Hamam; Mitolojinin başlangıcı nasıl ki bir kaos ise hamamın başlangıç noktası da ateştir.
Her şeyden önce külhanlarda yanan cehennem alevleri körüklendikçe sular ısınır,
sıcaklık arttıkça da buharlar hamamın içine bir yılan misali yayılarak Türk usulü sefayı başlatır.
Hamam Kültürü
Doğu ile batının tam ortasında bir hanımgöbeği zarafeti ile kurulmuş olan ülkemiz
her ne kadar gelişip modernize olsa da onlar varlıklarını korumayı hep başardılar.
Ancak kelimeler ile oynanıp süslenerek adına SPA dense de; Kese, Sabun, Natır, Tellakları ile sadece bizlere değil
tüm dünyaya hitap etmesini bildiler.
Ayrıca Oryantal kültürün en gizemli keyiflerinden biri olan hamamlar loş ışıkla taçlandırılmış
buharlı ortamlarıyla yabancıları da derinden etkileyerek kendilerine çekerler.
Her şeyden önce Türkler için ise hamamın her zaman farklı bir yeri olmuştur.
Yüzyıllar boyu saltanatını korumuş ve belki de bu nedenle Türkiye dendiğinde akla gelen ilk sözcüklerden birisi de
hep hamam olmuştur.
Osmanlı devleti 600 yıl sonra geride birçok eser bırakarak tarih sayfalarına gömüldüğünde,devralınan kültürel
mirasın en önemlilerinden birisi hiç şüphesiz onlardı.
Ancak İslamiyet’ in kabulü ile başlayan temizlik hareketi İstanbul’un fethi ile had safhaya ulaşmıştı.
Sonraki yıllarda bu muhteşem kentin her yanı onlarca hamam ile donatılmıştır.
Ancak bunlardan kimi, yılların verdiği yorgunluğa dayanamayarak yok olmuşsa da bir bölümü özenle korunarak
günümüze dek gelmeyi başarmışlar.
Sonuçta bugün sadece İstanbul da değil hemen tüm kentlerimizde irili ufaklı birçok hamama rastlamak mümkündür.
Hamam ve Kadın
Her şeyden önce dışarıya büyüklerinden aldığı izinle çıkabilen, çoğu zaman bir evden çıkıp diğerine gitmek
şansını bile zor yakalayan Osmanlı kadınını.
Her şeyden önce Osmanlı kadını hayatında ise hamamın özel bir yeri olduğu kesin.
Ama arkadaşları ile bir araya gelebildiği, sosyalleşebildiği, canının istediği gibi salınıp kendisini gösterdiği tek
mekan hamamdır.
Bu mekanın hamam olduğunu düşünecek olduğunuzda,
hak vermemek elde değil elbette.
Sonuçta hamamlar yıllar içinde yavaşça zengin evlerinin bir köşesini süslese de;
Osmanlı kadını gerçek özgürlüğü tattığı yegane yerlerden birisi olan umuma açık hamamlardan asla vazgeçmemiştir.
Ayrıca hamamların yüzleri de değişkendir.
Mesela kimi zaman bir dede, kimi yeni yetme bir delikanlı, kimi de bir külhan bey.
Ya da etrafına ürkek gözlerle bakıp çekinerek süzen bir beyefendidir.
Sonuçta hepsinin yolu bir gün buraya düşecektir.
Fakat kültürü, kişiliği ya da sosyal katman içerisindeki yeri ne olursa olsun hamamda herkes eşittir.
Ancak anasından doğduğu günkü gibi…
Ah unutmadan en fazla bir peştamal ama daha fazlası değil.
Ayrıca hamamda kürkünüz mü var yoksa jaguarınız mı sorgulanmaz.
Sizden beklenen tek şey yazılı olmasa da burasının genel kurallarına uymanız kısaca hamamda hiç kimsenin
keyfini kaçırabilecek davranışlarda bulunmamanızdır.
Sonuçta soyunup sere serpe uzanılan göbek taşlarına bazen bir anne gibi kucağını açarak vücudunuzun yanında
aklınızın da arınıp rahatlamasına yardımcı olur.
Mesela kimi zaman bir düğün öncesi gelinin kınalar, şarkılar, danslar, zeytinyağlı dolmalar eşliğinde kocasına hazırlanmasına.
Hamam ve Erkekler
Her şeyden önce erkeklerin büyüdüklerinin tescil edildiği ilk yer de hamamlar olurmuş eskiden.
Yıkanmaya önce annesi ile giden erkek çocuklar.
Sonuçta belli bir yaşa gelip de natırlar onların büyüdüklerine karar verince,
bu kez de babalarının yanına katılarak gönderilirmiş.
Hamamlar kültürümüzde neredeyse bir kulüp niteliğine bürünmüştür.
Yetmiş yıldır aynı hamama giden Mehmet dede beş yaşında gelmiş ilk kez hamama.
İlk orada öğrenmiş kendi kendisine yıkanmayı.
Babası tası eline verip de ‘Hadi bakalım’ dediğinde önce ne yapacağını bilemeden,
ürkek gözlerle etrafına bakmıştır.
Sonra da herkesin yaptığını yapıp kurnaya daldırarak üzerine dökmüş.
‘Döküş o döküş’ diyor Mehmet dede ‘Bir daha hep aynı hamama geldim.
Ara sıra başka yerlere gittim ise de buranın tadı hiçbir yerde yok.’
O da aile geleneğine sadık kalıp torununu da yanına katmıştı.
Bizimle sohbet ederken sevgiyle torununu işaret ederek ekliyor.
‘Babası da gitmez başka yere ’ Yetmiş beş yaşında olduğunu öğrendiğimiz Mehmet dede.
Onlar gibiler kültürümüzün güzel bir geleneği olan hamamların bir sonraki kuşaklara aktarılmasına yardım ederler.
Bilmeden de olsa katkıları olduğu için huzurlarınızda teşekkür ederiz.
Yazı : Patricia Muradi
Fotoğraflar: Hulki Muradi. Fotoğrafçılık.
H.Hulki Muradi tel:0-532-4114783
e-mail: hulkimuradi@yahoo.com
Hamam….günümüzde her nekadar TURKISH BATH ile batıda çok tanınan hamamlar, aslında roma imparatorluğu döneminde, tuvalet konseptiyle birlikte yaratılmış bir kullanım yapısıdır.. Roma lılar anadoluya M.O ce geldiler, onlardan tam 10 asır sonra selçuk ve osmanlı lar anadolu toprakları üstünde daha önceki milletlerin medeniyetlerinin üstüne geldiler..Hamam la tanışıp, daha da ilerleterek bugün kü kullandığımız duruma getirdiler..
Yorumunuz için teşekkür ederim.