Sevgi ve Aşk çok fazla kullandığımıza emin olduğum iki kelime üzerinde sohbet etmek istedim.
Her şeyden önce bu iki kelimenin ifade ettiği hisler için evrensel bir tanım yapmanın
çok zor olduğunu gayet iyi biliyorum.
Eminim ki bir anket yapsak aşk ve sevgi ne demektir desek
bu yazıyı okuyacak tüm dostlarımız sayısında farklı tarifler elde ederiz.
Ama bu tariflerin en az yüzde altmışında aşk sevginin coşkulu başlangıcı ve bitmeye mahkum
bir giriş bölümü olarak tarif edilecektir.
Ancak gerçek bu mudur, bence hayır.
Sevgi ve Aşk Arasındaki Fark
Aşk heyecan ve coşku düzeyi yüksek bir duygudur ama bitmeye mahkum bir giriş bölümü değildir.
Burada sözünü ettiğimiz coşku ve heyecan düzeyini sürdürmeyi becerebilirsek
bir ömür boyu sürecek olan aşkı buluruz.
O zaman olabilecek tüm tarifleri şöyle toparlayalım.
Her ikisi de iki kişi arasında oluşabilen yoğun bir duygu alışverişidir.
Sadece biri diğerinden daha coşkulu, daha heyecanlı, daha ateşlidir.
Tanışma ve tanışmayı takip eden kısa süreç içinde bu unsurlar olabildiğince üst düzeyde olduğu için
ilişki her zaman aşkla başlar.
Araştırmalar göstermiştir ki aşkın gözü zannedildiği gibi kör değildir.
Kişi gerek çevresel faktörler (coğrafi yakınlık dolayısıyla sık görüşebilme imkanı);
Gerek kişisel faktörler (fiziksel ve duygusal uyarılma) ve gerekse zamansal ( o dönemde romantik bir ilişkiye hazır olmak gibi)
faktörlerin etkisiyle bu aşka zaten hazırlanmış durumda olacaktır.
Yani aşk bal gibi bilinçlidir.
Bu duygusal çekilimle kişi ilk anda ileri zamanları pek düşünmez.
Yani karşısındaki kişinin gerçekten her yönüyle onun tam da istediği özelliklere
sahip olup olmadığı o evrede çok da önemli değildir.
Aşk Nedir?
H.L.Meneken’in dediği gibi “Aşk hayal gücünün akıl karşısındaki zaferidir”
Zaman ilerledikçe bu karşılıklı etkileşimlerin gidişine göre:
1-Aşk kalıcı olur ve ömür boyu sürer.
2-Aşk daha ılımlı bir sevgiye döner.
3-Tüm ilişki biter.
Tabi burada yer zaman kısıtlaması dolayısıyla fazla detaylandıramıyorum.
Ama sadece başlık olarak vermekte fayda olabilmektedir.
4-Hastalıklı bir tutkuya dönüşebilmektedir.
5-Aşk çizgisinin diğer tarafına geçerek nefrete dönüşebilmektedir.
İletişimin sürdüğünü ve güzel bir ilişkiye dönüştüğünü düşünelim.
Çok fazla detaya girmemek adına yaşanan ortak duyguya da genel ifadesiyle sevgi diyelim.
Bu güzel duygunun ve ilişkinin sürmesinin önünde ne gibi tuzaklar olabilir?
Nelere dikkat etmemiz gerekir?
En klasik olanlar
1-Suçlamak 2- Eleştirmek ve 3- Kişisel haklılıktır.
1-Karşımızdakini suçlamak aslında onun herhangi bir olayda suçlu olduğunu göstermekten öte bizim sorumluluk
almadığımızı, içinde bulunduğumuz koşullar için başkasını suçlama eğiliminde olduğumuzu,
yani yaşamımızın kontrolünü elimizde tutmadığımızı gösterir.
2-Eleştirmek aslında bir ihtiyacımızın karşılanmadığını ve bundan duymakta olduğumuz korkuyu gösterir.
Sevginin Beş Dili kitabının yazarı Gary Chapman’ ın dediği gibi; https://www.dr.com.tr/
“Eleştiri sevgi için yalvarmanın etkisiz bir yoludur”
Kitap okumayı seviyorsanız Kitap Önerileri ve Kitaplığımdan sayfasını takip etmenizi öeririm.
3-Daima haklı olmak ihtiyacı duyuyorsak, bunu da doğru iyileştirme yöntemi olarak daima şu cümleyi hatırlayalım.
Haklı Olmak mı Mutlu Olmak mı?
“Haklı olmak yerine mutlu olmayı seçelim”
Uzun bir tartışmanın sonunda haklı bile çıksak mutlu çıkamadığımızı unutmayalım.
Bu en klasik olan üç tuzağın dışında belki de bazen bunlardan daha sık rastlanan ve daha tehlikeli olan bir dördüncüsü vardır.
O da karşılıksız sevgiye olan yanlış inanıştır.
Karşılıksız sevgi yoktur.
Ayrıca Sevgi Nedir? yazımızı da okumanızı öneririm.
Çoğunuzun itiraz ettiğini duyar gibiyim.
Burada karşılıktan maddi, somut veya duygusal karşılığı anlıyorsak kısmen haklısınız.
Ancak karşılık bazen karşıdan gelen değil bizzat içinizden gelendir.
Bu durumda buna karşılık demeyelim bedel diyelim.
Sevgimizin bedelini bazen karşımızdaki kişinin de bizi yoğun bir şekilde seviyor olmasından,
Onun bize sunmakta olduğu yaşam kolaylığından,
bazı durumlarda bizi şımartma derecesinde ödüllendirmesinden alabildiğimiz gibi.
Mesela içimizdeki bir boşluğu farkında dahi olmadan doldurabiliyor olmasından
yani eksik bir tarafımızı tamamlıyor olmasından da karşılıyor olabiliriz.
Bu bedel kesilirse veya azalırsa ne olur diyecek olursanız
tabi ki sevgi de aynı hızla olmasa bile zamanla azalır ve biter.
Kişinin karşısındakine vermekte olduğu ve ona kendini özel hissettiren
bazı yaklaşımları azaltması veya hiç vermemesi ona sevgisini daha az göstermeye başlaması
bu sonu sağlayabildiği gibi bedeli kendi içinden almakta olan kişinin de profesyonel bir destek alarak içindeki
eksik kısmı tamamlaması da aynı sonuca ulaşmayı sağlamaktadır.
Hepinize çok sevdiğiniz ve çok sevildiğiniz ve hiç bitmeyecek mutlu günler diliyorum.