Umut et, hayal et… Ümitli düşünceler hayal et, yoksa olursun ‘hayalet’!

Umut et ki gerçekleşsin
Umut et ki gerçekleşsin

Merhabalar güzel gönüldaş… Kırkından Sonra‘ya hoş geldin.

Biraz sohbet edelim mi?

Gerçi sadece ben anlatacağım, sen okuyacaksın ama olsun.

Sen de bir şey demek istersen çekinme, yaz yorumunu.

Ben de seni dinlerim.

Burada birlikte harika vakit geçireceğiz.

Kâh gülümseyeceğiz, kâh dertleneceğiz ama illâki kendimizden bir parça bulup, yalnız olmadığımızı göreceğiz.

Haydi başlayalım…

Daha önceki yazılarımı da okuyabildiysen görmüşsündür ki cancağızım; hep umutlu, kalpli, minnoşlu, cincoşlu, keyifli şeyler anlatmaya ve senin de öyle olmanı sağlamaya çalışıyorum.

Önceki yazılarımızdan Mutlu Çift Olmak İçin ve Koşulsuz Sevgi Nedir? yazılarımızı da okumanızı öneririz.

O kadar yazıyorum bak üşenmiyorum, lütfen sen de hayata gülümse!

Hem de her şeye ve herkese rağmen!

Bazı şeyleri değiştiremezsin…
‘Böyle gelmiş, böyle gider’ dersin.
Bazı insanları değiştiremesin…

Öylece kabul etmelisin!
Her şeyi ve herkesi ‘olduğu gibi‘ kabul ettiğinde rahat edersin. https://dusunbil.com

Adım Hıdır Elimden Gelen Budur

Bazı insanlar çok; ‘AdımHıdırElimdenGelenBudur’ olur.
Onları ellemeyeceksin.
Bazı şeyler ‘aynı’dır, ondan farklı bir şey bekleyemezsin.
Ha, illaki değişmesi gereken şeyler ve insanlar hariç tabii.

‘Olması gereken’ ne ise öyle olmalı.

Bu yüzden bazı şeyler olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi olmalı.

Ve bunun için de mücadele edilmeli.

İnsanlar için de geçerli bu.

Bir birlikteliği yürütmek, bir işi devam ettirmek, bir aileyi geçindirmek, vs. gibi önemli konularda yerinde yapılan değişimler çok faydalı olacaktır.


Konuşabilmek Önemli

Tüm bunları halledebilmek içinse konuşmak lazım.

Ki sen Kırkındansonra’lı, bunu iyi bilirsin zaten ama ben yine de hatırlatayım dedim.

Sohbet etmek, istişare etmek, bilgi alışverişi yapmak, araştırıp paylaşmak, hal hatır sormak lazım.

İnsanlar konuşmaktan aciz. Gerçekten.

Birbirine iki güzel söz sarf etmekte zorlanan, derdinin karşı tarafa vahiy gelmesi suretiyle anlaşılmasını bekleyen, empati kuramayıp bir de işine geldiğince sevimsiz cümleler kuran, dinlemeyi de bilmeyen, ruh halinden anlamayan insanlar topluluğunu oluşturuyoruz.
Hele ki çift iseniz bu daha da zor bir hal alıyor.

Örneğin eşinin bazı davranış ve tavırlarını beğenmeyen biri, bunu ona söylemekten imtina ediyor.

Halbuki ‘sevgi dili‘ eşliğinde anlatsa, belki karşı taraf da olayın ciddiyetinin farkına varacak ve kendine çeki düzen verecek?!

Ha, diyelim ki derdini anlattı ve eşinin bazı şeylerini değiştirmesini istedi makul çerçevede.

Eş, buna rağmen birlikteliğin daha sağlıklı yürümesi adına değişmemekte ısrarcı ise, işte onu artık ellemeyeceksin.

Hani şu; ‘adımhıdırelimdengelenbudur’cu bir tip demek ki?!

Sen bunu da güzelce halledersin canım gönüldaşım, biliyorum.

Nereden mi biliyorum? E, şekerim kırkından sonra artık bir şeyler güzelce oturmuş oluyor bünyedeki yerlerine.

İnsanlara ya da olaylara bakışın daha oturaklı ve sakin hale geliyor, istisnalar hariç.

O yüzden sen daha iyi anlarsın diye düşünüyorum.

Ya Bu Deveyi Güdeceksin, Ya Bu Diyardan Gideceksin!

Yani, insanları ve olayları ya olduğunca kabullenecek oturacaksın oturduğun yerde ya da vurup kapıyı çıkacaksın arkana bakmadan.

Ve lakin ikisi de yapması zor şeyler!

Kalmayı seçiyorsan, o insanı veya olayı, var ile yok arası bir konuma koyacak, kendi dünyanı yaratacaksın belki de.

Böylelikle kafana takmamış ve ruhen yorulmamış, yıpranmamış olacaksın kim bilir?!

İnsan ilişkileri anlamında diyorsak, sadece eş meselesi de değil.

Ailenden biri olabilir bu kişi; dostun, arkadaşın, meslektaşın, patronun, vs…

Kim olursa olsun değiştiremeyeceğin tipler, değiştiremeyeceğin işler illaki olacaktır.

O durumda sen değişeceksin.

Umut Et

Yani sabır ve sinir sınırlarını zorlarken ruhunu teslim etmemek için, kendini hayatın akışına teslim edeceksin.

Lakin sabretmek ile katlanmak çok farklı, onu bileceksin. 

Seni sıkan, üzen, dertlendiren, sinir eden, gıcık eden ne ve kim varsa tavır alacaksın veya uzaklaşacaksın.

Sen üzülürken onlar dert etmiyorsa, sen de onların üzülmesini dert etmeyeceksin.
Onlarınki can da, seninki bonus mu?
(Hoca da durur mu, yapıştırmış cevabı… )
Bazı şeyleri değiştiremezsin. ‘Böyle gelmiş, böyle gider‘ demelisin.
Bazı insanları da değiştiremesin.

Öyle kabul etmelisin.
Her şeyi ve herkesi ‘olduğu gibi‘ kabul ettiğinde rahat edersin.

Bu yüzden herkes de seni olduğun gibi kabul etmek zorunda, bunu da böylece bilmelisin.
Sen de hiç kimse için özünü, kişiliğini, karakterini, hayallerini, yaşam tarzını değiştirmemelisin.

Ha, hak edecek insanlar için bazı davranışsal değişiklikler yapabilirsin gerekiyorsa kendinden fazla ödün vermeden.

Bu da pek keyifli bile olabilir, sevdiceklerinle birlikte olmak adına.

Birilerine Ya Da Bir Şeylere Katlanmak Zorunda Değilsin


Yaşamak; her şeye sahip olduğun, dert ve kederden uzak durduğun, güllük gülistanlık bir bahçede dolaştığın, sorunsuz bir hayat demek değildir.

Yaşamak; nefes almaktır.

Her şeye rağmen gülümsemektir.
Olanı, olduğu gibi kabul etmektir.

Ve fakat
Kabul et ama razı olma!

Şükret elinde olana.

Lakin hak ettiğinden azına da razı olma!

Birinin ya da bir şeyin senin hayatına renk yerine zehir kattığını keşfettiğinde, hemen ondan uzaklaş.
Böylece ruh ve beden sağlığını koruyabilir, kendini hafiflemiş ve huzurlu hissedebilirsin.
Evet… Yapabilirsin!

Çünkü bazı insanlar ulaşılmaz değil, ‘uğraşılmaz’dır.

Yani olması gerekeni olduracak, olamayanı zorlamayacaksın şekerim. Ömründen ömür gitmesini istemiyorsan dene.
Biliyoruz da söylüyoruz anacım.
O kadar dil döktüm, bir bergamotluyu hak ettim.
Kalk da hayrına ince belliye dolduruver demli ve şekersiz…

(Dur kıyamam, ben alırım kendi çayımı. Sen otur, okumaya devam et canım gönüldaşım. )

Seviyorsan senin de keyfiyle çay verenlerin olsun…

Sular gibi aziz ol…

Tuttuğun altın sözler olsun…

Attığın kem gözler olsun…

Var ol, nur ol, berhudar ol canım okur…

İmza: İklim Nine

Nine moduna bağlamışken, tecrübeyle sabit tavsiye moduna da geçeyim bari…

Yap!

✔  Kendini Sev ve Koru!

Kendini sev
Kendini sev

✔  Kendini tanı.

İtiraf et
İtiraf et


✔  Kendine itiraf et.

Çünkü kendini sevmek ve korumak zorundasın!
✔  Kendini sev ve say.

Sen kendini sevmezsen, sevilmeyi bekleme.
Sen kendine saygı duymazsan, sayılmayı bekleme.
Şimdi söyle;

“Beni üzen herkese, ben izin verdim.
Benliğime, bedenime, insanlığıma saygı duymayıp beni kıranlara,

Buna ben izin verdim.

Ben izin verdim
Ben izin verdim


Ben, öz saygımı yitirme pahasına ve hiç uğruna ödünler verdim.

Öz saygı
Öz saygı


Ancak ben, kendimi buna değmeyecek insanlar uğruna üzdüğüm için;

Kendimden özür diliyorum…
Ve

Kendimi Affediyorum.”

Yapma!


✔  Tamamlanmamış işlerini daha da erteleme.

Zamanında yap
Zamanında yap


✔  ‘Kilo vereceğim’ diyerek, kıvamında tatlardan uzaklaşma.

Zayıflamak için tatlardan vaz geçme
Zayıflamak için tatlardan vaz geçme


✔  Sağlığını önemsemeyerek, bedenine ve ruhuna eziyet etme.

Bedenine eziyet etme
Bedenine eziyet etme


✔  ‘Neyse ki’ de, ‘Keşke’ deme.

Keşke deme
Keşke deme


✔  Tutamayacağın sözler verme.

Tutamayacağın söz verme
Tutamayacağın söz verme


✔  Her şeye, herkese ‘Evet’ deme.

Her şeye evet deme
Her şeye evet deme


✔  Hiçbir şey yapamadığını, başaramadığını düşünme.

Umut et ama Başaramadığını düşünme
Umut et ama Başaramadığını düşünme


✔  Sevmediğin, haz etmediğin insanlarla ayıp olmasın diye görüşme.

Sevmediğin kişilerle görüşme
Sevmediğin kişilerle görüşme


✔  Affetmeyi öğren, içine hapsetme.

Umut Et Ama İçine Kapanma
Umut Et Ama İçine Kapanma


✔  Ne yaparsan yap, kendin olmaktan vazgeçme.

Umut et
Umut et

✔  Hayal et, umut et. Bundan asla vazgeçme.

Bak Dinle…

Kulpu kırık fincanım var benim, sapı düşmüş tencerem.

Bacağı kırık sandalyem ve yüzü yıpranmış kanepem.

Tükenen kalemlerim, küçülen giysilerim.

Atmaya kıyamadığım nazar boncuklu anahtarlığım,

Modası geçmiş ‘bunları nasıl giymişim ben?’ dediğim ayakkabılarım.

Tüyleri çoktan dökülmüş kocaman oyuncak ayım,

‘Evde giyerim’ diye sakladığım yıpranmış eşofmanım.

Lazım olur deyip biriktirdiklerim kıyıp da atamadığım,

Yaşanmışlıklarım var benim şakaklarımda beyazlarım.

Bugün daha erken, sonra ağlarım!..

 İklim Der ki Umut Et ve Hayal Et;

Henüz olmamış ile ölmemişi, yüzüne bir gülmemişi

Ağız tadıyla yiyemediğin yemeği, boşa giden emeği

İşe yaramayan fikirleri, yaptığından bağımsız zikirleri

Huzursuz saatleri, lüzumsuz işleri

İçini kemirenleri, kanını emenleri

Kendi kendine güceneni, nedensiz küsenleri

Yapamadığın diyetini, kötüye kurban niyetini

Çektiğin eziyeti, uygunsuz vaziyeti

‘Şimdiki aklım olsa’ları, ‘boşa koydum keşke dolsa’ları

‘Hayat pek boktan, keşke şöyle olsa’ları

Kafandan fazlalıkları, beyninden kuruntuları

At, at, at dün’e yarına bakmadan

Çalmasın ne ömründen ne de kıymetli zamandan.

Çünkü

Olmuş ile ölmüş’e çare yok,
Geçmiş ola.

Olmadan olacağı, ölmeden öleceği dert etme,
Yarın ola, hayır ola.

Biliyorum çok zor ama hayatını sev!

İyi düşün, iyi ol ve iyi kal…

Her zaman umut vardır.

Herkes ve her şey için.

Yeter ki sen içini ferah tut cancağızım…

Ölümsüz ruhlarımızın huzurla dolması temennisiyle…

Doğala özdeş aromalı, katkısız, saf, temiz, berrak zihinli, huzurlu ve sağlıklı günler dilerim güzel gönüldaş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !