Elektronik tebligatta 5 günlük süreye dikkat çekmemin nedeni her geçen gün evden çalışma ve iş yapış şeklinde
hayatımız sürerken, resmi ve hukuki işlemlerimizi de online yapmaya devam etmemiz sebebiyledir.
Yıllardır posta yoluyla yapılan tebligatlardan sonra gelişen teknolojiyle hayatımıza giren e-tebligat konusunda çok dikkatli olunmalıdır.
Her şeyden önce çoğu kişi bir mahkemeden, bir Devlet Dairesi’nden,
Ama özellikle vergi dairelerinden bir tebligat almışlardır.
Tebligat kural olarak, tebligat memurları aracılığıyla fiziken yapılmaktadır.
Ancak evdeyse bizzat muhataba, muhatap evde değilse,
evde olan tebligata elverişli bir yakınına, iş yerindeki çalışana da elden tebligat yapılmaktadır.
Ayrıca Noterler Günü ve Bu Mesleği Tanıyor muyuz? yazımızı da okumanızı öneririm.
Elektronik Tebligatta Uygulama
Evde kimse yok ise, koşullara göre, kapıya ihbar bırakılarak ve tebligat muhtara bırakılmaktadır.
Ama şimdi bir de elektronik tebligat çıktı.
Her şeyden önce elektronik tebligat, adından da anlaşılacağı gibi,
elektronik posta adresine, günlük dildeki adıyla, “e-mail” adresine yapılmaktadır.
Ancak telaşa mahal yok, eğer PTT’ye https://www.ptt.gov.tr/ başvurup elektronik tebligat yapılmaya elverişli bir e-mail adresi kaydettirmemişseniz, size elektronik tebligat yapılamaz.
Ayrıca Devre Mülk Nedir? ve Noterler Günü ve Bu Mesleği Tanıyor muyuz? yazılarımız da ilginizi çekecektir.
Uygulama Nasıldır?
Şirketler, avukatlar ve mali müşavirler gibi bazı gerçek ve tüzel kişiler için elektronik tebligat adresi alma
zorunluluğu bazıları için çoktan başlamıştır.
Ancak bazıları için ise ertelenmiştir.
Ayrıca fiziki tebligat, kural olarak yapıldığı gün geçerli hale gelir ve süreleri başlatmaktadır.
Peki, elektronik tebligat ne zaman yapılmış sayılacak?
Her şeyden önce elektronik posta adresine düştüğü gün ve saat mi?
Mesela okunduğu gün mü?
Yoksa başka bir zaman mı?
Her şeyden önce elektronik tebligat, elektronik posta adresine düştüğü günü izleyen beşinci günün sonunda
yapılmış sayılmaktadır.
Elektronik Tebligat Esasları
Peki, elektronik tebligatı hemen geldiği gün okuyan kişi için, de aynı kural mı geçerli midir?
Ama daha da somutlaştırayım, elektronik tebligat bu gün geldi, ben de bu gün elektronik postamı kontrol edip,
öğrendim.
Yine de beş gün sonra mı tebligat yapılmış sayılacaktır?
Evet, gerçekten de elektronik tebligatı ne zaman okuduğunuz, öğrendiğiniz önemli değildir.
Ayrıca e imza nedir? Nasıl alınır? öğrenmeye başlayın.
Ama başvurmak isterseniz de https://giris.turkiye.gov.tr/ e devlet kapısından girerek alabilirsiniz.
Elektronik Tebligat ve süresi
Her şeyden önce elektronik posta kutunuza düştüğü günü izleyen beşinci günü esastır.
Ancak okuyucularıma tavsiyem, elektronik posta kurunuzu her gün,
ama en az beş günde bir kontrol etmelisiniz.
Ayrıca bu sizin lehinize getirilmiş bir külfettir.
Anayasa Mahkemesi bu kuralı, Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırı bulmamaktadır.
Ancak Vergi Dairesinden gelen elektronik tebligatlara dikkat edin.
Ama kontrol etmez de süreyi kaçırırsanız, olası bir ödeme emri kesinleşmiş olmaktadır.
Ayrıca bir gece ansızın banka hesaplarınıza, motorlu taşıtınıza, tapuya elektronik haciz gelir de ruhunuz bile duymaz.
Sonuçta günlük kontrol sizi korur.
Elektronik Tebligatta Açılan Davalar
Her şeyden önce ilk merak edilen şey, bir dava açmak için yeterli harcı ve masraf avanslarını yatırmazsak davamız
sadece bu sebeple red mi olur?
Ayrıca parası olmayan dava açamaz mı?
Adalete erişmek için parası mı olmak gerekir?
Her şeyden önce bir dostumun başına gelmiş.
Belediyenin bir imar izni konusundaki kararına karşı dava açmıştır.
Üzerinde ne kadar para varsa hepsinin dava harcı ve masraf avansı diye yatırmıştır.
Ama yetmemiştir.
Sonuçta kalanını tamamlarım diye düşünmüş ve ertelemiştir.
Sonra da mahkeme veznesine gidip harcı tamamlamayı unutmuştur.
Gel zaman git zaman, mahkemeden hiç ses seda çıkmayınca,
idare mahkemesine kendim gidip bir sorayım demiştir.
Bir de ne görsün, sonradan tuttuğu avukata elektronik tebligatlar yapılmıştır.
Sonuç Değişir mi?
Ancak avukatı hiç fark etmemiştir.
Sonuçta davası eksik harç ve tebligat masrafı yüzünden işlemden kaldırılmış ve dava,
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6’ncı maddesi gereğince hiç açılmamış sayılmıştır.
Bu dostumun davası reddedilmemiş, sadece işlemden kaldırılmıştır.
Yani hiç dava açılmamış gibi olmuştur.
Ancak davanın esastan reddi ile açılmamış sayılması arasında büyük fark vardır.
Eğer bir dava esastan red olmuş ve karar da kesinleşmiş ise,
bir daha o dava açılamaz.
Biz buna kesin hüküm diyoruz.
Neden?
İkinci kere aynı davayı açmak mümkün değildir.
İstisnai de olsa, davaya hile hurda karışıp da karar verilmişse yeniden dava açılıp, yargılama istenebilmektedir.
Ama bu olayda açılan bir dava, açılmamış sayılmıştır.
Aynı davanın yeniden açılması mümkündür.
Ancak süresi geçmemişse, sevgili dostumun da belediyenin iptal ettiği imar izni kararına karşı
bir daha dava açabilir.
Anayasa Mahkemesi Anayasa’ya uygun buldu
Ancak dostum hayret etmiş.
Tebligat parası yatırılmadı, yatıracak mali gücüm yok diye, açtığım davanın açılmamış sayılması haksızlık değil mi?
Adalete erişim hakkım engellenmiş olmuyor mu? diye aklına sorular gelmiştir.
İşte aynı soruları soran Danıştay 12’nci Dairesi konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştır.
Anayasa Mahkemesi Kararı
Ancak tebligat işlemlerinin yapılmasına yetmeyen paranın tamamlanması istenmiştir.
Ama yine de tamamlanmamışsa, davanın açılmamış sayılması kuralı Anayasa’ya aykırıdır, denmiştir.
Böylece yargı yoluna başvurma imkânsız hale gelmektedir.
Her şeyden önce hak arama özgürlüğü, amacını aşacak şekilde sınırlandırılmakta, eşitsizlik meydana getirilmektedir, denmiştir.
Ama dostum için bu gerekçeler ikna edici mi?
Başlangıçta öyle gelebilmektedir.
Adli yardım yapılmaktadır
Ayrıca aç parantez söyleyeyim, dava harçlarını, yargılama giderlerini ödeyecek mali gücü olmayanlara, kanunen
adli yardımda bulunulmaktadır.
Ve hak arama özgürlüğü adli yardımla tanınmaktadır.
Bizim bahsettiğimiz olay ise, posta ve tebligat giderlerini yatıracak mali gücü olanlar içindir.
“Anayasa Mahkemesi ne karar vermiş?” diye sorularına devam ediyor bu dostum.
Bu durum Anayasa Mahkemesi’nin 19 Kasım 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Demektedir ki;
Anayasa Mahkemesi, söz konusu kural, tebligat parası ve diğer mahkeme masraflarını yatırmayarak tarafların
açılan davayı uzun süre takipsiz bırakmasını ve yargılamanın sürüncemede kalarak gereksiz yere uzamasını
önlemek amacıyla kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 141. maddesinde zaten davaların mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevi verilmiştir.
Hak arama özgürlüğünün, adalete erişim hakkının kısıtlanması anlamına gelse de, kısıtlamaların şartı olan
elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkelerine aykırı değildir.
Kişisel davalar
Hukuken sizleri ve değerli okuyucularımı aydınlatmak görevimizdir.
Dersen ki madem mahkemelerin anayasal olarak görevleri arasında davaları süratli bir şekilde çözmek de var,
o zaman, özellikle boşanma gibi kişisel hallere ilişkin davalar neden bu kadar uzun sürmektedir?
Taraflar arasındaki ilişki kangrene dönüşmektedir? Taraflara bir an evvel kendi yollarına gitme olanağı verilmemektedir?
Onu da başka bir yazımda bahsedeceğim.