Utanç duygusu yaşamımızı etkileyen bir duygudur.

Her şeyden önce yaşantımızı fazlasıyla etkileyen üç önemli duygumuz vardır.https://tr.wikipedia.org/

Bunlar “Yetersizlik duygusu”, “Utanç duygusu” ve “İncinebilirlik duygusu” dur.

Utanç ve kaybetme korkusu
Utanç ve kaybetme korkusu

Bir önceki yazımda, yetersizlik hakkında uzunca bir sohbet yapmıştık.

Bu yazımızı okumadıysanız veya tekrar hatırlamak isterseniz Yetersizlik Duygusu.

Ancak o sohbette yetersizlik duygusunun özellikle utanç kültürü olan toplumlarda körüklendiğini belirtmiştim.

Bugün de dilerseniz bu duygu konusunda sohbet edelim biraz.

Utanç kimi zaman mahcubiyet, suçluluk veya aşağılanma gibi duygularla karıştırılmaktadır.

Oysa mahcubiyet bir işi yeterince iyi yapamadığımız duygusudur.

Yani bir anlamda iyi yapabilmiş ama yeterince iyi yapamamış olma duygusudur.

Suçluluk duygusu kötü bir şey yaptım duygusudur.

Ancak bu duygu aynı zamanda, “Ben kötü, beceriksiz biriyim” duygusudur.

Aşağılanma duygusu da bir anlamda bu duyguların sonucunda “beklenen son” duygusudur.

Kişi yaptığından dolayı mahcubiyet, suçluluk veya utanç duyarken “aşağılanmanın” geleceğini varsayar veya öyle hissetmektedir.

Bu duyguların veya kavramların zaman zaman birbirine karışma nedenlerinden birisi, kullanılmalarında yaşanan anlam kaymaları olduğu gibi,

bir diğeri de bu duyguların birbirini takip edebilen hatta tetikleyebilen duygular olmasındandır.

Çoğu zaman kişi utanç duyduğu bir olay sonucunda kendini ya da karşısındakini suçlama eğilimine girmektedir.

Her şeyden önce suçluluk yapıcı bir duygudur.

Kişi duyduğu suçluluğu takiben, gururundan dolayı çevresine belli etmemeye çalışmaktadır.

Ayrıca bu duyguya sebep olan hatasını düzeltme ihtiyacı duymaktadır.

Oysa utanç yıkıcı bir duygudur.

Utanç anında tıpkı şiddetli korku veya şiddetli öfke anlarında olduğu gibi, beynimizin düşünme, çözümleme ve

stratejik planlama sisteminin gerçekleştiği “Prefrontal korteks” devre dışı kalmaktadır.

Bu durumda kişi beynin en ilkel güdüsünü sürdüren “savaş ya da kaç” bölümünün etkisi altında kalır.

Ayrıca beynimizin farklı grupları arasında sürekli bir konuşma, haberleşme sistemi vardır.

Mantık sistemimiz dış dünyada olup bitenin analizini yaparken, duygusal sistemimiz içsel durumumuzu gözlemlemektedir.

Bu konuyu daha iyi anlamak için de Mantık Nedir yazımızı da okumanızı öneririz.

Utanç Duygusunu Neden Duyarız?

Utanç duygusu içsel sistemimizi devreye sokarak beynimizin koşan, saklanan, savunan, hayatta kalma kısmını tetiklemektedir.

Saklanma ve kaçma duygusu
Saklanma ve kaçma duygusu

Bu mekanizmaların nasıl çalıştığını farkına bile varmadan yaşarız çoğu zaman utançlarımızı

Mesela önemli bir davette merdivenden düştüğümüzde veya en kıymetli davetlinin üzerine yemeğin salçasını döktüğümüzde, çalışan bu mekanizmanın sonuçlarını gayet net yaşamış olmaktayız.

Ayrıca utanç duygusu sır tutmayı geliştirir.

Kimse kolay kolay utanmasına sebep olan olayı uzun bir süre paylaşmak istemez.

Oysa başımızdan geçen ve utanca sebep olan olay dahil herhangi bir travmaya sebep olan olayı anlatmazsak,

sır haline getirirsek bize asıl olaydan daha fazla zarar verecektir.

Bunu önlemek için utancı tetikleyen iç mesajlarımızın ve beklentilerimizin neler olduğunu tanımamız,

hikayemizi kabullenmemiz ve paylaşmamız gerekmektedir.

Aynı zamanda kendi içimizde bu hikayeye bir son yazmamız gerekir, aksi takdirde bu hikayenin konusu olarak sonsuza kadar kalırız.

Utanç duygusu sadece kendi başına bir sürü mekanizmayı harekete geçirerek bize zarar vermenin dışında,

daha önce konuştuğumuz “Yetersizlik” duygusunu ve ileride bahsedeceğim incine bilirlik duygusunu da,

olumsuz etkileyerek koyulaştırmakta ve böylece etki alanını da büyütmektedir.

Çocuklarımızı Nasıl Etkiler?

Utanç duygusu bazı toplumlarda diğerlerinden daha fazla gelişme ortamı bulabilmektedir.

Ne yazık ki toplumumuz da bunlardan biridir.

Sebeplerine gelince, utanç duygusu genel olarak 1-3 yaşlarında başlayan bir duygudur.

Her şeyden önce bu yaştan itibaren 16 yaşına kadar geçen sürede tamamlanarak yerleşik hale gelmektedir.

Ama öğrendiklerini ortaya koyan çocuk yeterli ilgi ve takdir görmezse hatta tam tersine eleştiri alırsa,

utanç duygusu gelişmektedir.

Utanç duygusu ve çocuklarımız
Utanç duygusu ve çocuklarımız

Bizde olduğu gibi pedagojik eğitimden tamamen habersiz ebeveynlerin yemek yeme veya tuvalet yapma sırasında eleştirel,

alaycı tavırlarıyla keskinleşen duygu, özellikle ilkokul çağlarında çocuğun bir anlamda intikam duygusuyla kendisinden daha farklı diğer çocuklarla alay etmesine sebep olmaktadır.

Bu davranış bir tarafı biraz rahatlatırken, aynı eğitim sisteminden gelmiş diğer tarafı daha da dibe itecektir.

Bir diğer sebep de ülkemizde son kırk yıldır giderek koyulaşan sınav sistemleridir.

Çocuklar oyun sırasında çatışmayı yönetebilme, saldırganlığı kontrol edebilme, farklılıkları kabul edebilme, diğerlerinin duygularına hassasiyet gösterebilme, yaratıcılık, sorun çözme gibi yeteneklerini geliştirmektedirler.

Ayrıca arkadaşlık, saygı gibi kavramlar edinmektedirler.

Sonuçta aşırı sınav yapılan bir sistemde çocuklara maalesef oyun vakti kalmamaktadır.

Üstüne üstlük bütün bu yeteneklerden mahrum kalmış çocuğa bir de sınavda başarılı olamadığı takdirde

“Arkadaşlarının başarılarına bir bak da utan” denilmektedir.

Tüm bunlara baktığımızda ülkemizde “utanç” ve “yetersizlik” duygularının neden bu kadar gelişmiş olduğu gayet net anlaşılabilmektedir.

Hepinize hiçbir utanç duygusunun etkisinde kalmayacağınız, gücünüzün ve yeterliliğinizin farkında olacağınız güzel günler diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !