Risk ölçümü için yatırım şirketleri ve bankalar müşterilerinin risk düzeylerini değerlendirmek amacıyla müşterilerine üzerinde çeşitli sorular bulunan formlar doldurtuyorlar.
Bunun amacı müşterinin risk iştahını ve toleransını ölçmektir.
Risk Ölçümü ve Finans Kurumları
Benzer konudaki <strong>Risk</strong> yazımızı da okumanızı öneririm.
Aşağıda bu konuda iki kurumun uyguladığı risk toleransı değerlendirmesini görülmektedir.
Yatırım yaparken aşağıdakilerden hangisi sizi en çok ilgilendirir? https://www.iienstitu.com
Riski az getiri
Biraz daha fazla getiri için sınırlı risk almak
Risk alarak yüksek getiri elde etmeye çalışmak
Aşağıdakilerden hangisi sizin, yatırım değerinde meydana gelebilecek dalgalanmalara
olan toleransınızı ve yatırım hedefinizi en iyi şekilde tanımlamaktadır?
Risksiz
Muhafazakâr
Ölçülü
Agresif
Bu değerlendirmeler, kişilerin kendilerinin ne ölçüde riske tahammül ettiklerini bildikleri kabulüne dayanır.
Ancak her kurum, kendi anlayışına göre bir ölçek kullanımı ve bu risk algısının değerlendirmesinde farklılıklara neden olur.
Yapılan bir araştırmada altı finans şirketinin risk tolerans envanterini dolduran 113 iş yönetimi öğrencisinin benzerlik düzeyi %56 olmuştur.
Bu da neredeyse “yazı- tura” atılarak yapılacak bir değerlendirmeye eşit bir isabeti temsil etmektedir.
Konunun bir başka boyutu, insanların ayakkabı numaraları gibi sabit bir risk tolerans düzeylerinin olup olmadığı sorusunda gizlidir.
Çünkü risk değerlendirmesi kişilikle ilgili olduğu kadar, kişinin içinde bulunduğu duygu durumuyla da yakından ilgilidir.
Bu konuda yapılan birkaç araştırma, soruya ışık tutacak niteliktedir.
Risk Ölçümü ve Araştırmaların Söyledikleri
Deneklere doktorun odasına, önemli bir sağlık sorununu konuşmak için davet edildiklerini düşünmeleri istenmiştir.
Daha sonra %60 ihtimalle 5$ veya %30 ihtimalle 10$ kazanma şansları olduğu söylenmiştir.
Kaygı düzeyi yüksek olan katılımcılar daha güvenli seçeneği, kaygıları artırılmamış olanlar ise riskli seçeneği tercih etmişlerdir.
Erkeklerden oluşan denek grubuna bir dizi kadın portresi gösterilerek ve daha sonra ertesi gün
veya daha ileri bir tarihte çeşitli miktarlarda para kazanma şansı veren seçenekler sunulmuştur.
Cinsel açıdan çekici kadın yüzleri gösterilen katılımcılar tercihlerini yakın zamandan
yana kullanmışlar ve daha fazla kazanmak için uzun süre beklemek istememişlerdir.
Heyecan ve cinsel uyarılma tercihi etkilemektedir.
Araba reklamlarına açık giyimli, çekici kadınların eşlik etmesinin nedeni budur.
Bir başka araştırma da, kırmızı kâğıt üzerine yazılmış anlaşma metinlerinde, mavi üzerine yazılanlara kıyasla imza atması beklenen kişilerin daha fazla sorgulayıcı oldukları ve çok daha fazla tartışma eğiliminde olduğunu ortaya koymuştur.
İlkel Canlılarda
Bal arılarının kullanıldığı bir başka araştırma, ilkel canlıların karar süreçleri konusunda ışık tutabilecek niteliktedir.
Bir ekolog olan L.Real arılara iki çiçekten bal toplama şansı vermiştir.
Her biri 2 ml nektar içeren mavi çiçekler ve iki tanesi boş ancak üçüncüsü 6 ml. nektar içeren sarı çiçekler.
Bir başka ifadeyle, araştırmacı, arıların ziyaret ettikleri çiçek sayısına göre kazançlarının değişmeyeceği bir düzen oluşturmuş.
Zaman içinde arıların %84 oranında mavi çiçeği ziyaret ettikleri görülmüş.
Bu sonuç ilkel canlıların düzenli kazanç sağlayan koşulları tercih ettiğini ortaya koymuş. Ancak insanlar için de durumun farklı olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle kumarhanelerdeki jackpot makineleri “vaad” ettikleri büyük ikramiyeyi,
birkaç yılda bir verseler de sürekli olarak oyunculara küçük ikramiyeler vererek
umudu canlı tutmaya devam ederler.
Sonuç
Bu araştırmalardan görüldüğü gibi, insan canlısında riskten kaçınmak konusunda ilkel canlılarla da ortak olan bir eğilimi vardır.
Ancak kişiliğe bağlı olarak, bazı insanlar daha çok risk alma eğiliminde olsalar da, insana özgü sabit bir risk algısı yoktur.
Sunuluş biçimine bağlı olarak riskler kişiye büyük veya küçük gözükebilmektedir.
Bu nedenle yatırım şirketlerinin müşterilerinin birikimlerini yönlendirmek için,
temel aldıkları risk değerlendirme ölçümlerinin bilimsel bir dayanağı ve gerçekliği yoktur.