Stefan Zweig 28 Kasım 1881de o zamanın Avusturya Macaristan topraklarında doğmuştur.
Ancak, zengin bir Yahudi tekstil üreticisi olan Moritz Zweig ile,
bir Yahudi bankacının kızı olan Ida Brettauer’in ikinci oğlu olarak Viyana’da dünyaya gelmiştir.
Ancak küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başlamıştır.
Ayrıca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrenmiştir.
Viyana Üniversitesinde Felsefe okumuştur.
Ayrıca Zweig, bir zamanlar Viyana’nın ana gazetesi olan Neue Freie Presse’de literal editör olarak çalışırken tanıştığı,
Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl ile sıcak bir ilişki içerisindeydi.
Her şeyden önce döneminin en çok kitaplarının tercümesi yapılmakla birlikte, en popüler yazarlarından da birisiydi.
1897’den itibaren çeşitli dergilerde şiirleri yayımlanmıştır.
Stefan Zweig bu dönemde dikkatli psikolojik tahlilleri ve büyüleyici anlatım dilini parlak bir edebi üslupla birleştirerek yavaş yavaş kendi anlatım dilini geliştirmekteydi.
Ayrıca, bu dönemde bir yandan gazeteciliğe devam ediyor ve kendi öykülerini, denemelerini yazıyor, diğer yandan da Verlaine, Baudelaire ve bilhassa Émile Verhaeren’in eserlerini Almanca’ya tercüme ediyordu.
Bu kapsamda kitapları elliyi aşkın dile tercüme edilmiştir.
Ancak 1933 yılında diğer Yahudi yazarlara yapıldığı gibi eserleri yakılmıştır.
Bu olaydan sonra da ülkesini terk etmiştir.
Stefan Zweig, o dönem için oldukça lüks sayılabilecek bir yaşam tarzı sürdürmekteydi.
Her şeyden önce 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwalior, Kalküta, Varanasi, Yangon gibi Hint adalarını ve Kuzey Hindistan’ı gezdi.
Ayrıca, 1912’de New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko’yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi.
Bu seyahatler onu, genellikle uzun süreli yazışmalar yaptığı diğer yazar ve sanatçılarla temas haline getirdi.
Zweig aynı zamanda profesyonel çevrelerce de onaylanan bir imza koleksiyoncusuydu.
Stefan Zweig ve Sürgün Yılları
Savaşın sona ermesinden sonra Avusturya’ya döndü.
Benzer konudaki Viyana Turu yazımızı da okumanızı öneririm.
Son Avusturya imparatoru I. Karl’ın İsviçre’ye sürgüne gitmek üzere Avusturya’yı terk ettiği gün,
24 Mart 1919’da Zweig da İsviçre’den Avusturya’ya döndü.
Sınırda imparator ile bu karşılaşmasını daha sonra “Die Welt von Gestern/ Dünün Dünyası” başlıklı eserinde anlattı.
Stefan Zweig kitaplarını almak isterseniz de https://www.iskultur.com.tr web adresinde bulabilirsiniz
Salzburg’a yerleşti.
1920 yılında, iki çocuklu Frederike von Winternit ile evlendi.
Yaklaşık yirmi yıl Salzburg’da yaşadı.
Salburg’un Kapuzinerberg semtindeki köşkte geçirdiği yıllar, Zweig’ın en verimli yılları oldu.
1928’de Leo Tolstoy’un 100’üncü doğum yıldönümü kutlamalarına katılmak üzere, Sovyetler Birliği’ne gitti.
Maksim Gorki’nin vesile olmasıyla eserleri Rusça’ ya tercüme edildi.
1931’de yayımlanan “Akıl aracılığıyla iyileşme” adlı kitabı Albert Einstein’a ithaf etti.
1933’te Zweig, Richard Strauss’un yazdığı “Die Schweigsame Frau” operası için bir “libretto” yazdı.
Ülkede Hitler öncülüğündeki Nasyonal Sosyalizm egemen olmaya başladığında Yahudi bir yazar olan Zweig kara listeye alındı.
1933’te, Nazilerin ideolojileriyle bağdaşmayan kitapları meydanlarda ateşe verdikleri törenlerde yakılan kitaplar arasında Zweig’ın eserleri de yer alıyordu.
1934’te Gestapo’nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve Londra’ya yerleşti.
Bu sırada da “Rotterdamlı Erasmus’un Zaferi ve Trajedisi” adlı eseri yayımladı.
Zweig, kendini Londra’da da rahat hissedemedi ve 1939’da İngiltere/Bath’e taşınmıştır.
1937’de ilk eşi Frederike’den ayrılarak ve bir yıl sonra astım hastası Yahudi bir genç hanım olan sekreteri Lotte Altmann ile birlikte Portekiz’e gitmiştir.
O sıralarda Avusturya, Almanya tarafından işgal edilmiştir.
Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti.
1939’da Lotte Altmann’dan etkilenerek yazdığı “Sabırsız Yürek” adlı romanı yayımlanmıştır.
6 Eylül 1939’da Altmann ile İngiltere’nin Bath şehrinde evlenmiştir.
1940’ta İngiliz vatandaşlığına geçti.
Hitler ordularının batıya doğru ilerlemesi üzerine eşi ile Avrupa’dan ayrılmıştır.
Sırasıyla New York’a, Arjantin’e, Paraguay’a ve Brezilya’ya gitti.
O yılın Aralık ayında New York’a geri dönerek “Amerigo-Tarihi Bir Hatanın Öyküsü” adlı kitabı yazmaya başladı.
1941’de “Brezilya-Geleceğin Ülkesi” isimli kitabı yayımlanmıştır.
Bu kitabın yayımlanmasından sonra Brezilya’ya yerleşme karar verdi.
İntiharı
Brezilya’da Petropolis kentine yerleşen Zweig, ünlü “Satranç” başlıklı hikayesini kaleme aldı. Eser, II. Dünya Savaşı’nın yol açtığı insan kıyımında ruhsal baskılara maruz kalan bir insanın duygularını, tepkilerin anlattı.
1941’de Montaigne üzerine çalışmaya başladı.
Bu sırada en önemli yapıtlarından biri olan “Dünün Dünyası – Avrupa Anıları” adlı kitabını kaleme aldı.
Anı niteliğindeki bu eser, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını fark ettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.
Sonuçta 22 Şubat 1942’de sonradan evlendiği ikinci karısı Lotte Altmann ile birlikte intihar etmiştir.
Vefat belgesi, 23 Şubat 1942 tarihinde saat 12:30’daki “ölüm zamanı”nı ve “ölüm nedeni”ni “zehir yutmak – intihar” olarak kayda geçti.
Hizmetçiler, her ikisinin cesedini saat 16:00 sularında yataklarında buldular.
İntiharından önce bıraktığı mektubun son satırında: ”Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.’’
Petropolis’te gerçekleşen resmi bir cenaze merasimi ile defnedilmiştir.
Ölümünden sonra Petropolis’teki evi müzeye dönüştürülmüştür.
KAYNAK: https://tr.wikipedia.org