Yeşil bina (sürdürülebilir bina olarak da bilinmektedir) bir binanın yaşam döngüsü boyunca (planlama, tasarım, inşaat, işletim, bakım, yenileme, ve yıkım) çevreyle uyumlu olması ve doğal kaynakları verimli kullanmasını ifade etmektedir.

Yeşil bina inşa etmek
Yeşil bina inşa etmek

Her şeyden önce tüm proje aşamalarında yüklenici, mimar, mühendis ve müşterinin yakın işbirliğini gerektirmektedir.

Yeşil Bina uygulaması, ekonomi, fayda, dayanıklılık ve konfor gibi klasik bina tasarımı hakkındaki endişeleri genişletir. 

Bunu yaparken, sürdürülebilirliğin üç boyutu;

Yani gezegen, insanlar ve tüm tedarik zincirindeki etkileri dikkate alınmalıdır.

Yeşil Bina Nasıl Olmalı ?

Ancak bir binanın yeşil bina olabilmesi için;    

Araziyi en uygun şekilde değerlendiren,

Dönüşebilen ve geri kazanılabilen malzemeleri kullanan,

Yeşil bina ve kentleşme
Yeşil bina ve kentleşme

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen,

Fosil yakıtları olabildiğince az tüketen,

Gün ışığından maksimum şekilde yararlanan,

İç hava kalitesini denetleyen,

Isıtma, soğutma ve aydınlatma giderlerinde tasarruf sağlayan,

Gri su kullanan, yağmur suyu toplama ve arıtımına önem veren,

Katı atık yönetimini teşvik eden,

Çatı, duvar, pencere yalıtımını en üst düzeye çıkarması gerekmektedir.

Şayet bu konuda danışmanlık almak isterseniz de konunun uzmanı olan Duygu Erten ile görüşmenizi öneririm.

Çevre Dostu Yeşil Binalar derneği https://cedbik.org/tr  ile de irtibata geçebilirsiniz

Duygu Erten Kimdir?

Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden İnşaat Mühendisi olarak mezundur.

ABD’de İnşaat ve Çevre Mühendisliğinden master ve doktora almıştır. 

İnşaat Yüksek Mühendisi ve ABD’de Yetkin Mühendis (PE) olarak çalışarak Türkiye’ye dönmüştür.

2000 yılından bu yana sürdürülebilir yeşil binalar alanında çalışmaktadır.

2006 yılında Clinton Vakfının İstanbul Direktörü olarak Türkiye’de göv yapmıştır.

C-40’ın İstanbul için iklim değişikliği ile ilgili çalışmalar yapmasını sağlamıştır.

C-40 Nedir derseniz de;

C40 Kentleri (C40 Cities) iklim değişikliği konusunu ele almak üzere metropol kentlerin bir araya gelerek oluşturdukları bir ağdır.

TURKECO firmasında, şehirler, mahalleler ve binalar konusunda stratejik ortaklıklar kuran ve sürdürülebilirlik stratejileri kurgulayıp yöneten çalışmalar yapmıştır.

2016’dan itibaren de akademisyen olarak yeşil tasarım ve inşaat, sertifika sistemleri, yeşil mühendislik, inşaat ve yıkım atıkları, döngüsel ekonomi alanlarında İTÜ, Boğaziçi ve Medipol Üniversitesi’nde dersler vermiştir.

Aynı zamanda Medipol İklim Değişikliği Araştırmaları Merkezinin Direktör Yardımcılığını yapmıştır.

Ayrıca, 2018’de, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ile Sera Gazı Ulusal Katkı Hedefinin Gerçekleştirilmesi İçin Kapasite Geliştirme ve İzleme Projesinin içinde uzaman olarak çalışarak “Bina ve Atık” kısımlarının yürütücülüğünü yapmaktadır.

Yeşil binaya örnek teşkil eden yerlerden;

Sarıyer ve Küçükçekmece Belediyeleri yeni binalarını yeşil bina yapmışlardır.

Gaziantep ve Afyonkarahisar Ticaret Odası kamuda yeşil bina yapan ve uluslararası standartlara uygun iyileştirme yapan belediyelerdir.

Döngüsel Kentleşme Nedir?

Her şeyden önce Ddöngüsel kent, doğal kaynaklardan faydalanan kent demektir.

Ancak döngüsel ekonomi yaklaşımı ile yönetimi benimseyen kentlerde daha fazla otomobil tercih edilmemektedir.

Yeşil Bina ve Şehirlerde bisiklet kullanmak
Yeşil Bina ve Şehirlerde bisiklet kullanmak

Özellikle insanların bisikletli veya yaya ulaşımı teşvik edilmektedir.

Ayrıca, Toplumsal olarak paylaşım kültürü üzerine bilinç yaratılmaya çalışılmaktadır.

Mesela komşular birbirleri ile ulaşımı paylaşıyorlar.

Ama bu konudaki Paylaşım Ekonomisi yazımızı da okumanızı öneririm.

Ancak döngüsel kent kültüründe, atıklarını ayrıştırıyorlar, mümkün olduğunca daha az çöp üreten ürünleri tercih ediyorlar;

Binasını daha uzun ömürlü ve dayanıklı malzemelerle inşa edilmesini tercih ediyorlar; mahallelerindeki esnafa sahip çıkıyorlar.

Her ne kadar Dünya Sağlık Örgütünün (WHO)nun verilerine göre kentleşme oranları 2050 yılına kadar düşüş göstereceği belirtse de;

Her ne olursa olsun yine de dünya nüfusunun üçte ikisinin kentte yaşayacağı düşünülmektedir.

Ancak Pandemi döneminde büyük şehirlerden yazlık yerlere akın edilmesi de bu kentleri zor duruma sokmuştur.

Bunu unutmadan yeni şehirlerimizi planlamak yerinde olacaktır.

Fakat zeytinlik alanlarımızı keserekten değil tabii ki….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !