Deprem bölgeleri ve emekliler hakkında farklı bir uygulama yapılarak onların bu bölgede
mağduriyetlerinin bir nebze de olsa azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik olarak özel bir çaba harcanmadığı görülmektedir.
Her şeyden önce de 6 Şubat 2023 de gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli deprem ve
bundan etkilenene 6 ilimizde yaşamlarını sürdüren ileri yaş düzeyindeki emeklilerimize b
ir pozitif ayrımcılık yapılarak onların en başta barınma, ısınma, yiyecek, giyecek gibi en temel
ihtiyaçlarının karşılanması konusunda bugün dahi bir gelişme olmadığı üzülerek görülmektedir.
Özellikle de konu ile ilgili olarak emeklilerimiz konusunda yazdığımız son yazılarımızda da
dikkat edilmesini istediğimiz en önemli konunun burada da önemle dikkate alınmasını hükümet yöneticileri ve yerel yöneticilerden rica ediyoruz.
Son dönemde emekli profilinde de bazı değişiklikler olmuştur.
Şöyle ki EYT’lilerin veya erken yaşta SGK şartlarını yerine getirerek emekli olanlar ile 60-65 yaş
ve üzeri emeklilerimizin ülkemizin her noktasında olduğu gibi deprem bölgeleri ve emeklilerin durumu farklı ele alınması gerekmektedir.
Konu hakkında ayrıca Emeklilikte Yaşa Takılanlar yazımızı da okumanızı öneririz.
Deprem bölgeleri ve orada alınan bazı önlemler konusunda da https://www.sgk.gov.tr web sayfasındaki ilgili yazıyı okumanızı öneririz.
Deprem Bölgeleri ve Yaşam Şartları
Takdir edersiniz ki 60-65 yaş her ne kadar artık yaşlılığın ilk evresi gibi görülmekle birlikte daha
genç olanlara göre oldukça mağdurdurlar.
Onların en temel ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda bir an önce dikkate alınarak
sivil toplum kuruluşlarınca ve yerel yönetimlerce tek elden organize edilerekten yaşam şartları iyileştirilmelidir.
Gerekirse bu konunun uzmanlarından da destek alaraktan onlara psikolojik destek de sağlanmalıdır.
Unutmayalım ki bu bölgelerde yaşam şartları zorlaşmıştır.
Çocuklar, yaşlıların temel ihtiyaçlarına öncelikle eğilmek gerekmektedir.
Her ne kadar yeni deprem konutları inşaatları sürmekte olmakla birlikte hala çadırlarda yaşayanlar
bulunduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.
Özellikle de bu çadırlar ve konteynır kentlerin kurulduğu alanlarda mevcut olumsuz
iklim şartları nedeni ile de olumsuzluklar yaşandığını göz ardı edemeyiz.
Bu bölgelerde yaşanan deprem sonrasında yeraltı kanalizasyon ve su şebeke borularının hasar gördüğü de gözlemlenmektedir.
Özellikle de sahil şeridi kentlerde deniz taşması sorunu da yaşanmaktadır.
Ancak kendi imkanları ile de yaşam şartlarını iyileştirmeye çalışan deprem bölgesindeki emekliler her ne kadar ek iş yaparak gelirlerini arttırmak isteseler de iş bulamamaktadırlar.
Ayrıca işyerleri olanlar şayet mevcut işyerleri yıkılmışsa da gelir kaybına uğramışlardır ve çalışmak
için yeni çalışma alanları yaratılmalıdır.
Sonuçta tüm bu işlerin organize edilerek yaşam şartlarının iyileştirilmesi için hem maddi
kaynağa hem de tüm işlerin tek elden organize edilmesine ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Sonuçta burada yaşayan insanlar hala 1 yıldır devam etmekte olan artçı depremlerle de
psikolojileri olumsuz etkilenmeye devam etmektedir.