Hayatın zamanı başlığını görünce ne düşündünüz?
“Zaman nedir? Kimse bana sormazsa ne olduğunu biliyorum. Ama biri sorduğunda nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.”
Aziz Augustinus
Her şeyden önce zaman; https://tr.wikipedia.org
Onu harcayabilirsiniz, kazanabilir, kaybedebilir, kurtarabilir, çarçur edebilir, tutabilir, yönetebilir, öldürebilirsiniz.
Ancak bu tamamen size bağlı ve tasarrufunuzda olan bir olgu.
Fakat yüzyıllardır zamanın kullanılması, verimliliğin arttırılması, erken çıkılması, dakik olunması üzerine sosyolojik denemeler yapılmaktadır.
Bugün zamana ve saatlere bakalım istiyorum.
Ancak kendi yarattığımız bir şeyin kontrolünü kaybedebilir miyiz?
Saat nedir?
MarcusAurelius, zaman akan olaylardan oluşan, akıntısı kadar güçlü bir nehirdir, demiş.
Saat ise zamanı göstermek amacıyla kullanılan elektronik veya mekanik araçların toplamına verilen isim olarak kayıtlara geçmiştir.
Ama basit hesapla bir günün yirmi dörtte birine saat denilmektedir.
Saatin tam olarak keşfedilmesinden önce, insanlar zaman algısını yaratabilmek için birbirinden farklı araçlardan faydalanmışlardır.
Saatlerin Tarihçesi
Her şeyden önce ilk keşif, güneşten faydalanmak olmuştur.
Adına güneş saati denilen bir araçtan yararlanılmıştır.
Üzerinde üçgen bir dikme olan bir tahta levha güneşin izini takip ederek zamanı takip etmek için kullanılmıştır.
Bir gün hava kapalı olunca iyi bir buluş ama göreceli kararına varılmıştır ve güneş saati tükenmiştir.
Yine de günümüzdeki kadar hızlı tükenmemiştir.
Birkaç yüzyıl kullanılmaya devam edilmiştir.
Bugün zamanı yakalamak hiç de kolay değildir.
M.Ö 3000 yılına gelindiğinde kum saati formu Çinliler tarafından kullanılmıştır.
Bu buluş ticaret yoluyla diğer kıtalara yayılmıştır.
Sonraları Babilliler’in mucidi oldukları su saatidir.
Ancak bu icadı geliştiren Mısırlılar 2000 yıl kadar önce zamanı bilmeye çalışmışlardır.
İskenderiyeli saatçiler ticaret yardımıyla her kıtaya su saati satarak zenginleşmişlerdir.
Her şeyden önce 13.yüzyılda ilk tokmaklı saat Araplar tarafından icat edilmiştir.
Tokmaklı saatlerin çalışma mekanizmaları geliştirilmiştir ve zemberekler işin içine girmeye başlamıştır.
Ayrıca bu gelişmeler insanoğlunu 1306 yılına Londra’ya taşımıştır.
Westminster kulesinde bulunan iki zemberekli saatin yapılışını tarihe not düşmüşüz.
Günümüz formlarına en yakın saatler 1400’lü yıllarda kullanılmaya başlanmıştır.
Saatler ceplere 1500’lü yıllarda bir Alman saatçi tarafından üretilerek girmiştir.
Daha uzayan yıllarda dişliler incelmiş, küçülmüş, saatlerin formu ve boyutları daha zarif hale getirilerek geliştirilmiştir.
Ancak saatlerle ilgili kısaca bilgi vererek ilerlemek istiyorum.
Saatler Hakkında
Rakkas formu saati hiç şaşmayacak şekilde doğru zamanı gösteren özelliktir.
Bu harekete sarkaç adı da verilmektedir.
İsviçre günümüzde en öncelikli saat endüstrisine sahip olan ülkedir.
Greenwich saat rasathanesi tüm dünyada saatlerin belirlendiği merkezdir ve Londra’da bulunmaktadır.
Konu hakkında 40’dan Önce ve 40’dan Sonra Londra yazımızı ve Hayat ve İonna KUÇURADİ yazılarını da okumanızı öneririm.
Greenwich bölgesinden geçen meridyene göre yirmi dört saatlik saat verileri belirlenmektedir.
Ben saatle büyüdüm.
Saatle nasıl yaşadım?
Saygı duydum.
Hayranlık duydum.
Dakik olmaya gayret gösterdim.
Hayatımı saate göre yaşadım.
Saatle işe giriyor, saatle işten çıkıyordum.
Çoğu zaman geçen saatlerin farkına varmıyor ve günün ilerleyen karanlığında halâ çalışıyordum.
Eve saatle geliyor, saatle yemek yiyor, saatle içiyor, istemesem de saatle yatağa gidiyordum. Çünkü bir sonraki gün ve saatlerimi düşünüyordum.
Otuz yıl, kırk yıl bunu yapıyorsunuz.
Emekli olacağım zaman yapılan törende yine bir saat hediye edilmiştir.
Bir fıkra çok hoşuma gidiyor.
BigBen, Pisa’ya şöyle demiş;
“Senin eğimin varsa benimde zamanım var.”
Hayatın zamanı ve Fotoğrafçılık
Fotoğrafta zaman ve karar anı çok önemlidir.
Perde hızı yine zamanla ölçülmektedir.
Orada artık saatler değil saniyeler önemlidir.
Bir saniyenin ne kadar uzun olduğunu fotoğraf eğitimi alanlar çok iyi bilmektedirler.
Perde hala kapanmamış ve fotoğraf istenilen netlikte olmamıştır bir saniye sonunda.
Oradaki matematiği anlamak başlarda zaman alır.
Yardımcı malzemeler kullanmak, perdenin anlaşılmaya başlanması aslında hayat gibidir. Yaşadıkça öğrenilir.
“Karar Anı”, Cartier-Bresson’unImagesá la Sauvette(şipşak fotoğraflar)isimli yeni kitabının giriş metni olarak ortaya çıkmıştır.
“Karar Anı”, Cardinal de Retz adında 17.yüzyılda yaşamış bir Fransız’ın hatıralarından alınmıştır ve tam alıntı şöyleydi:
“Bu dünyada bir karar anı olmayan hiçbir şey yoktur.”
Fotoğrafın zamanı dondurma işi olduğunu tarihe not düşen insanın Muybridge adında bir fotoğrafçı olduğunu belirtmek istiyorum.
Ancak Atların dörtnala koşmasının fotoğraflanmasını sağlayan bu ünlü fotoğrafçı, hayatının kısa bir bölümünde tutuklu olarak yaşamıştır.
Aslında zamanı dondururken fotoğraf ona doğruları söylemiştir.
Bu detay için derinlemesine incelemeyi sizlere bırakıyorum.
Muybridge, pozlama süresini zamanı donmuş gibi görünecek şekilde hızlandırmanın yolunu bulmuştur.
Bir kadın kovadan su döker ve o, suyu yere çarpmadan önce katı bir şekilde fotoğrafa aktarırdı.
Zamanın Anlamı
Her şeyden önce saatler, dakikalar, saniyeler hayatımızın akışını sinsice etkiler.
Bulunduğumuz yerden bir dakika önce çıkmamız bir felaketten koruyacağı gibi bazı zamanda felakete sebep olabilir.
Uçuş zamanı kaçırılan bir uçak, atılan adımın bir saniye gecikmesi hayatın bize sunduğu bir nimet olarak düşünülebilmektedir.
Muybridge için ise bir nimet olarak adlandırılacak olay, yolculuk tercihlerini değiştirmesine tarihlenmektedir
Avrupa yönüne başlayan vapur yolculuğunda aktarmayı kaçırması ve posta arabası ile yolculuğa devam etmesi hayatını etkiliyor.
Posta arabası atları kaçması sonucunda bir kaza yapmaktadır.
Muybridge başından ağır bir biçimde yaralanmaktadır.
Kazadan önce başarılı bir kitapçı ve ciltçi olan kahramanımız kazadan sonra saplantıları olan algılama konusunda özgür davranan, huzursuz, tuhaf, risk alan biri olmuştur.
Bu kaza onun değişmesine sebep olmuştur.
Başarılı buluşlarını ve fotoğraf dünyasına armağanlarını bu kazaya bağlamak mümkün görünürken hayatında her şeyin onun için iyi gitmediğini belirtmeliyim.
Hayatın zamanı yolculuğumuz saatlerin eşleşmesi durumunda falın nasıl okunduğu üzerine yorumlamalar ile sözün sonuna taşıyor yazımızı.
01:01-Seni seviyor,
09:09-Seni üzecek,
11:11-Sana sürpriz yapacak,
13:13-Seni kıskanıyor,
14:14-Sana çıkma teklif edecek.
Ancak saatler, modern çağda zaman okunun izinin peşindedir.
Ama bu yolculuk teknolojinin gelişmesine paralel daha hızlı bir şekilde sürecektir.
Zamanda yolculuk kimilerimiz için başlarken kimilerimiz hayat sahnesinde ki rolümüzü belirlenen saatte bitireceğiz.
Zamana esir olmadan barış, sağlık ve mutluluk içerisinde yaşayarak yapacaklarımızı ertelemeden yolculuğumuza devam edelim.
Seneca’nın 2000 yıl önce kaleme aldığı “Yaşamın Kısalığı Üzerine” isimli eserinde söylediği gibi;
“Hayat kısa, zaman uzun”