Tahliye taahhüdü geçerli olması için yazılı ve imzalı olması gerekmektedir
20 tane şahit olsa sözlü taahhüt geçersizdir. Yazılı taahhüt için noter tasdiki gerekmez.
Tahliye taahhüdünün bizzat kiracı tarafından ya da temsilcisi tarafından verilmesi gerekir. Örneğin emlakçının kiracı adına vereceği taahhüt geçersizdir.
Her şeyden önce Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 28’i kiracıdır.
Fakat işyerlerindeki kiracı sayısı bu oranın çok daha üstündedir.
Her yıl milyonlarca kira sözleşmesi yenilenmektedir.
Kiracı ile kiralayan arasındaki en büyük sorunlardan birisi, kiralananın tahliyesidir.
Kiralayan, kiracısından bir tahliye taahhüdü alarak, kiracısını çıkarmayı garanti altına almak istemektedir.
Mesela; Yıllardır kirada olan bir eviniz var.
Geçen ay kiracınız çıkmıştır.
Şimdi yeni kiracısıyla sözleşme yapacaksınız.
Aklına gelmiş, kiracınızdan tahliye taahhüdü almak istemişsiniz.
Her şeyden önce kiracının vereceği tahliye taahhüdünün geçerli olması için bazı şartlar vardır.
Bu konuya benzeyen Emlak Alım Satım Hizmeti yazımızı da okumanız faydalı olacaktır.
Öğrenci Evlerinde
Birincisi, tahliye taahhüdünün yazılı ve imzalı olması gerekmektedir.
Her ne kadar toplumumuzda güvenilirliği vurgulamak için “sözüm senettir” gibi bir terim olsa da, sözlü verilen tahliye taahhütleri geçerli değildir.
Ama isterse 20 tane tanık önünde olsun fark etmemektedir.
Ancak, yazılı olması da yeterlidir, ille de notere gitmek, noter tasdikli yapmak gerekmemektedir.
İkincisi, tahliye taahhüdünün bizzat kiracı tarafından ya da yetkilendirdiği temsilcisi tarafından verilmelidir.
Başkasının vereceği, örneğin aracılık eden emlakçının kiracı adına vereceği tahliye taahhüdü geçersizdir, kiracıyı bağlamayacaktır.
Ayrıca üniversitelere kayıt zamanı, binlerce öğrenci yaşadığı şehirden başka yerlerde üniversiteye gitmektedir.
Sonuçta çoğu üniversite öğrencisinin yerine anne ve babası ev kiralamaktadır.
Fakat kiralık evde fiilen öğrenci kalacaktır, ama kira sözleşmesi anne ve babası tarafından yapılacaktır.
Böyle bir durumda dahi tahliye taahhüdünün evde fiilen oturan kiracı değil, kira sözleşmesini yapıp, kiraları ödeyen kişinin vermesi gerekmektedir..
Unutulmaması gereken bir de aile konutu meselesi vardır.
Bu konudaki Aile konutu ve Hakkında Bilinmesi Gerekenler yazımı da okumanızı öneririm.
Farklı bir kaynaktan da okumak isterseniz de http://www.erdem-erdem.av.tr web adresini önerebilirim.
Kiracılarınız karı-kocadırlar ve başkaca bir evleri olmadığını biliyorsunuz.
Sizin evi aile konutu olarak kullanacaklarmış.
Bu durumda, yani kiralık evinizin aile konutu olarak kullanılacak olması durumunda, sadece evi kiralayan kişinin tahliye taahhüdünde bulunması yeterli değildir.
Ayrıca, diğer eşin de imzalaması gerekmektedir.
Çünkü, Türk Medeni Kanunu’nun 194’üncü maddesi, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, eşlerden birisine aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshetme, devretme veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayıcı işlemleri yapma yetkisi vermemektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu dahi 2005/583 sayılı kararı ile tek bir eşin verdiği tahliye taahhüdüne dayanarak açılan tahliye davasında diğer eşin kiralık oturulan evin aile konutu olduğunun ispatına yönelik aile mahkemesinde dava açabileceğini söylemektedir.
Tahliye Taahhüdünü Eşlerin ikisi de imzalamalı
O halde, evinizi bir aileye kiraya verecekseniz, her iki eşten de tahliye taahhüdü almakta fayda vardır.
Ya da tersinden ifade etmek gerekirse, aile konutu olarak oturmak üzere ev kiralayan kişilerden sadece kira sözleşmesini imzalayan kişi yazılı tahliye taahhüdü vermişse, endişelenmeye gerek yoktur.
Eşlerinin de imzası olmadan bu taahhütname geçerli olmayacaktır ve bu sebeple de tahliye edilemezler.
Bu taahhüdün geçerli olmasının bir başka koşulu da, tahliye tarihinin belirli olmasıdır.
Tahliye tarihi belirli değilse bu durumda da geçerli değildir.
Tarih açıkça yazılmalıdır. “Kira sözleşmesinin sonu” gibi bir ibareyi Yargıtay, “belirli tarih” olarak kabul etmemektedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2020/2309 sayılı kararında da, kira sözleşmesinin sonunda tahliye edilecektir ifadesinin belirli tarihi içermediği, tahliye tarihinin belli (açık) bir şekilde yer almadığı, bu sebeple geçerli bir tahliye taahhüdünün bulunmadığına hükmedilmiştir.
Önce ev teslimi, Sonra Tahliye Taahhüdü
Ayrıca, Tahliye taahhüdünün diğer bir geçerlik koşulu da, kiralan yerin tesliminden sonra verilmesidir.
Kira sözleşmesi yapılmış ama kiralanan ev henüz teslim edilmemişse, tahliye taahhüdü baştan geçersiz olacaktır.
Önemli olan kiralanan yerin kiracıya teslim edilip edilmediğidir, kiracının oturmaya başlayıp başlamaması değildir.
Bu hususla ilgili çıkan en fazla uyuşmazlık davası türü, kira sözleşmesine yazılan tahliye taahhüdü maddeleridir.
Böyle bir durumda kira sözleşmesi ile birlikte imzalanmış olduğundan, yani kira sözleşmesi ile taahhütname tarihi aynı olduğundan, geçersiz olmaktadır.
Sin böyle bir tahliye taahhüdüne güvenmeyin geçersizdir.
Bu Konuda Yargıtay’ın Verdiği Kararlar
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’ne kadar giden bir olayda, kiracı imzası bulunan ve “halen kiracısı bulunduğum..” ibaresi olan tahliye taahhüdünü kira sözleşmesi ile aynı anda verdiğini, tahliye taahhüdü imza tarihini boş bıraktığını, ev sahibinin bu tarihi, tahliye taahhüdü sonradan alınmış gibi doldurduğunu iddia etmiştir.
6. Hukuk Dairesi, taahhütnamenin içeriğinden, kira ilişkisi devam edilirken verildiğine, kiracının tarihi boş bırakarak, boş bırakılan tarih kısmını doldurma yetkisini ev sahibine bıraktığına karar vermiştir.
Ona göre, taahhüdün, sözleşme ile aynı tarihte alındığına, tarih kısımlarının sonradan doldurulduğuna ilişkin kiracı savunmasının aynı güce sahip yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
Demek ki kiracı olarak ne yapmalıymışız, tahliye taahhüdünü kira sözleşmesi ile aynı anda veriyorsa, kiralananı teslim almadan veriyorsanız, imza tarihini boş bırakmayıp, doldurmamız gerekir.