Ekoloji Yunancada yurt, yuva, ev, barınak, yaşanacak yer anlamına gelen eko ile bilim anlamına gelen ‘’logia’’ kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiştir.

Ekoloji ve Çevre sorunları
Ekoloji ve Çevre sorunları

İlk kez Alman Zoolog Ernest Haeckel tarafından 1869 yılında kullanılmıştır.

Ayrıca Ekoloji canlıların diğer canlılar ve cansız çevreyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. https://tr.wikipedia.org

Ancak bu konuda yapılmış tüm çalışmalara ve uyarılara rağmen insanoğlu  çevreyi hızla kirletmeye, bozmaya devam etmektedir.

Özellikle de İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan büyük nüfus artışı, yaş ortalamasının artması ve tüketimdeki artış çevre sorunlarını doruk noktalara taşımıştır.

Dünya nüfusundaki hızlı artış, sağlıksız kentleşme, nükleer gücün çeşitli alanlarda kullanımının artması, savaşlar, çeşitli tarım ilaçlarındaki aşırı kullanım, temizlik nedeni ile kullanılan kimyasallardaki artış çevre kirliliğini arttıran başlıca etkenlerdir.

Sonuçta bu olumsuz artışlar karşısında da su, hava kirliliği, sera etkisinin ortaya çıkması ile havaların ısınması birçok geri döndürülmesi zor sorunlar yaratmaktadır.

Böylece kendisinden sonraki kuşaklar için son derece olumsuz bir çevrenin ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar.

İnsanoğlu bugün daha rahat yaşam koşulları içinde olmak için çevreye zarar vermeyi göze almaktadır.

Unutmayalım ki bizim için başka dünya yok. Çevre ve Atık Problemi ve Su, Çevre ve Kuraklık

Ekoloji ilkeleri

Ekoloji döngüsü
Ekoloji döngüsü

Çevre sorunlarını sık sık duyar olduk.

Acaba bunların ilkelerini ne kadar bilmekteyiz.

Doğanın Bütünlüğü İlkesi

Ekolojinin ilkeleri başında doğanın bütünlüğü ilkesi gelmektedir.

Canlıların besin zinciri veya bitki, ağaç, toprak, su, mantarlar ve diğerleri arasındaki etkileşim ve ortaya çıkan olağanüstü bir sistemdir.

Ayrıca Doğanın Sınırlılığı İlkesi

Ekolojinin ilkeleri anlamında dünyanın sınırlılığı ilkesi çok önemlidir.

İnsan da tıpkı doğa ve doğanın diğer unsurları gibi sınırlıklar içerisinde varlığını sürdürebilmektedir.

Ayrıca dünyamız tektir ve imkanları sınırlıdır.

İnsanın ekonomik aç gözlülüğü sınırları zorlamaktadır.

Ekolojik zorlamalarla, doğal alanlar tek tek yok olmakta veya zarar görmektedir.

Doğanın Özdenetim İlkesi

Doğanın “özdenetim” ilkesi, doğanın bütünlüğünün işleyişini vurgulamaktadır.

Büyük bir ekosistem olarak, doğanın kendi sistematiğinde, kendi kendini denetleyen doğal ve beşeri mekanizmalar bulunmaktadır.

Çevre ilkeleri ve insanlık
Çevre ilkeleri ve insanlık

Bu mekanizmalar aracılığıyla, özellikle insan kaynaklı oluşan sorunlara karşı önlemler geliştirerek varlığını sürdürmeye çalışır.

Ekosistem içindeki her tür, o ekosistemin taşıma kapasitesine ulaşıncaya kadar nüfusunu artırma eğilimindedir.

Ancak, hiçbir türün ne nüfusu doğal yaşam alanlarının bozulmasına neden olacak kadar arttığına ne de soyunun tükenmesi tehlikesi oluşacak kadar azaldığına tanıklık edilemez.

Doğadaki besin zincirinin oluşmasında önemli rol alan “avcılık”, doğanın özdenetiminde büyük rol oynamaktadır.

Avcılar, diğer hareketli canlı türlerini yiyerek beslenen “bakteriler”, “tek hücreli canlılar” ve “hayvanlardır”.

Bu avcı grupları doğaları gereği ve varlıklarını sürdürebilmek için ekolojik sistem içinde avcılıklarını sürdürürler.

Bu sağlıklı bir olaydır.

Bu haliyle doğada bir taraftan yaşam devam ettirilirken, diğer taraftan “doğal seleksiyon” gerçekleşmektedir.

Sonuçta türler, soylarını daha sağlıklı genlerle devam ettirirler.

İnsanlar, ayrı bir grubu oluşturmaktadırlar.

Kalabalık nüfus, doğal yerleşim yerlerine sürekli tecavüz, teknolojinin her olanağını kullanma, çok gelişmiş arazi araçları ve benzeri donanımlarla avcılık yapmak isterler.

Dünyanın birçok yerinde belirli kurallar altına alınmışsa da, insanın avcılığı günümüzde artık doğaya doğrudan ve sayısı olumsuzluklar içeren müdahaleleri anlamı taşımaktadır.

Her şeyden önce insan artık ihtiyaçları için değil, zevk için öldürmektedir.

Zevk için hayvan öldürmek, insanlıkla bağdaşmayacağı gibi hiç bir dinde de yeri yoktur.

Ekosistemlerin bu müthiş özdenetim koşullarını, dışarıdan yoğun insan müdahaleleri bozmaktadır.

Bu durumda aynı zamanda doğadaki dengeler de allak bullak etmektedir.

Bunun sonucunda da çok değişik ekolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Doğanın Çeşitliliği İlkesi

Doğa, canlı ve cansız varlıklardan oluşan 30 milyonun üzerinde bir çeşitlilik içermektedir.

Ancak her yaratılmış türün bir nedeni vardır ve diğer türlerle ilişkili olduğu bilinmektedir.

Doğada Var Olan Hiç Bir Şey Yok Olmaz

Bunun temelini birinci termodinamik yasasının “ Madde ve enerji sakınımı prensibi ” oluşturmaktadır.

Buna göre, ortamda var olan madde ve enerji yok edilemez.

Aynı haliyle veya şekil değiştirerek çok farklı yerlerde ortaya çıkarlar.

Doğada Bedelsiz Yarar Olmaz

Her şeyden önce doğal kaynaklar kullanarak elde edilen her kazancın bir bedeli olmaktadır.

Ancak şunu da biliyoruz ki; kullandığımız, tükettiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz her şeyin kaynağı veya hammaddesi doğadan alınmaktadır.

Ama kullanımdan sonra geriye kalan atıklar da tekrar doğaya bırakılmaktadır.

Gerek kullanımda gerekse atıkların doğaya bırakılması ile de bir denge sorununun esas kaynağıdırlar.

Doğa Kendisine Yapılana Tepki Gösterecektir

Doğa, kendisine yapılan olumsuz müdahalelere tepki verecektir.

Ancak doğa çok sabırlıdır ve bu tepki bazen kısa zamanda ortaya çıksa da bazen çok daha geç ama çok şiddetli olarak ortaya çıkabilmektedir.

Doğaya müdahale daha çok yanlış “arazi kullanımı” ile kendisini göstermektedir.

Bu konudaki Arsa Uğruna Yok Edilen Tarım Arazilerimiz ve Kent Çiftçiliği Yapın yazılarımızı okumanızı öneririz.

Tarım alanlarını imara açılması da bir başka sorunu oluşturmaktadır.

Doğa Kendine En Uygun Çözümü Bulur

Doğa uzun sürede geliştirdiği uyum ortamında kendisini yenileyecek ve bazı olumsuzluklarını olumluya çevirecek özellikler edinmiştir.

Doğaya yapılan insan müdahaleleri, doğanın milyonlarca yıldır oluşturduğu uyuma zarar vermektedir.

Aşırı insan müdahaleleri karşısında doğa çaresiz kalmaktadır.

Kendini yenileyemeyecek bir duruma gelmektedir.

Bunun sonucunda ise, ağır çevre sorunları ortaya çıkabilmektedir.

Sonuçta doğa insan müdahalelerinin  sürekliliği ve büyüklüğü karşısında çaresiz kalmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !