Menopoz testleri arasında PAP-smear, mamomgrafi ve meme USG, akciğer röntgeni, tam kan sayımı, tam idrar analizi,
gaitada gizli kan, açlık kan şekeri, üre, kreatinin, ALT, AST, CRP, total kolesterol,
trigliserid, HDL, LDL, TSH, fT4 yapılmalıdır.
Menopoz döneminde doktorlarına gelen kadınlar genellikle şikayetleri için gelmektedir.
Ancak doktorların buz dağının altını görmek ve kişisel sağlık risklerini belirlemek için
her kadına değil ama hikayesinde özellikle kişisel risk faktörü olabilecek noktalara
yönelik daha ayrıntılı testler istenmelidir.
Hatta ilgili bilim dalları ile konsültasyon mekanizmasını işletmek,
muayeneye gelen kadınların erken önlemler alması bakımından faydalı olacaktır.
Özellikle her kadından değil ama riskler açısından değerlendirdiğimiz alanlar açısında isteyebileceğimiz testler
arasında fertilite (doğurganlık) ve menstrüel (adet) düzensizlikler, kalp ve damar hastalıkları, meme kanseri,
kolorektal kanserler, kemik-eklem-kas sağlığı ve mental sağlık alanları ile ilgili testler olarak sıralanabilir.
Premenopoz döneminde yani menopoz öncesi dönemde bir kadın çocuk sahibi olmak isteyebilir ya da bu
dönemde sıklıkla menstürel (adet) düzensizlik nedeni ile doktorlarına baş vurabilirler.
Bu şikayetler için gelen hastada yapılan pelvik muayene ve
ultrasonografiye ek olarak hormonal tetkikler istenmelidir. Menopozda
Ancak menopoz teşhisi için menopoza girmiş bir hastada teyit amaçlı hormonları istemeye gerek yoktur.
Hormon replasmanı yapılan hastalarda ise zaman zaman östradiol takibi bizlere ışık tutabilmektedir.
Çünkü hormon tedavisini kullanmakta çeşitli sebepler ile zorlanan, kullanamayan ya da
düzensiz kullanan kadınların semptomlarda iyileşme olmaması bazı hormon analizlerini gerekli kılar.
Eğer menstrüel düzensizlikler hormonal nedenlere bağlı değilse mutlaka rahimi ilave görüntüleme metodları ile
değerlendirmek ve histolojik teşhis için materyal almak gerekir.
Kalp ve damar hastalıkları riskinin menopoz döneminde arttığı bilinmektedir.
Menopoz ve Araştırmalar
Özellikle Mayo kliniğinde yumurtalıkları alınmış (ooferektomili) kadınlar arasında yapılmış bir çalışmada 2365
cerrahi geçiren ve 2383 cerrahi yapılmamış kadın kıyaslanmıştır.
Ayrıca bunlar yaklaşık 30 sene takip edildiğinde, iki taraflı olarak yumurtalıkları alınmış kadınların nörolojik ve
mental hastalıklardan ölüm riskinin 5 kat, kalp ve damar hastalıklarından ölüm riskinin ise
2 kat arttığı bildirilmiştir.
Özellikle hayatın ileri dönemlerinde Parkinson hastalığı, bilişsel bozulma, demans, depresyon ve anksiyetedeki artış çok önemlidir.
Yumurtalık fonksiyonlarının premenopozal dönemde bozulması veya sonrasında tamamen yok olması, santral
obeziteye yol açması, endotel (damar içi epitel) fonksiyonlarını kötüleştirmesi, dolaşımdaki HDL kolesterol
seviyesini düşürmesi ve depresyon, premenopozal dönemdeki koroner arter hastalığını ilerletecektir.
Her şeyden önce klinikte kalp ve damar sağlığı açısında kadınları değerlendirerek onların risklerini belirlemek
sadece izlem ve zamanında yapılan konsültasyonlar açısından değil ama aynı zamanda hormon tedavisini
uygulamada da önemli bir rol oynayacaktır.
Bu bağlamda Avrupa Kardioloji Cemiyetinin işaret ettiği risk tablosu pratik ve kullanışlı ve yol göstericidir.
Burada özellikle hastaların cinsiyet, yaş, sigara kullanımı ve kan basıncı parametrelerinin, Total kolesterol/HDL
kolesterol oranın diabetli olan ve diabetli olmayan kişiler arasında kalp damar hastalık riskinin nasıl değiştiği ve
belirlendiği gösterilmektedir.
Dahası bu parametrelere ilave olarak, plazma CRP değeri tayini bize sessiz iltahap denen inflamasyon açısından
bir yol gösterirken ve gerekirse çok seçilmiş olgularda aterom (kolesterol) plaklarının varlığının karotis arter
Doppleri yaparak gösterilmesi faydalı olabilmektedir.
Derin ven pıhtılaşması (trombozu) açısından riskli olan kadınların tanınması için daha önce derin ven pıhtılaşma
hikayesinin olması, ailesel veya edinsel pıhtılaşmaya eğiliminin olması ve obezite önemli risk faktörleridir.
Mutlaka her hastaya pıhtılaşma ile ilgili testler yapılması anlamı çıkmamalıdır.
Ancak seçilmiş olgularda bu testler istenebilir.
Testleri ve Teknolojisi
Günümüzde yapay zeka ve makine öğrenmesi tıbbın her alanında olduğu gibi kardioloji alanında da
geniş bir şekilde kullanılmaktadır.
İlgili uygulama ile yayın sayıları gittikçe artmaktadır.
Kardiolojik ‘big data’nın elde edlmesi yapay zekanın matematik algoritmalarının işlerliği ve makinanın ‘feed-back’
kontrolleri yeniden öğrenmesi ile çeşitli uygulama alanları bulmuştur.
Bu uygulama alanları arasında kardiolojik görüntü kalitelerinin arttırılması ve klinik ve laboratuvar değerlerinin
integral olarak değerlendirilmesi ile risk gruplarının belirlenmesi ve tedavi ve izlem önceliğinin bu gruplara
verilmesi, sadece doğru ve kesin teşhis olasılığını arttırmakla kalmamaktadır.
Aynı zamanda zaman kaybını ve para kaybını da önlemektedir.
Meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanser türüdür.
Meme kanseri görülme sıklığının artmaya başladığı yaş 40 yaş civarıdır.
Kanserler ile ilgili olarak da http://www.turkkanserdernegi.org/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz ve Dünya Kanser günü ve Bilmemiz Gerekenler ile Meme Kanseri Farkındalık Ayı yazılarımızı da okumanızı öneririz.
70 yaş civarında da tepe noktasına ulaşmaktadır.
Diğer taraftan premenopoz ve menopoz döneminde doktorlarına kontrole giden bir kadınlarda sırası ile akciğer
ve kolorektal kanser sıklığının da arttığını, tahlilleri istenirken bu hastalıkları taramak için akılda tutmak gerekir.
Diğer jinekolojik kanserlerden rahin ağzı, rahim ve yumurtalık kanserlerinin teşhis ve takibi zaten pelvik muayene
esnasında jinekologlar tarafından değerlendirilmektedir.
Ama meme kanseri özellikle 10 yıllık yaşam oranının %80’nin üzerinde olması nedeni ile hem meme kanserinin
erken teşhisinin hayat kurtarıcı olması hem de meme kanseri geçirmiş kadınların premenopoz,
menopoz ve geç postmenopozal dönemdeki izlemleri çok önemlidir.
Sonuç Olarak
Çoğu kadın bu dönemde meme cerrahı ya da onkologları ile
meme takiplerinin yeterli olduğunu yanlışlıkla düşünmektedir.
Oysa ki meme kanseri genital bir kanser olup östrojen hormonuna yakından bağlıdır.
Bu durumda diğer memede veya aynı memenin farklı bölgelerinde tekrar meme kanseri çıkmasın diye verilen ve
uzun süre kullanılması gereken ilaçlar, rahim ve yumurtalıklarda bazı ters etkileri açısından izlenilmeyi gerektirmektedir.
Bunun dışında kullanılan ilaçlar vücuttaki östrojen miktarını azaltmaya ya da sıfırlamaya yönelik olduğu için,
östrojen eksikliği meme kanserli kadınların genital sisteminde daha şiddetli hissedilmektedir.
Ve hayat kalitelerini bozar.
Bu kadınlar östrojen içeren ilaçlar da kullanamayacaklarını bildikleri için, bu şikayetleri çekmeye mecburmuş gibi düşünürler.
Gerçekte ise östrojen kullanmadan bir çok farklı ve kanserlerine etki etmeyen ve
bu şikayetlerini düzeltecek tedavi metodları vardır.
Meme kanserli kadınlar, hem kullandıkları ilaçların rahim ve yumurtalıklar üzerine etkilerini izlemek hem de hayat
kalitelerini arttıracak genital sağlıkla ilgili önlemleri almak için jinekologlarına kontrole gitmeyi ihmal etmemelidirler.