Atatürk’ün Öğretmene Verdiği Değer

284

Atatürk’ün öğretmene verdiği değeri hepimiz bilmekteyiz.

Atatürk’ün Öğretmene Duyduğu Saygı

Ancak bununla ilgili olaraktan anlatılan olayları duymamış olabileceğinizi düşünerekten onlardan bir ikisini sizlerle bu sayfamızda paylaşmayı arzu ettik.

Ama Atatürk’ün öğretmeni Fatma Refet Angın’ın Atatürk ile ilgili bir anısını sizlerle paylaşarak başlayalım.

Atatürk’ün eğitime ne kadar önem verdiğini, Türk gençliğine neler anlatmak istediğini hepimiz bilsek de <strong>Atatürk ve Gelecekle İlgili Görüşleri</strong> yazımızı da okumanızı öneririz.

Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kurulduğunu, nasıl mücadele edildiğini, iyi yetişmiş bir tarih öğretmeni tarafından daha iyi anlatılacağını ve anlatılması gerektiğini düşünen büyük bir liderdir.

Atatürk’ün yurtiçi gezilerinde her gittiği il ve ilçelerde muhakkak okulları ziyaret eder, öğretmen

ve öğrencilerle ilgilenir, sınıflara girdiğinde ise, öğretmenin yerine asla oturmazdı.

Ama öğrencilerle birlikte aynı sırayı paylaşan bir liderdir.

Bir okul öğretmeni, Atatürk’e oturması için yerini gösterdiğinde; “Ben Cumhurbaşkanı dahi olsam, sınıfta öğretmenden sonra gelirim” diyerek öğretmene saygı gösterirdi.

Atatürk küçük öğrenci Fatma Refet Angın’ı ilk defa Gelibolu Cumhuriyet İlkokulu’nda tanımıştır. https://www.vda.org.tr

Sonraki yıllarda hem talebe, hem de öğretmen olarak tekrar karşılaşmışlardır.

Ancak öğretmen olarak Atatürk ile karşılaştığında aralarında geçen konuşmayı Fatma Refet Angın’ın, “Atatürk’ün Bir Tarih Öğretmenine Öğüdü” adlı yazısında anlatmıştır.

Atatürk’ün Bir Tarih Öğretmenine Öğüdü

Atatürk'ün Öğretmene Verdiği Değer
Atatürk’ün Öğretmene Verdiği Değer

Atatürk’ün, 2 Eylül 1928 de Gelibolu ve daha sonra 24 Aralık 1930 yılında Edirne Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaretlerinde o’na çiçek sunduğunda, okuyunca ne olacaksın diye kendisine sorduğunda Tarih Öğretmeni olacağını söyleyen ve bunu başarıp II. Türk Tarih Kongresi’ne Gelibolu Orta Okulu Tarih Öğretmeni olarak katılan Refet Angın hatıralarında

20-25 Eylül 1937 tarihleri arasında yapılan II. Türk Tarih Kongresi’ne Gelibolu Orta Okulu Tarih Öğretmeni olarak katılmış bulunuyordum.

Dolmabahçe Sarayı’nda Kongre çalışmaları devam ederken Afet İnan Hanım, beni bir gün Atatürk’e şöyle tanıttı:

–          “Size, çiçeği burnunda bir Tarih Öğretmeni tanıtmak istiyorum.”

 Atatürk, bu söz üzerine dedi ki:

–          “Çocuk, sen geç kalmışsın, ben, onu tanıyorum.”

Ben de:

–          “Paşam, ben emrinizi yerine getirdim ve Tarih Öğretmeni olarak hizmetinizdeyim.” dedim.

Atatürk'ün Örnek Davranışı
Atatürk’ün Örnek Davranışı

 Atatürk:

–          “Bak, öğretmen okulu eğitim için yeterli değil, görev şimdi başlıyor.

Şunu iyi bil ki, çok iyi bir öğretmen olacaksın.

Çok okuyacaksın.

Sen, zaten okuyorsun; Ama, daha çok okuyacaksın.

Öğrencilerini yarınlarımıza çok daha iyi yetiştireceksin.

Onlara, Kurtuluş Savaşı’nı çok iyi öğreteceksin.

Ve bu arada Çanakkale Savaşları’nı da öğretmeyi sakın unutma !” dedi.

 Ben:

–          “Efendim, biliyorsunuz, ben Geliboluluyum.” dedim.

 Atatürk:

–          “Evet, biliyorum. Bak, çocuk; bunu neden söylüyorum?

Bizi, bu günlere getiren Çanakkale Savaşları’dır.

Eğer biz o savaşları kaybetmiş olsaydık, bugünkü bağımsız dünya toplulukları şimdiki gibi olmayacaktı.” diye konuşmasına devam etti.

 Ben ise:

–          “Tamam, Paşam! Emredersiniz!” şeklinde karşılık veriyordum.

 Atatürk, sözlerine şunları da ekledi:

–          “Bak, çocuk; sana bir şey daha söyleyeceğim:

Hep birlikte başardığımız inkılâpları ve onun temeli olan ilkeleri sen yaşatacaksın. Gerektiğinde de bunlar için mücadele edeceksin. Bunları sakın ha, unutma!”

 Ben:

–          “Paşam, nasıl unuturum? Cumhuriyeti nasıl kazandık?

Siz, Yüce Kahraman Atatürk’sünüz.” diye cevap verdim.

 Atatürk, sözlerini şöyle bitirdi:

–          “Biliyorum, ama yine de unutma diyorum!”

 25 Eylül 1937, Cumartesi

 Kaynak: Dr. Tülay Duran,  Türk Tarihi Araştırmalar Vakfı

Öğretmene Hayranlık Duyduğu An

Atatürk ve Öğretmen
Atatürk ve Öğretmen

Atatürk Kayseri’de Fizik Öğretmeni Abdullah Efendi’nin dersine girmiştir.

Öğretmen sanki sınıfında Atatürk yokmuş gibi, son derece doğal bir şekilde dersine devam eder.

Ama bir ara Atatürk kara tahtanın önünde durunca,

Öğretmen;

Paşam biraz çekilir misiniz çocuklar tahtayı göremiyor der.

Atatürk ile birlikte sınıfa girmiş olan yanındakiler bu söz üzerine heyecanlanırlar.

Şaşkınlık içerisinde ne olacağını izlemeye başlarlar.

Fakat Abdullah Efendi ders zili çalıncaya kadar dersine devam eder.

Sonunda ders bitip de zil çaldığında Atatürk’ün sinirleneceğini düşünürler.

Ancak Atatürk hayranlık içerisinde Abdullah Efendi’ye bakarak ,

Şöyle der;

İşte dershaneyi bir mabet, dersi ibadet gibi gören gerçek öğretmenimiz der.

Ama bugün vatanımızda bir milli kudret varsa o cereyan, felaketlerden ders alan ulusun kalp ve dimağından doğmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !