Zihnini Temizle ve

Söylediklerimiz inandıklarımız, inandıklarımız ise yaşadıklarımız olur. Bir şey söylemeden önce düşünmek, düşünmek için de zihni ferah tutmak gerekir.

Bu yüzden, zihnini temizle!

Zihnini Temizle
Zihnini Temizle

Merhabalar güzel gönüldaş… Kırkından Sonra’ya hoş geldin.

Biraz sohbet edelim mi? Gerçi sadece ben anlatacağım, sen dinleyeceksin (okuyacaksın) ama olsun. Sen de bir şey demek istersen çekinme, yaz yorumunu. Ben de seni dinlerim.

Burada birlikte harika vakit geçireceğiz. Kâh gülümseyeceğiz, kâh dertleneceğiz ama illâki kendimizden bir parça bulup, yalnız olmadığımızı göreceğiz.

Haydi başlayalım…

Hayat Bir Sınavdır

Her insan hayatının birçok döneminde sabırla sınanmaktadır.

Her iyi ya da kötü yeni şey, onu nasıl karşıladığına göre sana mutluluk veya huzursuzluk veriyor. Mutluluk Reçetesi

Zihnini Temizle ve
Zihnini Temizle ve

Elbet büyük ciddi olaylarda ‘neden, nasıl?’ sorgulanıyor ister istemez ama her olumlu ve olumsuz olay için geçerli olan şey; sabır ve farkındalık.

Her yeni başlangıç, deneyim veya adımda muhakkak bir sabır sürecinden geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz duruma isyan etmediğimiz sürece, bir şeyler daha rahat yoluna giriyor.

Çünkü evrende her şeyin ama her şeyin bir amacı ve olma nedeni var. Bunu sorgularsak ve kabul edersek huzur bulabiliriz.

Seneca, ‘Mutlu Yaşam Üzerine ve Yaşamın Kısalığı Üzerine’ de şöyle diyor;

“Ben kimim?

Ne istiyorum?

Hayatta yaptıklarımızın yüzde kaçı içimizden gelen, tamamen kendi öz irademizle seçtiğimiz şeylerdi?

Sağlıklı olmayan mutlu değildir, kendisi için en iyisi olan şeyler yerine zararlı olan şeylerin peşinde koşan biri de sağlıklı değildir.

Her ne olursa olsun mevcut durumda başına gelen şeylerden memnun olan, kendi koşullarına uyum sağlayan ve yine koşullarının yarattığı her durumda aklın rehberlik ettiği insan mutludur. Kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka hiçbir yolla elde edilemeyen yaşam mutludur.

Öncelikle zihnimiz sağlıklı olmalı ve kendi sağlığını kalıcı bir şekilde elde etmiş olmalı, sonra cesur ve dinç olmalı, dahası en güzel şekilde sabreden, farklı dönemlere ayak uyduran, kendi bedenine ve onu ilgilendiren her şeye dikkat eden ama bunun için dertlenmeyen, yaşamı meydana getiren hiçbir şeye ilgisiz kalmayan ama hayranlık da duymayan, talihin armağanlarından faydalanıp onların kölesi olmayan bir karakterde olmalı.

Bizi rahatsız eden ve korkutan unsurlardan uzaklaştığımızda daimi dinginliğe ve özgürlüğe ulaşacağımızı anlarsın.

Zira hazlar ve korkular kovulduğunda değersiz, kırılgan şeyler ve rezilce davranışların verdiği zararların yerini sarsılmaz, doğru ve büyük bir sevinç alır. Böylece ruhun huzuru, uyumu ve azameti uysallıkla buluşur.

Zira her vahşilik güçsüzlükten doğar…”

Hadi bana güvenmedin, al bak Seneca ne diyor? ツhttps://www.felsefe.gen.tr

Farkındalık Geliştirmek

Farkında olarak ya da olmadan içinden geçtiğin her farklı dönemde deneyimlediklerini, bir antrenman gibi düşün.

Azimli, inançlı, sabırlı bir öğrenci olursan; sınavlarını sağlıklı, bilinçli, berrak bir zihinle daha rahat atlatırsın.

Her şeyden önce zihnini temizlemek için ilk yapman gereken; çok düşünmemek. Fazla düşünmekle ilgili de yazmıştım hani, bir bak istersen?!.

Bir şeylerin nedenini, niçinini haddinden fazla irdelersen yorulursun.

Olduydu olmadıydı der durursan, zihnin bunlarla boşu boşuna dolar.

Dolu bir zihinle de hem sağlıklı düşünemezsin hem de doğru bilgileri yükleyecek yer bulamazsın. Bulanıklaşan zihnin de beynini yorar. ‘Kafam bir dünya!’ der yatarsın maazallah.

Sonuçta yolumuzu buluncaya, yaşam amacımızın ne olduğunu kavrayıncaya dek, sabırla sınanıp birçok şey yaşayacağız hayatın içinde.

Bize düşen, bedenimize ve ruhumuza saygı gösterip ‘insan’ olmaya çalışmak.

İlim, irfan sahibi bir insan olma gayretiyle geliştirmeliyiz kendimizi.

Bilgilenmeliyiz, öğrenmeliyiz hayatı her yönüyle. Bu da deneyim kazanmakla oluyor tabii.

Bilgiyi, deneyimi yaşamış olan kişi irfan sahibidir. İrfan sahibi kişi mutludur.

Mutlu ve huzurlu olmak için doğruyu bulmak, öğrenmek ve uygulamak gerekir.

Zihnini Temizlemek ve Hayatı Anlamak

Ben karşımıza çıkan her olayın ya da kişinin, doğru durum ve kişiler olduğunu düşünüyorum. Böylece olumsuz bir durumda fazla üzülmemiş oluyorum.

Ayrıca olanı olduğu gibi kabul edip akışta kaldığımda, işlerimin ve hislerimin daha iyi olduğunu görüyorum. 

Yaşanmış olan her ne ise, yaşanması gerektiği için olmuştur.

Hiçbir şey, yaşadığımız şeyi değiştiremez. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olurdu/olmazdı’ düşüncesi fuzulidir o yüzden. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, bizim ‘biz’ olabilmemiz içindir ve doğrusudur.

Her şeyin bir zamanı vardır ve her şey doğru anda olur.

Ne erken ne geç. Yaşamın da ölümün de zamanı vardır ve o andır.

Hayatımızda bir şey sona erdiğinde, üzülmek nafiledir.

Çünkü aslında bu bizim gelişimimize hizmet eden bir durumdur.

Zihnini Temizle Hayatını Güzelleştir
Zihnini Temizle Hayatını Güzelleştir

Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak seni geliştirir ve hayatını güzelleştirir.

Ayrıca arada da şunları fısıldıyorum kulaklarıma;

❤ Zihnimde taşıdığım ağır yüklerken arınıyorum..

Zihnini Temizle ve Yüklerden Kurtul
Zihnini Temizle ve Yüklerden Kurtul

❤ Ruhumda taşıdığım ağır enerjilerden aranıyorum…

Ağır Enerjiden Kurtul
Ağır Enerjiden Kurtul

❤ Bana negatif olarak etki eden, beni aşağıya çeken insanlardan arınıyorum…

Ben tüm bunları içime sindirip, hayata geçirmeye çalışıyorum. 

Çok daha rahatım. Kötü giden bir durum veya kötü düşünceli biri beni fazla yaralayamıyor böylece.

O yüzden gönül rahatlığıyla bu deneyimimi paylaşıyorum ki belki bir gönüldaşıma faydası olur diyorum.

Sen de bildiklerini, deneyimlerini paylaşır ve önerilerde bulunursan dinlerim cancağızım. ツ

Aklıma gelen bir hoş hikaye/efsane ile renklendirelim yazımızı…

Önce kim kimdir, nedir bir not düşelim;

Adıg-Tuluş

Deer Tengri / Gök Tanrı, dünya anayı acı çekerken gördüğünde, ona kendi “kut”undan üfledi ve bu besleyici bulut, dünyaya uçtu.

Kocaman kut bulutu dağların keskin tepelerinde dörte bölündü. Bu dört parça canlandı ve dört Ulu’ya / ejderhaya dönüştü.

Kysh / Kış =  En ağırı ve en yaşlı olan. Soğuk, beyaz ve dünya ananın sütü gibi gümüşümsü.

Ças / Bahar = Daha genç olan kız kardeşin adı. O bitkilere ve hayvanlara can getirir.

Çay / Yaz = Üçüncü erkek kardeşin adı. O çok sıcak, hızlı, neşeli ve umursamaz bir yeşilliğe sahiptir.

Küs / Güz / Sonbahar =Evin Ablası nın adı. Çok güzel ama hassastır.

Bu dört ‘Ulu’ dünyanın üzerinde uçuyordu.

Ancak en büyük erkek kardeş dinlenmek için dünyaya yattığında derin bir uykuya daldı.

Diğer kardeşleri onu ararken onun üstünde çoktan kayalar, ormanlar ve hayvanlar türemişti.

Tandy-Taiga Dağı bu şekilde oluştu.

Kışın en soğuk zamanlarında bu Ulu’nun ruhu büyülenir. O bir insan şeklini alır. Adı Sook-İrey’dir. Vücudu, kolları ve baccakları tosh’tan / buzdan; saçları, kaşları, sakalı, ağaçlar ve çalılıklar gibi kaplıdır. Kıyafeti buz mavisi ve beyaz karışımıdır.

Sook-İrey, Kojuunların / yörelerin üzerinden uçarken, sıcak ve neşeli evlerdeki kişileri ziyaret eder. Başkalarının arkadaşlığından haz almaya başladığında, her şey daha da ısınır. Ve Sook-İrey buharlaşmaya başlar. Kişilerin sıcak dilekleri nedeniyle, Tandy-Uula Taiga’nın derinliklerine döner.

Adyg-Tulush ve torunu arasında şöyle bir sohbet geçer;

Torun: Büyük Baba, Sook-İrey  neden buharlaşır peki?

Adyg-Tulush: Çünkü sadece kişilerde ruhun sıcaklığı vardır ve en soğuk Ulu’yu bile gelecekle ilgili güzel düşünceleri ile eritebilirler.

Ayrıca bizim gibi, bitkiler ve hayvanlar da süren soğuktan ve ak renginden yorulur.

Kişiler bahara hazırlanırken onu neşelendirir ki her şey yeniden doğsun dünyaya .

Bu nedenle kışın neşelendirici ve iyi şeylerden konuşulur.

Şimdilik bu kadar. Birileri geliyor. Çayı hazırlayıp, tatlı çıkaralım.

Torun: Pekii ya Sook-İrey se?

Adyg Tulush: Neşeli olmazsak, bizi buza çevirir!

Neşeli, pozitif olmak  ve ruh sağlığımızı korumak zorundayız.

Çünkü

Söylediklerimiz inandıklarımız, inandıklarımız ise yaşadıklarımız olur.

Tâ  çocuklukta öğrendik ya bak şu şarkıyı canım gönüldaşım, haydi söyle;

Neşeli Ol

Neşeli ol ki genç kalasın,

Bu dünyadan da zevk alasın.

Ümitler hep süslenir neşeyle,

Neşeli ol ki genç kalasın.

Neşeli ol ki artsın gücün,

Yorgunluk nedir bilme bütün gün.

Gayretler hep beslenir neşeyle,

Neşeli ol ki genç kalasın.

♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫ ♫

Bak bir de aklıma şu geldi;

Kızılderililer uzun bir yol katedecekleri zaman yolda bir ağaç altında durup bir süre beklerlermiş. Çünkü ruhlarının, bedenlerinin hızına yetişemeyip geride kaldığını düşünürlermiş.

Ruhlarımız olmadan hızla yol almanın hiçbir anlamı yok.

Bu yüzden;

Ruhunu kaybetme ve iyileştir.

Ve ayrıca hayat bir maraton değildir.

Yavaşla!

Ölümsüz ruhlarımızın huzurla dolması temennisiyle…

Doğala özdeş aromalı, katkısız, saf, temiz, berrak zihinli, huzurlu ve sağlıklı günler dilerim güzel gönüldaş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !