Yetersizlik duygusu; Bu yazımda hepimizin çoğu zaman yaşadığı ve hayatımızı zorlaştıran bir duygu üzerine sohbet etmek istiyorum.
Sadece bireysel olarak değil bazı toplumların yaşam kalitesini de düşüren bu duygunun adı “YETERSİZLİK” duygusu.
Kişinin kendisini olaylar, kavramlar veya diğer kişiler karşısında yetersiz görmesi
kişiyi çekingen ürkek bir konuma getirerek pasifleştiriyor.
Çoğumuz bunu sık sık yaşamakla birlikte farkına varmadan bu sinsi duygunun etkisi altına giriyoruz.
Gün içinde farkında olmadan yapabileceğimizin daha üstünde görevler üstlenmiş veya
yetişebileceğimizden fazla randevu vermiş olabiliriz.
Tabi ki günün sonunda yerine getiremediğimiz ve görevlerin yetişemediğimiz randevuların bize geri dönüşü
sinsi bir “yetersizlik” duygusu ile olacaktır.
Benzer konudaki Renkler ve Bize Etkisi yazımızı da okumanızı öneririm.
Yetersizlik Duygusu Örneği
Bir magazin dergisinde okuduğumuz herhangi bir sanatçının şöhreti veya bir işadamının zenginlik seviyesi de
bizde bu duyguyu gizlice ortaya çıkarabilmektedir.
Bazen hiç ummadığımız bir zamanda mesela televizyonda bir dizi seyrederken dizi oyuncusunun düzgün fiziği
veya yakışıklılığı da bizi, bu görüntüyü kendi görüntümüzle kıyaslatarak, yetersizlik duygusuna sokabilmektedir.
Kurumsal bir sistemin parçası olarak uzun yıllar hizmet vermiş bir kişinin bir gün bu kurumdan ayrılarak,
benzeri bir konuda kendi işini kurma cesareti bulamamasının altında yatan da bu duygudur.
İçinde bulunduğu kurum tüm haşmeti ve yoğun temposuyla kişinin aklından geçebilecektir.
Her türlü girişimin yetersiz kalacağı ezberini oluşturmuştur bir kere.
Yetersizlik duygusunun kökünde “Asla yetmeyecek” “Asla bu kadar düzgün fiziğim olamaz”
”Asla bu kadar varlıklı olamam” “Asla bu kapasitede bir iş kuramam” formunda olumsuz cümleler bulunmaktadır.
Bu cümleler genellikle, “utanç” kültürüne sahip toplumlarda daha sık görülen ve
daha kolay yerleşen olumsuz cümlelerdir.
Zaten giriş cümlemde de “bazı toplumlarda” derken utanç kültürünü beslemeyen toplumlarda bu sinsi duygunun
yeşermediğini belirtmek istedim.
Duymakta olduğumuz bu yetersizlik hissi aslında toplumun veya kurumların yönetim sistemleri için çok önemli ve
vazgeçilmez bir histir bu yüzden de bilerek ya da bilmeyerek pompalanmaktadır.
Zira çeşitli deneyimlerinizde de fark etmiş olacağınız gibi yetersizlik duygusunun girdabına girmiş bir kişiyi veya
bir toplumu yönetmek, yönlendirmek, kalıplara sokmak, baş eğdirmek ve hükmetmek son derece kolaydır.
Giderek küreselleşen bir Dünyada gelişen bir iletişim çağında yaşıyor olmamız da bir başka talihsizliğimiz.
Benim çocukluğumda görebildiğimiz en düzgün fizik yapısı mahallenin güzel kızı veya yakışıklı abisine aitti, en
zengin kişi de tanınan bir sanayici idi onun da yaşantısı çok medyatik değildir.
Her mahalle; kendi sosyal yapısına uygun oluştuğu için özenilecek veya
bizde yetersizlik duygusu yaratacak değerlere sahip pek fazla kişi olmayacaktır.
Utanç Kültürü ve Duygularımız
Peki, utanç kültürü yoğun toplumlarda bireylerin bu “yetersizlik duygusu” ile mücadelesi veya savunma
mekanizması nasıl olmaktadır.
Sanırım etkiyi gidermek için zıt tepki mekanizması burada da kendini göstererek,
bireylerde bir çeşit “Tanınırlık tutkusu” yaratmaktadır.
Kişi kendini kendi gözünde yetersiz gördüğü oranda çevresinden takdir ve beğeni beklemektedir ve
bunu elde edebilmek için her yolu denemektedir.
Belki bu yazacaklarım bazı dostlarımı kızdıracak ama inanın ki ben dahil çoğumuzun “Facebook”, “İnstagram” gibi
sosyal medya üzerinden her yaptığı, her düşündüğü şeyi sürekli paylaşmasının kaynağında bu amatör “Tanınırlık” yatmaktadır.
Hepimiz beklentisinde olduğumuz beğenilerin çokluğu ölçüsünde iyi ve başarılı hissediyoruz kendimizi.
Peki, yetersizlik duygusuyla baş edebilmenin yolu bu mudur?
Tabi ki hayır.
Bence ilk yapmamız gereken dilimizden ve aklımızdan yukarıda örneklerini verdiğim olumsuz sözcükleri silelim.
Bize bu sözcüklerin içinde bulunduğu yaklaşımlar yapıldığı zaman bunun belli bir hedefe hizmet edebileceğini
gayenin bizi yetersiz hissettirmek olabileceğini hiç unutmayalım.
İkinci yapmamız gereken ise bize gösterilen örneklerdeki güzel fizik, güçlü kurum veya zengin kişi imajlarının tek
taraflı gösterildiğinin farkına varalım.
Biz kendimizi bir bütün olarak görebildiğimiz için zayıf noktalarımızı da görmekteyiz bu yüzden güçlü
noktalarımızı yeterince takdir edememekte ve ön plana çıkaramamaktayız oysa bize gösterilen örneklerde kişi veya kurumların sadece güçlü ve ön plana çıkmış yönleri gösterilmektedir.
Bunu lütfen aklımızdan hiç çıkartmayalım.
Son bir önerim de gece yatarken lütfen günü düşünmeyin, günün içinde yetişememiş yapamamış olduğunuz bir
şeyin size yetersizlik hissi yaşatmasına ve uykuya böyle yollamasına izin vermeyin.
Yatma ve kalkma saatlerinizi de, eğer mümkünse, ayarlamaya çalışın böylece sabah uyandığınızda ne az uyumuş
olmaktan ne de çok uyuyup geç kalmış olmaktan dolayı duyacağınız yetersizlik duygusunu da engellemiş olacaksınızdır.
Bunu lütfen ciddiye alın zira her sabah tekrarlanabilecek bu duygu da kendi kendini lüzumsuz besleyecektir.
Hepinize kendinizi hep yeterli hissedeceğiniz ve hep çok başarılı olacağınız günler dilerim. https://www.uplifers.com/