Öğrenme, bireyin yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelerdir.
Bir bilgi ve becerinin, öğrenme sayılması için davranışta değişiklik yapması ve
davranıştaki değişikliğin uzun süreli olması gerekmektedir. https://tr.wikipedia.org
Ancak sözlük anlamı olarak da, belli durumlar ve sorunlar karşısında tepki ve
davranış oluşturma, gerektiğinde bunları değiştirip yenilerini edinebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. https://languages.oup.com
Her şeyden önce insan en kolay öğrenen canlıdır.
Ancak davranışın değişmesi, eskiden yapılmayan bir hareketin yapılması, bir görüş ve düşüncenin benimsenmesi ya da bırakılması anlamına gelmektedir.
Ama bu değişiklik iyiye doğru olabileceği gibi kötüye doğru da olabilecektir.
Örneğin, bir çocuğun çok yalan söyleyen arkadaşına bakarak yalan söylemeye başlaması
olumsuz bir davranış değişikliği iken, araba kullanan birinin kırmızı ışıkta durması olumlu bir davranış değişikliğidir.
Öğrenmenin kendisi zihinsel bir süreç olduğu için doğrudan gözlemlenemez.
Fakat gözlemlenen bireyin performansı olarak ortaya çıkar.
Ancak davranış değişikliğinin eğitim, öğretim, tekrar ve yaşantı, deneyimler sonucu meydana gelmesi gerekmektedir.
Öğrenme Sayılmayanlar
Doğuştan geliştirdiğimiz, hayatta kalmaya ve türü devam ettirmeye yönelik davranış eğilimlerimizin bir kısmının içgüdülerle açıklanabileceğini ileri süren psikologlar ulunmaktadır.
Açlık, susuzluk, annelik gibi içgüdüsel davranışlar doğuştan görülürse de
bunlar öğrenme sonucunda kısa zamanda yeni biçimlere girmektedirler.
Ancak insan yaşantıları sonunda beğenmediği davranışlarını, temel ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacak biçimde değiştirme gücüne sahiptir.
Konuya benzer olup katkı sağlayacak diğer Emeklilikte öğrenme sürecimiz ve Öğrenme Yaşı yazılarımızı da okumanızı öneririm.
Unutmayalım ki insan davranışlarının çok büyük bir kısmı öğrenilmiş davranışlardır.
Ama dıştan gelen bir uyarıcıya karşı meydana gelen istem dışı, basit, oldukça hızlı ve tutarlı bir tepki olan refleksler de öğrenme değildir.
Ayrıca, kişiyi belli bir hedefe iten ihtiyaçlar nedeniyle ortaya çıkan ve neslin devamına hizmet eden iç dürtüler de öğrenme sayılmazlar.
Sonuçta temel kavramlar ve konu ile ilgili detaylı okuma için de https://www.dmy.info web sitesindeki ilgili yazıyı okumanızı öneririm.
Bilmeliyiz ki öğrenme hayat boyu bir süreçtir.
Bu nedenle de ileri yaş gurubu kişilerin ‘’ Benim artık öğrenmeye ihtiyacım yok ’’
deme lüksüne sahip olmadıklarını düşünenlerimdir.
Gelişmiş toplumlarda yaşlı diyebileceğimiz yaşlarda bu eyleme devam ettiklerini ve
hatta yeniden bir üniversite bölümüne ilgi duyarak okumaya tekrardan başladıkları da bir gerçektir.
Hayata bağlanmak, yaşadığımızı hissetmek, çevre ile iletişimde kalarak network’ ümüzü geliştirmeye devam etmek için de bu eylemi sürdürmek önemlidir.
Bir diğer iyi tarafı da zihin sağlığımızı korumanın da en iyi yöntemlerinden birisidir de.
Üretmeye ve okumaya her yaşta devam etmek önemlidir.
Özellikle de kahvehanelerde sadece boş zaman geçirmek için yaşamak da
yaşam anlamımızı kaybetmemize ve kendimizi sorgulamamıza neden olacağını da hatırlayalım.
Konuyla ilgili olarak da 24 Kasım Öğretmenler günü Hikayesi ve Öğretmenler Günü yazılarımızı da okumanızı öneririz.