Su hayattır ve oksijen ile besin öğelerini hücrelere taşımaktadır.
Ancak, hücrelerin fonksiyonlarını sağlıklı şekilde gerçekleştirebilmeleri için gerekli olan katı maddelerin çözünmesini sağlamaktadır.
Ayrıca kasların dengesi ve eklemlerin kayganlığı su ile sağlanmaktadır.
Sonuçta vücutta oluşan ödemlerin atılmasında su önemli bir rol üstlenmektedir.
Her şeyden önce tüm canlıların yaşam kaynağıdır. https://www.eea.europa.eu/tr
Türkiye’de kişi başına günlük su tüketimi yaklaşık 200 litre civarındadır.
Fakat bu harcadığımız miktarın %60 oranındaki bir kısmı daha dağıtım şebekelerinin kalitesizliğinden kayba uğramaktadır.
Su hayattır ve önemli bir besin maddemizdir.
Ancak insan vücudunda önemli bir rol oynamaktadır.
Yiyecek olmadan birkaç hafta kadar yaşayabileceğimiz halde, ancak su olmadan sadece birkaç gün yaşayabiliriz.
Ayrıca su olmadan hayat da olmazdı.
Mesela, uzay araştırmalarında yeni bir gezegen keşfedildiğinde bilim adamlarınca ilk araştırılan şey suyun olup olmadığıdır.
Su Hayattır ve Kıymetini Bilmeliyiz
Bu kadar hayati bir madde olan suyumuzu hem kirletmemeye hem de tasarruflu kullanarak gereksiz yere harcamamamız gerekmektedir.
Özellikle günlük kullanımımızda en çok harcadığımız noktalarda tasarruf önlemleri de almamız gerekmektedir.
Mesela bulaşıklarımızı bulaşık makinesinde ve tasarruflu yıkamalıyız.
Aynı şekilde çamaşırlarımızı yıkarken de çamaşır makinesinde ve çamaşır kapasitesinin iyice dolmasını bekleyerek, tasarruflu yıkamalıyız.
Ayrıca tuvalet rezervuarlarımızın yeni tip tasarruflu olanlarından olmasına ve az su harcayarak temizleyeni ile değiştirmeliyiz.
Ellerimizi veya sebzelerimizi yıkadığımız muslukların tasarruflu su tüketen sensörlü olanları ile değiştirmeliyiz.
Ama duş alırken ve dişlerimizi fırçalarken de suyun sürekli akmaması ile birlikte uzun duş almamaya dikkat etmeliyiz.
Bahçe, bağ ve çimlerimizi sulamak için tasarruflu yöntem kullanmalıyız.
Ancak çok verilen su ile de toprak kendi özelliklerini de kaybetmenin yanında yer altı su kaynaklarımız da yok olmaktadır.
Mesela Konya’da oluşan obruklar buna güzel bir örnektir.
Tüm bunların yanında geçen yılları göz önünde bulundurarak yağışların azalarak kuraklığın arttığını da unutmamalıyız.
Doğal su kaynaklarımızı kirletmemeye ve korumaya özen göstermeliyiz.
Sonuçta tüm bu saydıklarımızı çevremize ve çocuklarımıza anlatarak bilinçlenmelerini sağlamamız gerekecektir.
Her zamanki gibi küçük yaştaki çocuklara bunları ilkokul çağında ve öğretmenleri tarafından anlatılması gerekmektedir.
Unutmayalım ki her konuda ağaç yaşken eğilir sözünü hatırlamalıyız.
Doğanın dengesini bozmadığımız sürece bu su kaynakları ve denizler var olacaktır.
Her şeyden önce iklim krizlerinin etkisini azaltmak adına ne yapmak gerekiyorsa bunu el birliği ile yapmalıyız.
Başka dünya yok ve susuz yaşamamız da mümkün olmayacaktır.
Ayrıca bu konudaki İklim Krizi yazımızı da okumanızı öneririm.