Mimar Sinan, 1490’da, Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir.
Her şeyden önce Koca Sinan diye de anılan, Kanuni Sultan Süleyman dahil olmak üzere
üç büyük Osmanlı padişahı döneminde yaşamıştır.
Ayrıca dünyanın en büyük mimar ve yapı sanatçılarındandır.
Osmanlı padişahları Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev yapmıştır.
Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve günümüzde dünyaca tanınmıştır.
Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlığı sırasında başlatılan ve Rumeli‘de olduğu gibi
Anadolu‘dan da asker devşirmeyi öngören yeni bir uygulama nedeniyle İstanbul‘a 22 yaşında gelmiştir.
Ayrıca orduya asker yetiştiren Acemi Oğlanlar Ocağı‘na girmiştir.
Ahşap bina inşası( dülgerliği) öğrenen Sinan, burada, yapı işlerinde de görev alırken,
çağın önde gelen mimarlarının yanında çalışma fırsatını da elde etmiştir.
1514‘te Çaldıran Savaşı ve 1516 – 1520 arasında yapılan Mısır seferlerinden sonra,
1521‘de katıldığı Belgrad,
1522‘deki Rodos seferlerinden sonra subaylığa yükseltilmiştir.
1526 yılında, yaya başı olarak çıktığı Mohaç seferinden sonra,
cephane sorumlusu görevi verilen Mimar Sinan,
1529‘da Viyana,
1529 – 1532 arasında Almanya,
1532-1535 arasında da ise Irak’a düzenlenen Bağdat ve Tebriz seferlerine katılmıştır.
Sonuç olarak Bağdat seferinde, Van Gölü‘nün üstünden geçecek
üç geminin yapımını başarıyla tamamlaması, Sinan’a haseki ünvanı kazandırmıştır.
1536‘da Pulya seferlerinin ardından çıkılan 1538 yılındaki Moldova seferinde
Prut Irmağı üstün Yüksek Dergah Mimarları Başkanı olmuştur.
1539’da, Mimar Acem Ali‘nin ölümü üzerine onun yerine Saray Baş mimarı olmuştur.
Sonuç olarak ölümüne kadar, güncel devlet sisteminde bayındırlık bakanlığı adını almış olan bu görevi sürdürmüştür.
Daha sonra ordunun yapı ihtiyacını karşılamaya yönelik kollarda çeşitli görevler üstlenmiştir.
Ancak bu çalışmalarıyla öne çıkmıştır.
Tüm katıldığı yapım ve onarım çalışmalarıyla ve orduyla birlikte sefere gittiği yerlerde
gözlemlediği farklı mimari yapılarla kendini eğitmiştir.
Mimar Sinan ve Yapıtları
Elli yıla yakın süreyi kapsayan, Osmanlı Devleti’nde yaptığı mimarlık görevi boyunca
Türk mimarlığının bireşim sürecini tamamlamıştır.
Her şeyden önce Mimar Sinan, imparatorluğun gücünü simgeleyen mimarlık başyapıtlarının
tasarlanıp uygulanmasında en büyük rolün sahibiydi.
Ayrıca Türk İslam mimarlık bileşimi ortaya çıkaran Mimar Sinan,
birçoğu İstanbul’da olan,
84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 okul ve darülkurra,
22 türbe, 17 imaret ve 3 darüşşifa, 7 su yolu kemeri, 8 köprü,
20 kervansaray, 35 köşk ve saray, 6 ambar ve mahzen,
48 hamam ve kaydı olmayanlarla beraber üç yüz elliyi aşkın yapının baş mimarlığını üstlenmiştir.
1557’de tamamladığı ve kendisine “Koca” ünvanını getiren Süleymaniye Camisi Mimar Sinan’ın başyapıtıdır.
Birçok eski yapının onarımı ve restorasyonunda da görev almıştır.
Mimar Sinan, bütün yaşamı boyunca, İstanbul, Edirne, Ankara, Kayseri,
Erzurum, Manisa, Bolu, Çorum, Lüleburgaz, Kütahya, Gebze, Babaeski, Çorlu, Bolvadin gibi Anadolu kentleriyle,
Halep, Şam, Sofya, Hersek, Budin, Rusçuk gibi,
imparatorluğun her yanına dağılmış topraklarda suyolları, çeşmeler,
camiler, külliyeler, medreseler yapmıştır.
Her şeyden önce İstanbul’un su sorununu çözmekle görevlendirilen Sinan’ın mühendis
olarak su yolları ve köprüleri yaparken ortaya çıkmıştır.
Bentleri, tünelleri, suyolları ve suyolu kemerleriyle, biriktirme ve dağıtma yapılarıyla,
uzunluğu 50 kilometreyi aşan ve Kırk çeşme adıyla anılan su yapılar inşa etmiştir.
Ayrıca bu yapıların bazılarında zamanın mühendislik bilgilerini de aşan çeşitli tasarımlara imza atmıştır.
Ancak o dönemin Avrupası’nda, Roma’da inşası 160 yıl süren San Pietro Katedrali ve Londra’da,
Ayrıca Sir Christopher Wren tarafından 40 yılda tamamlanabilen St. Pauls Katedrali göz önünde bulundurulduğunda,
İstanbul’daki Süleymaniye Külliyesi’ni 7, Edirne’deki Selimiye Camisi’ni de 6 yılda tamamlamış olması, 16. Yüzyıl Osmanlı mimarlık ve yapı kurumlarının hızlı ve verimini kanıtlamaktadır.
Ölümünden Sonra
Her şeyden önce 433 yıl önce 9 Nisan 1588‘de 98 yaşında
İstanbul’da öldüğünde ardından yüzlerce mimari eser bırakmıştır.
Mimar Sinan’ın beyaz taşlı, sade bir yapı olan türbesi Süleymaniye Külliyesi’ndeki Haliç duvarının önünde bulunmaktadır.
Sonuç olarak Mustafa Kemal Atatürk yapılarının etkisi ile ölümünden sonra da süren ve
her dönemde saygınlığını koruyan Mimar Sinan’ın bilimsel olarak araştırılmasını ve
bir heykelinin yapılmasını istemiştir.
Ayrıca Atatürk Anıları yazımızı da okumanızı öneririz.
Ayrıca 1982‘de daha sonradan İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi olmak üzere
oluşturulan üniversiteye onun adı verilmiştir.
Mimar Sinan hakkında daha detaylı bilgi için https://www.haberler.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.