Yaşam hakkı bir insan hakkıdır.
Ancak yaşam Hakkı, kişinin fiziksel varlığının sürdürebilmesinin güvencesini oluşturan insan hakkıdır.
Her şeyden önce 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde
herkesin yaşam hakkının yasayla korunacağı, yasanın ölüm cezasını öngördüğü bir suçtan
dolayı mahkemece verilmiş bir cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceğini belirtmektedir. https://tr.wikipedia.org
Konu ile ilgili olarak da İnsan Hakları Evrensel Bildirisi yazımızı da okumanızı öneririz.
Ancak sahip olduğumuz temel hak ve hürriyetimizin başında yaşam hakkı gelmektedir.
Hak, insanın her hangi bir gayrete gerek duymadan sahip olduğu irade gücüdür ve
hayat bu hakların gönül rahatlığı içinde kullanılmasıyla sürdürülebilmektedir.
Bu hak bütün haklardan önce gelmektedir.
Çünkü yaşam başlamadan insan diğer hiçbir eyleme başlayamamaktadır.
Ama hiçbir surette, bir insanın başka bir insanın yaşam hakkı üstünde tasarrufu olamaz,
onu başlatma veya sona erdirme, uzatma ya da kısaltma gibi bir müdahale söz konusu değildir.
İnsan sadece, yaşamın başladığı ve bittiği günler arasındaki zamanı en iyi ve en güzel şekilde değerlendirmekle mesuldür.
Yaşam Hakkı ve İnsan Olmak
İnsanı ruhen öldürmek veya irade kullanma hakkı olan bir yerde iradesini kullanmasına
mani olmak, yaşam hakkını gasptır.
Yaşam hakkına saygı gösterme, onu çiğnememe durumu sadece insandan insana geçerli olan
bir durum da değildir.
Bütün medeni toplumlar, yaşam hakkının koruma altına alındığı, herkesin bir başkasının
kutsalına saldırmadan hayatını devam ettirdiği bir atmosferde oluşmaktadır.
Bir toplumda bu hak; elden düşerek, ikinci plana atılarak, tarumar edilerek kargaşalara zemin hazırlanmış demektir.
Bundan önceki dönemde böyle bir gücün farkında olmaz.
Organize olmamış topluluklar insan iradesi üstünde otorite kurmak isteyen art niyetlilerin kurbanı olacaklardır.
Böyle bir hakkının olduğunun farkında olamayan ya da böyle bir hakkının
farkında olup bu hakkını savunacak güçte olmayanların yaşam hakkını korumak ve
savunmak haysiyet sahibi her insan için zaruridir.
Bu durum yaşam hakkının korunması için bizleri sorumlu kılmaktadır.
İnsanın elinden bu hakkı alındığında elinde bir şeyi kalmayacaktır.
Çünkü her şey yaşam hakkının hür bir şekilde gerçekleşmesi sonucunda mümkün hale gelmektedir.