur;
Rahmetli Profesör Ahmet Aydın’ın yazıları
Dr. Mercola’nın yazıları
‘Sağlıklı Yaşıyoruz’ Sayfaları
Doğa, her sorunu doğal olarak alleder
Canın istemiyorsa hiçbir şey yapma, canın istiyorsa da yeni yemek tarifleri dene.
İstediğini yapma ya da yapmama özgürlüğüne sahipsin.
Bundan daha güzel bir şey var mı? Değerlendir.
Fazla sorgulama halini, akışına bırak. Akışta kalmak iyidir.
Mutluluk reçetesi için bir şart ve ruhunu iyileştirmenin bir yolu da çok ince düşünmemek.
Bazen salmak, sıkıntıdan sağa sola saldırmaktan daha iyidir.
Napoli’ lilerin dediği gibi; Koy verin gitsin…
Ben de boş veriyorum bolca.
Gerçi benim genel halim böyle.
Tembelim ben. Boşuna mı diyorum sana da; tembellik yap diye. ツ
Tembel Ol
Rahat olmak lazım biraz. Yoksa hayat çekilmez bir hal alır.
Rahat rahat otururken kanepemde, bir kitap almış oluyorum bazen elime.
Bazen de pencerenin yanına oturup, elimi uzattığımda dokunabileceğim mesafedeki dut ağacımın yapraklarının arasından sızan güneş ışınlarıyla yıkıyorum zihnimi.
Ara sıra minik evimin minik dünyasını keşfe çıkıyorum köşe bucak.
Bir müzik eşliğinde kapıyorum gözlerimi bazı zamanlar, hülyalara dalarak ya da bir başka müzik eşliğinde şekle şemale takmadan dans ediyorum kendi kendime.
Bu konudaki Dans Etmek ve Yaş İlişkisi yazımızı da okumanızı öneririm.
Oturduğum yerden geziyorum dünyayı bazen de. Tembelliğe birebir geliyor.
Aklıma gelmişken, gezdiğim yerleri gezdireyim diyorum sana da, ne dersin?
Dünyanın bir çok ülkesini ve şehrini, sokaklarını, müzelerini, görülmesi gereken özel yerlerini, egzotik bölgelerini; tek adım atmadan, bavul taşımadan, kilometreler aşmadan, oturduğun yerden gezebiliyorsun.
Birçok kanal vardır bunu gerçekleştirebileceğimiz ama ben Thripy‘ i buldum, onu paylaşayım.
Tam tembellere göre. ツ
Şaka şaka.
Tembellikle ne alakası var canım, herkesin imkanı yok ki buraları gezmeye, görmeye.
Ama işte, teknoloji sayesinde ve müthiş görüntü kalitesinde izleyip, kendimizi ordaymış gibi hissedip keyif alıyoruz ne güzel. https://www.thripy.com
Tembelliği Doyasıya Yaşa
İyi uyu
Mutluluk reçetesi ilk şartı olaraktan dinlendirici bir uyku çek.
Uykunun dinlendirici olmasını belirleyen iki faktör, süresi ve kalitesidir, unutma!
Herkesin uykusunu tam alabildiği süre farklıdır.
Bu konu hakkındaki Uyku Düzenimiz ve İleri Yaş yazımızı da okumanızı öneririm.
Uyku evrelerini ve devrelerini iyi yaşarsan, uyandığında dinç olursun.
Deliksiz uyuma gibi bir kaygın olmasın bu yüzden.
Yatakta dört dönme uyuyamazsan. Kalkıp biraz okuma, izleme yapabilirsin örneğin.
Ben zerdeçallı süt ya da kefir içiyorum o zamanlar.
İyi dinlen
Dinlendirici bir müzik aç ya da keyif aldığın bir el işini yap.
Ne yaparsan, aşkla yap.
Severek yaptığın şey ne olursa olsun, seni dinlendirecek, keyiflendirecek, şifalandıracak, bünyene iyi gelecek.
İyi beslen
Yani; doğru ve faydalı gıdalı almaya, zararlı olarak bilinenlerden uzak durmaya çalış.
Doğru saatlerde, doğru beslenmeye özen gösterir ve kaçamakları mümkün olduğunca aza indirgersen; bu şekilde de iyi beslenme yolunda adım atmış olursun zaten.
İyi ol
Ancak beden ve ruh sağlığına dikkat et.
Olumsuz haberlerden haberdar olmakla birlikte, uzak durmaya da çalış.
İyi, güzel, eğlenceli, keyifli şeyler izle.
Yapabileceğin minik egzersiz hareketleriyle de, fiziksel olarak sağlıklı ve güçlü kalmaya çalış.
İyi hisset
Sonuçta Pollyanna gibi olmasa da, her şeyin illaki iyi bir yönünü bulmaya ve görmeyi dene.
Ne düşünürsen ne ister ya da istemezsen beynin ona inanır ve onu gerçekleştirmek için çalışır.
Böyle de saftirik yavrum. 1.400 gr. haline bakmadan bir şeyler yapmaya çalışıyor işte.
Ama beynini yönetebilirsin.
Gülümse
Her şeye ve herkese rağmen, gülümse.
İşte mutluluk reçetesi…
Hadi bakalım, sana güveniyorum…
Her şeyden önce de mutlu olabilirsin!
Ölümsüz ruhlarımızın huzurla dolması temennisiyle…
Doğala özdeş aromalı, katkısız, saf, temiz, berrak zihinli, huzurlu ve sağlıklı günler dilerim güzel gönüldaş.