Mutluluk ve İyimserlik

Mutluluk günümüzde Batı kültüründeki en büyük takıntı durumuna gelmiştir.

Mutluluk ve İyimserlik
Mutluluk ve İyimserlik

18. yüzyılda Aydınlanma dönemiyle birlikte mutluluğun değerli bir hayat için gerekli olduğu

inancı yerleşmesinden sonra, “mutluluk arayışı” politikadan dine,

iş hayatından çocuk yetiştirmeye kadar hayatın her alanında hayata egemen olmuştur.

Konuya benzer içerikteki Mutluluk Reçetesi yazımızı da okumanızı öneririz.

Her şeyden önce 1776 yılında ABD’nin Bağımsızlık bildirgesine her insanın “mutluluğu arama” hakkı yazılmıştır. 1926 yılında “Happy Birthday” şarkısı bestelenmiş ve İlham Gencer buna 1966 yılında iki satırlık söz yazmıştır (Bugün bu sözlerin telifi vardır ve izinsiz kullananlar tazminat davasıyla karşılaşırlar).

Ayrıca,1977’de McDonalds “Happy Meal” menüsünü çıkartmıştır.

Buna karşılık Batı kültürünün dışında yer alan bir kültür olan Slav kültüründe bir Rus halk deyişi,

sürekli gülen bir insan ya delidir, ya da Amerikalı” demektedir.

Pozitif psikoloji akımının öncüleri mutluluğun öğrenilebilir olduğunu söylemektedirler.

Bazı bilim adamları da mutluluğun doğuştan getirilen bir özellik olduğunu ve insanları

mutlu olmaya “zorlamanın”, boyunu uzatmaya çalışmak gibi sonuçsuz bir çaba olduğunu söylemektedir.

Zorlayarak Olur mu
Zorlayarak Olur mu

İyi bir duygu durumunda olan insanlar, yeni beceriler kazanmaya daha istekli olur,

konulara daha geniş bir bakış açısıyla yaklaşır, sorunlara daha yaratıcı çözümler üretir ve zorluklar karşısında geri çekilmezler.

Bir lisede gençlere “hayatta başarı” konusunda bir konuşma yapacak olsanız,

bu özellikler büyük bir ihtimalle, konuşmanızın ara başlıklarını oluşturacaktır.

Dikkat edilirse bu başlıkların hepsinin eyleme dönük olduğu görülmekte ve belki de bu

nedenle İngilizce’ de “happen” ve “happiness” kelimeleri aynı kökten gelmektedir.

Mutluluk ile ilgili olarak da https://tr.wikipedia.org web sayfasındaki ilgili yazıyı da okumanızı öneririz.

Mutluluk ve Kaynağı

Sinirbilimci R. Davidson, beyinde mutluluğun yaşandığı kabul edilen sol prefrontal korteksin

daha aktif olarak bedeni virüslere karşı koruyan antikor ürettiğini ve

böylece bağışıklık sistemini güçlendirdiğini bulmuştur.

İnsanlarda ve maymunlarda bu bölgenin aktif olması, kandaki stres hormonu düzeyinin

düşmesine neden olarak, hayattaki iniş ve çıkışlar karşısında kişiyi daha dayanıklı kılmaktadır.

1976 yılında yapılan bir araştırmada üniversitenin birinci sınıfındaki öğrencilerin “neşelilik”

düzeyleri değerlendirilmiştir.

En üst dilimde yer alanların, yirmi yıl sonra kazanç düzeylerinin

en alt düzeyde yer alanlara kıyasla % 31 daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Ancak 1528 kişinin hayatının seksen yıl süreyle incelendiği büyük bir araştırma,

gençliklerinde neşeli olanların daha uzun yaşadıkları inancını yıkmıştır.

Bunun nedeni olarak yetişkinlik döneminde riskli davranışlar gösterme eğilimi işaret edilmiştir.

Mutluluk ve iyimserlik çok kere birlikte görülen özellikler olarak kabul edilmektedir ve bu kabul birçok kişiyi hatalı çıkarımlara götürür.

İyimserlik üç temel kabul içerir:

Olumlu sonuç beklentisi (gelecekle ilgili genel olarak olumlu beklenti içine olmak);

olumlu yeterlilik beklentisi (çeşitli durumlarla başa çıkma becerine sahip olduğu inancı);

gerçekçi olmayan olumlu düşünce (iyi şeylerin kötülerden daha çok olduğu ve kötülerin kendi başına gelmeyeceği inancı).

İyimserlik her zaman kazandırmaz

Gerçekten de iyimserliğin, kişinin kendi beyanına bağlı, subjektif duygusal ve bedensel

bir iyilik halini de içine alan olumlu sonuçları vardır ve bu özellikler birçok kişi tarafından mutluluk olarak kabul edilmektedir.

Literatürde iyimserliğin cerrahi girişimlerden sonra daha hızlı iyileşme, daha az hastalanma

ve düşük ölüm riski içerdiği konusunda bilgiler vardır.

Ancak iyimserliğin tümörleri küçülttüğü veya tıkalı damarları açtığı konusunda hiçbir somut kanıt yoktur.

Ama iyimserlerin kendilerini risk altında görmemeleri sağlıklı davranışlar geliştirmelerini engelleyebilmektedir.

Kötü şeylerin kendi başına gelmeyeceği kabulü, çok geç olana kadar (sigara ve alkol tüketimi

veya hızlı araba kullanmak gibi) riskli davranışlara devam etmelerini engellemez.

İyimserlerin hayat ve gelecekle ilgili gerçekçi olmayan tutumları yarardan çok zarar verme eğiliminde olabilmektedir.

Örneğin zamanında önlem alınmayan sorunlar büyüyebilir ve kontrolden çıkabilmektedir.

Bu nedenle bazı durumlarda kötümserlik yararlı olabilmektedir.

Fakat yapılan bir araştırmada kötümserlik eğilimleri yüksek olan hukuk öğrencilerinin,

iyimser olma eğiliminde olanlardan daha başarılı oldukları görülmüştür.

Sağlıkla ilgili bir tehditle karşılaştığında iyimserler çoğunlukla savunucu olma ve

riski küçümsemek konusunda gerçekçi olmayan bir tutum sergilemeye yatkın olabilmektedirler.

Sonuç

Fakat iyimserlik, kişilikteki tedbirlilik özelliğiyle birleştiğinde kişinin amacına ulaşması için yardımcı olmaktadır.

Ancak iyimserlik, fevrilikle (ataklık) birleştiğinde gerçekçi olmayan beklentiler yıkıcı ölçüde artmaktadır.

Ayrıca bu değerlendirmenin önemi karar mekanizmasındaki kişilerin kararlarının toplumsal sonuçlarında görülmektedir.

Sonuçta 2008 yılında ABD’de başlayıp dünyayı etkileyen ekonomik krizin arkasında büyük finans

kurumu yöneticilerinin tamamına yakının yüksek hırs düzeyine sahip tedbirsiz iyimserlikleri olmuştur.

Kaynakça

Davidson, R. J. (2001) Theneuralcircuitry of emotionandaffectivestyle: prefrontalcortexandamygdala.
Friedman,H.S.,Martin,L.R.: TheLongevity Project.

Acar Baltaş Psikolog

Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biridir. Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıtmıştır. Ortaöğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Acar Baltaş, doktora çalışmasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda “yüksek beyin fonksiyonları” konusunda yapmıştır. 1981’de klinik nörofizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru (M.Sc.Dr.), 1986 yılında Uygulamalı Psikoloji Doçenti, 1996 yılında da Profesör unvanını almıştır. 1977-1997 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda çalışmıştır. 1983’ten bu yana tıbbi ve örgütsel psikoloji alanındaki bilgilerini iş hayatının ihtiyaçlarıyla bağdaştırarak liderlik ve ekip çalışması konusunda seminerler vermekte, uygulamalar yapmakta, kitaplar yazmakta ve insan kaynakları alanında hizmet veren Baltaş Grubu’nu yönetmektedir. 1996-1999 yılları arasında Türk A Milli Futbol Takımı’nın, 2002-2003 sezonunda Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yapmış ve bu görevi 2005 yılında Türk A Milli Futbol Takımı’yla sürdürmüştür. Ayrıca, 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri'nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik bilimi ve liderlik eğitimleri vermiştir. Çocukluk ve gençliğinde yüzme, sutopu ve futbol sporlarıyla ilgilenmiş; on yedi yaşında Veliefendi Hipodromu’nda çalışmaya başlamış; otel resepsiyonistliği, takdimcilik, discjockey’lik, turizm rehberliği ve öğretmenlik yaparak hayatın farklı cephelerini tanımış; sıradan gibi gözüken işleri yapanların emeğine saygı göstermeyi öğrenmiştir. Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la evli ve iki çocuk babasıdır.

Related Posts

60 Yaş Üstü Anayasası

60 yaş üstü Anayasası bireyler için yaşamın bu yeni dönemini daha huzurlu, bağımsız, sağlıklı ve keyifli geçirmek mümkün. Yaş almak çoğu zaman beraberinde hem fırsatları hem de bazı zorlukları getirir.…

10 Kasım ve Mustafa Kemal Atatürk

Bugün 10 Kasım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca bir askerî deha ya da siyaset adamı değil, aynı zamanda bir milletin kaderini değiştiren eşsiz bir liderdi. http://Atatürk Araştırma Merkezi…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.