Kitap İzle, Film Oku!
Çünkü Çok Güzel Bir Duygu…
“Okumak mı, yazmak mı diye sorsan; ‘seyretmek’ derim.
Çünkü ben, okurken de yazarken de dünyayı seyreylerim!”
Dora Paşa
Merhabalar güzel gönüldaş… Kırkından Sonra‘ya hoş geldin.
Biraz sohbet edelim mi?
Gerçi sadece ben anlatacağım, sen okuyacaksın ama olsun.
Sen de bir şey demek istersen çekinme, yaz yorumunu. Ben de seni dinlerim.
Burada birlikte harika vakit geçireceğiz.
Kâh gülümseyeceğiz, kâh dertleneceğiz ama illâki kendimizden bir parça bulup, yalnız olmadığımızı göreceğiz.
Haydi başlayalım…
Evlerimizde olduğumuz zorunlu süreçte epeyce bir kitap okuyup, epeyce de film izlemeyi tercih edenlerimiz oldu.
Senelik kitap ve film ihtiyacı karşılandı hatta.
Buna fırsat bulabilenler şanslıydılar bence.
“Sıkılıyorum” demektense, süreci avantaja çevirdiler.
Daha başka faydalı ve keyifli birçok şey var tabii yaptığımız ama ben kitaplardan ve filmlerden bahsedeceğim için oraya değindim.
Kitap İzle Bu Lazım
Çünkü; kitap izlemek güzeldir, beyninde bin bir kapı açar insanın.
Yeni yerlere seyahat edip, yeni hayatlar tanımayı sağlar.
Ve her okuyucu aslında bir ‘izleyici’dir de.
Okuduğunu kendine göre anlamlandırmaya çalışıp hayal kurar ve gözünün önünde canlandırırsın.
Yani aynı zamanda okuduğunu izlersin de.
Kitaplardan uyarlanan filmleri düşün;
Uyarlayacak olan kişi, kitaptan esinlenerek karakterlere, olayların geçtiği yerlere, vs. şekil verir.
Ve hayal gücüyle yorumlayarak oluşturduklarını bize hazır halde izlememiz için sunar.
Yazar da kendi hayal gücünden yola çıkıp kurgularını yaratır ve sana farklı dünyalar oluşturabilmen için sunar.
Sen de gözlerinle yazılanları okur, beyninle algılar ve bu sayede canlandırdığın resimleri hayal gücü monitöründen izlersin.
Herkesin hayatı, baş rolünü oynadığı bir filmdir veya filmlere konu olacak bir kitaptır.
Örneğin üzgün isek; drama, endişeli isek; gerilim, kızgın isek; aksiyon ve aynada kendimize bakarak bunları düşünüp duruyorsak; bir korku filmi olur hayat.
Ama hepsine gülüp geçebiliyorsak; komedi’nin imdb’si, bizi ‘kırmızı halı’ya götürür.
Ama konuya benzer içerikteki Kırmızı Halı Geleneği ve Kırmızının Gücü yazımızı da okumanızı öneririz.
Kitap İzle, Hobi Olarak Okunmaz
Bu bir tarz ve seçimdir.
Kitap okumak çok keyiflidir.
Yeri ve zamanı yoktur.
Canının istediği her an ve her yerde okunabilir.
Her ne yapıyorsan, önemli olan onu severek yapmak ve keyif almaktır ya, bu yüzden kitap okumak için öncelikle kitapları sevmek gerekir.
Ve lakin bu da yeterli değildir. Kişi bundan keyif alıyor ise okunabilir kitap rahatça.
Mesela çantanda, arabanda, bavulunda, koltuk altında bir tane kitap bulundurmanın sayısız faydası vardır. Tabii…
Kitap Okumanın Faydaları
✓ Canın sıkılmaz bi’kere?!. Otobüs, tren, vs. beklerken daha iyi ne yapılabilir ki okumaktan başka?
✓ Bir bekleme odasında geçmeyen zamanın içine karışmak, kitap sayfalarını karıştırmakla mümkün olur.
✓ Bir çok farklı hayat, bir çok farklı insan ve bir çok faklı yer görürsün oturduğun yerden.
✓ ‘Kesin filmi yapılmalı bunun’ dediğin bir kitap okuduğunu düşünsene, ne keyifli?!
✓ Sinemaya uyarlanmış seri bir kitabı okuduğunu düşün.
Bir sonrakinde ne olacağını herkesten önce bileceksin?!.
Kitap İzle ve Diğer Yararları
✓ Hayatına yön verecek sözler duyar ve görürsün.
✓ Kelime dağarcığın dolup taşar.
✓ Hediye alma ya da verme konusunda uzman olursun.
✓ Kitaplardaki karakterlerle, kendi karakterine yön verebilirsin.
✓ “Cereyan yok, internet yok, aman Tanrım ne yapacağım?” diye endişelenmene gerek kalmaz?!
✓ Ne kadar çok okursan, o kadar iyi konuşur ve yazarsın.
✓ Kitaplık ya da kitap okuma köşeleriyle dekorasyon yapabilirsin evinde.
✓ Empati kurmayı öğrenirsin.
✓ Gelmişe ve geçmişe bedava yolculuk yaparsın.
Okumak, beyin hücrelerimiz arasındaki bağlantıyı güçlendiriyormuş canım gönüldaşım.
Yeni zeka pırıltılarına ‘merhaba’ de?!.
Ve lakin kitap okuyamadığını söyleyen insanlara da asla kızılmamalı, aşağılanmamalı ve yargılanmamalıdır.
Herkes eline bir kitap alıp okuyamayabilir çünkü.
Ne Okuyalım?
Yani; cahil kalmak isteyen bir at gözlüklü değilse zaten okuyordur amma ve lakin kitap okuyamamasının da sebepleri olabilir;
✓ Öğrenme arzusu olduğu halde çeşitli sebeplerden okuyamayabilir insan;
Gözleri rahatsız oluyordur, sayfalarca sıkılıyordur, okuma güçlüğü çekiyordur, hemen sonuca ulaşma isteğiyle bilmem kaç sayfaya katlanamıyordur, vs, vs…
✓ Kitabın kendisini değil, hali hazırda kullandığı için bilgisayarda e-kitap olarak okumayı seviyordur, olamaz mı?
✓ Bunun yerine izlemeyi, gözlemlemeyi tercih ediyordur belki.
Belgesel ve bilgilendirici videolar izliyordur?
✓ Film olarak görmeyi tercih ediyordur kitabını okumaktansa?
✓ Çok iyi bir dinleyici ya da gözlemcidir de okunanı ya da anlatılanı dinlemeyi seviyordur?
Sonuçta; kitap okuyamadığı için başka şekillerde bilgilenmek üzere kendi çözümlerini üretecektir zaten.
Velhasıl hiçbir şey bilmediği halde ‘çokbilmiş’ görünen, öğrenmeye ve yeniliğe kapalı,
kitabın kapağına dahi tahammülü olmayan, başka organlardan hayat bulmaya çalışmayan biri olmadığı sürece; kitap okumadığı için birini yargılama hakkımız yok.
Herkes, her şeyi bizim gibi sevecek diye de bir kural yok.
O kişinin niçin kitap okuyamadığını bilerek ve ona yardımcı olmaya çalışarak sevdirebiliriz belki ‘kitap okuma’ alışkanlığını.
Lakin baskı yapmadan ve küçümsemeden!
Birine Bir Şeyleri Sevdirmeye Çalışmak Bazen Ters Etki Yaratabilir
Onun yerine, bizim ne kadar sevdiğimizi ve faydasını gördüğümüzü anlatacak davranışlar sergileyerek görsel bir örnek teşkil edebiliriz.
Bu her şey için geçerli. Çünkü nekadar baskıcı ve empoze edici cümleler kurarsak, o kadar itici oluruz.
O şeyi sevdirmek yerine tiksindirici oluruz aksine.
Seveceği var ise de sevemez artık?!.
Kitap İzle, Çok Keyiflidir
Okuduğun konunun içinde buluverirsin kendini ve dalarsın o dünyaya farkında olmadan.
Engin denizlere açılmış gibi olursun, belki ürkersin ama merak da edersin çılgınca.
Okudukça, derine daldıkça kaybolur gidersin sanki satırların arasında ve bulunduğun dünyadan soyutlanırsın.
Bazen kaçışlar için çok iyi bir seçenektir okumak.
Çayını, kahveni, şarabını ya da her ne seviyorsan onu alıp yanına, tatlı niyetine okursun kitabını.
Pek bir keyiflidir yani. Oradaki dünya, senin dünyan olur birden.
Kitap İzle ve Okumanın Yeri Ve Zamanı Yoktur!
Bir okuma köşesinde, bir sokağın köşesinde, bir taşın köşesinde, bir iskemlenin köşesinde, bir durağın köşesinde, bir masanın köşesinde belki de…
Belki de uzak bir köşede, hemen yakındaki köşede, köşedeki kafede, köşedeki odada, köşedeki kitapçıda, köşedeki bankta…
Köşeyi dönünce belki?
Okumak da yazmak da pek keyifli ve faydalıdır.
Örneğin, mektup yazmayı çok severdim ben.
Hala da seviyorum tabii.
Ama kime yazayım şimdi canım Kırkındansonralı?
E-mail diye bir şey var artık. Patpat yazıyorsun, pıtpıt yolluyorsun, saniyede karşı tarafa ulaşıveriyor.
Ancak kağıt ve kalemin tadı da bir başka
Ben illaki kullanıyorum.
Başka Ne Yazarım
Hiçbir şey bulamazsam tarifleri yazıyorum, Bay KK’ye minnak notlar yazıyorum (ki eşim olur kendisi ve sana da tavsiye ederim cancağızım, birbirinize sevgi, aşk ya da hatırlatma notları yazın illaki), hesap kitap yaparken karalıyorum, pc açık değilken notlar alıyorum derken bolca karalıyorum yani.
Mektuplar uzun uzun yazılırdı eskiden.
Çünkü çok sık yazılmadığı için birikirdi konular, dedikodular.
Pek severdim zati uzun uzun yazmayı.
Hala da öyle, yedisi yetmişi değişmiyor yani.
Kısa, iki kelime ile anlatamıyorum derdimi ben.
Ha, konuşurken öyle değil bak; birkaç kelime ile oluşturulmuş kısa cümleler kullanıyorum. Üşeniyorum galiba konuşmaya?!.
Yazmayı seviyorum ben. Hiç üşenmem, sayfalar dolusu yazabilirim her an.
Okumayı da seviyorum tabii.
Sen de, siz de seviniz sevdiriniz!
(Aa… ‘Gülünüz Güldürünüz’ diye bir program vardı epey eskiden, ne alaka geldiyse aklıma serbest bir çağrışımla.
Öztürk Serengil’li hani? Bildin mi? Hatırladın mı?
E, o zaman akranız ya da daha büyüksün demektir. Ehe... N’aber?)
Kitap İzleme Yöntemi
Mesela ben kitap okuyacaksam, iki – üç tanesini birden okurum dönüşümlü.
Bu konuda yetenekli olduğum için değil tabii, sıkıldığım için.
Aynı şeyde uzun uzun vakit geçiremediğim için, farklı şeyleri bir arada yapmayı sevdiğim için, beynim bir türlü durmadığı için, hızlı okuduğum için vs. Yok, kopmuyorum bir öncekinin konusundan, çıkmıyorum havasından.
Dalarım yine…
Yalnız yalnız da güzel olur okumak veya yazmak, eşimle birlikte de.
Bazen o okur ben dinlerim, bazen ben okurum o dinler…
(‘Ben giderim o gider, yanımda tin tin eder?
Bil bakalım nedir?” diyesim geldi ve kendimi tutmadım, dedim! Ki kendisi benim çocukluğuma tekabül eden ve dedemin bıkmadan usanmadan sorduğu bilmecelerden biridir.
Cevap mı? Tabii ki -baston- akıllım?! .)
Yani canım okur, okumuyor diye kimseye bağırma, azarlayıp yargılama hemen şekerim.
Falanca kitabı okumadığı, bilmediği için aşağılama, bu yüzden hemen cahil olarak yaftalama. Anlamaya, anlatmaya, anlaşmaya çalış.
Özellikle çocuklar, görerek daha iyi öğrendikleri için, okumasan bile bir kitap alıp eline okuyormuş gibi yap.
Okuma saatleri yapın
Sevmiyorsan bile keyif alıyormuş gibi yap.
Gerçekten olmasa da –mış- gibi yap yani.
Eş annem çocuklarına küçükken sevdirmiş kitap okumayı.
Mutfak, banyo dahil evin her köşesine bir kitap koyarmış. “Burda kitap unutmuşsun” dediklerinde; “Elimden bırakamadım, çok keyifliydi, bak banyoya kadar getirmişim görüyor musun?” dermiş.
Çocuklar da merak edip bakarlarmış. Akıllıca bir taktik, değil mi?
Allah Rahmet Eylesin, dua istedi herhalde. ツ
Dakikada Ortalama Bir Sayfa Okuyabiliyormuşuz!
600 sayfalık bir kitabı okumak için ise aralıksız 10 saat okuma yapmak gerekiyor o halde ve bittabii imkansız!
Kim on saat oturup da kitap okuyabilir ki?
Zaman hızla akıyor ve çağa ayak uydurmanın koşturmacası içerisinde birşeye zaman ayırıp odaklanmak da gittikçe zorlaşıyor.
Gün içerisinde sürekli bir koşuşturma içerisindeyiz hepimiz ve gerçekten bir şeyleri okumak için uzunca bir zamanımız yok.
Hayatın akışını ve yorgunluğunu hepimiz yaşıyoruz.
Hayat; aktığı hız olarak cimri, verdiği haz olarak cömert olsun istiyoruz hep.
Aksi halde mutsuz oluyoruz?!.
Mutlu olmak için zamanlar yaratmalıyız ya, hayatımızı daha çekilir kılabilmek için.
Hah… Bunlardan biri kitap okumak, diğeri film izlemek olabilir.
Mesela kendimden örnek vereyim; ben hızlı okurum.
Çünkü süperelloyum!
Yok yahu, şaka tabii, süper yeteneğimden değil, sıkıldığımdan ve bir an evvel bitirme isteğimden ötürü geliştirdiğim bir şey.
Ancak, anlayarak okurum.
Nasıl mı yapıyorum? Dur, anlatayım;
✓ Genelde yazının anafikrini anlamaya çalışırım.
✓ Bir yazıyı okumaya başlarken önce başlığına bakar, konunun ne olabileceğini irdelerim.
✓ İlk paragrafı mutlaka tamamen okurum, diğer paragrafların ise ilk cümlelerini.
✓ Varsa ordaki başlıklara veya alt başlıklara bakarım.
✓ Bir resim, çizelge veya grafik varsa incelerim.
✓ İtalik veya kalın harfle yazılmış kelimeleri kaçırmam.
✓ Son paragrafı da tamamen okurum.
Al işte, bitti gitti yazı.
Hem hızlı, hem anlayarak okumuş oldum.
✓ Bir de yazının içinde herhangi bir şey arıyorsam tarama yaparım.
Bir bilgi veren yazıda esas ihtiyacım olan kelimeyi, cümleyi, tarihi, veriyi, vs. ararım ve benim için gereksiz olan bölümleri atlamış olurum böylece.
Ben kendi rahatsız bünyem sayesinde bunu geliştirdim ama bu aynı zamanda bir teknik.
‘Hızlı okuma teknikleri’ şeklinde araştırıp sen de öğrenip uygulayabilirsin. güzel okur.
Konunun detayı hakkında Beyin Gücü ve Geliştirme Teknikleri yazımızı okumanızı öneririm.
Artık pek bir ilgi duyanı kalmadıysa da, birçok güzel kütüphane var hem ülkemizde hem dünyada. Birkaç tanesini sana da hatırlatayım bak…
Atatürk Kitaplığı
Taksim, İstanbul, Türkiye
1924’ten beri hizmet veriyor ve koleksiyonunda yer alan Enîn-i Mazlûm, Bâdiye ve Varlık gibi yayınlar, dünyada sadece burada bulunuyor.
Milli Kütüphane
Bahçelievler, Ankara,Türkiye
1946’da sekiz bin eserle kapılarını açan bu kitüphanede, ünlü ressamların orijinal tabloları, taş plaklar, fotoğraf, pul, para, afiş ve mikrofilm gibi materyaller ile devlet adamlarından aydınlara, ünlü bestecilerden solistlere kadar pek çok önemli ismin ses arşivi var.
Süleymaniye Kütüphanesi
Süleymaniye, İstanbul,Türkiye
1918’de Süleymaniye Külliyesi’nde kurulan bu kitüphanede, yazma ve eski harfli basma eserler ile padişahların, bilim adamlarının ve din adamlarının koleksiyonları var.
Kadın Eserleri Kütüphanesi
Haliç, İstanbul, Türkiye
1990’da beş kadın; Doç. Dr. Füsun Akatlı, Prof. Dr. Jale Baysal, Aslı Davaz, Doç. Dr. Şirin Tekeli ve Füsun Yaraş tarafından kurulan bu ilginç ve özel kütüphanede,
Türkiye’deki kadın örgütlerine ait yüzlerce belge, özel arşiv, sözlü tarih, kadın yazarlar koleksiyonu, görsel koleksiyon, CD ve ses bantları, birçok efemara* bulunuyor.
Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi
Konya, Türkiye
Dünya çapında yazma ve nadir eserlere sahip bu kütüphane, 1984’te kurulmuş.
Burada Sadreddin Konevi, İbn-i Arabi ve Mevlana gibi büyük alimlere ait matbu, elyazması ya da dijital ortama aktarılmış eserler de var.
Brattle Kitabevi
Boston, Massachusetts, Amerika
3 katlı bir binada bulunan kitabevinde, eski nadir bulunan kitap serileri ucuz fiyatlarla ve antika sayılan eserlerin orijinal versiyonları müzayede ile satışa sunuluyor.
The Last Bookstore
Los Angeles, Kaliforniya, Amerika
Mermer sütunları ve devasa kapıları ile meşhur olan kitabevinde, yüzbinlerce kitap kolleksiyonu var.
Barter Books
Alnwick, İngiltere
Victoria dönemi mimarisine sahip bir tren garında olan kitabevi, “Keep Calm and Carry On” yazılı posterlerinin slogan haline gelmesiyle meşhur. Burada ikinci el kitap alım ve satımı da yapılıyor.
Shakespeare and Company
Paris, Fransa
Notre Dame Katedrali’nin yanındaki bu kitabevi, alt katındaki, bozuk para atıp dilek dilenebilen bir kuyuya sahip olmasıyla meşhur.
Polare Maastricht
Maastricht, Hollanda
2007’de açılan kitabevi, gotik yapıdaki mimarisiyle meşhur.
Livraria Lello e Irmao
Porto, Portekiz
1800’lü yıllarda kurulan ve J.K. Rowling’in Harry Potter kitabını yazdığı, filmlerin birçok sahnesinde yer verilen bu kitabevi, sütunları ve işlemeli duvarları ile meşhur.
Ateneo Grand Splendid
Buenos Aires, Arjantin
Bir opera binası olarak tasarlanan fakat 1920’lerin sonunda sinema salonuna dönüştürülmüş.
Dünya Kitap Günü
(Dünya Okuma Yazma Günü / Intеrnational Litеracy Day / Dünya Tеlif Hakları Günü) 23 Nisan’da uluslararası olarak kutlanıyor cancağızım.
Katalonya’da St. George Günü olan 23 Nisan’da insanlar sevdiklerine gül ve kitap verirmiş, kitap gününün 23 Nisan olması da oradan geliyormuş.
Ticari kaygıyla olduğu düşünülse de, UNESCO tarafından kabul edildiğinden beri 90’dan fazla ülkede kutlanan bir gün Dünya Kitap Günü.
Kitap Okuma Alışkanlığı yazımızı da okumanızı öneririz.
Dünya Okuma Günü
UNESCO tarafından 17 Kasım 1965 tarihindе ilan еdilmiştir. Ve günü 8 Eylül’dür.
Amacı; birеylеrin vе toplumların okuma yazma bilmеsinin önеminin altını çizmеktir.
İngiltere ve İrlanda’da diğer ülkelerin aksine 3 Mart’ta kutlanıyor.
O yüzden hem Mart hem de Nisan ayında kitap okuma günleri kutlanmakta.
Ülkemizde bu gün, çocuklara kitapları sevdirmeyi amaç ediniyor ve 23 Nisan gününü içine alan haftada kutlanıyor.
Türkiyе’dе Mart ayının son pazartеsi günü dе Kütüphanе Haftası’dır. Kütüphane Haftası ve İzmit Kütüphaneleri
Kitap bazen okunur bazen de dinlenir.
Ama her ikisi de illaki insanı dinlendirir.
Okumak da, yazmak da son derece keyifli. Bol bol oku.
“Nasıl olur?” deme, yaz. En azından günlük tut.
Hiçbir şey yapamıyorsan, gerçekçi düşüncelerini, çekincelerini, endişelerini, sevinçlerini, sırlarını yaz ve oku.
Sonra da yırtıp ya da yakıp atın istersen ama illaki yaz.
Okumak da Yazmak da Terapidir
Bana da, “Okumak mı, yazmak mı?” diye sorarsan; “seyretmek” derim.
Çünkü ben, okurken de yazarken de dünyayı seyreylerim!
Seyrettiğim Kitaplardan Bazıları
✿⊱ En sevdiğim kadın yazarlardan biri olan Sevinç Çokum’un yeni romanı; Kırmalı Etekler.
“Romanlar bazen kukla insanları anlatır; kuklalar da kendi hikayelerini.”
“ Her insanın benzeri olmasa da, izlerini taşıdığı, yaralanıp berelenip yol aldığı geçitleri olmalıydı.”
✿⊱ Elif Şafak’dan; Sanma ki Yalnızsın
“KKKK: Kadınların Kendini Kanatma Kabiliyeti“
“Dünyanın her yanından her kadının ortak paydası? Yaralı ve önyargılı bir nazendir kadın bakış açısı.
İster kendimizi, ister hemcinslerimizi inceleyelim, kabahatleri görürüz evvela ve ekseriya. Güzellikler ertelene ertelene kalır gene başka sonbahara.”
✿⊱ Dalında 1 numara olan rektör, psikiyatrist, nöropsikolog, yazar ve aktivist Prof. Dr. Nevzat Tarhan‘ın; Sen Ben Ve Çocuklarımız isimli kitabı.
Çocuk eğitimi rehberi. Çocuğum yok ama keyifle okudum. Benim gibi araştırmayı, gözlemlemeyi, deneyimlemeyi ve öğrenmeyi sevenler için harika bir rehber.
✿⊱ Muriel Barbery’nin; Kirpinin Zarafeti adlı romanı.
Üç ayrı karakterdeki insanın, kesişen hayatlarını konu ediyor.
“Dilbilgisi, bir bilinç katmanıdır güzelliğe götüren.”
✿⊱ İskender Pala’dan Od / Bir Yunus Romanı
“Ten fanidir, can ölmez / Çün, gitti geri gelmez / Ölür ise ten ölür / Canlar ölesi değil”
İnanmayacaksın belki canım gönüldaşım ama ben, kendi kitaplarımı ve yazılarımı da ara ara alıp okuyorum başka biriymiş gibi. İvit. ツ
Aman… Normal normal de nereye kadar, değil mi?
Minnak Not 1
*Efemara / Ephemera nedir? ( *Kadın Eserleri Kütüphanesi )
Grekçe, Epi “hakkında” ve Hemera “gün” sözcüklerinden oluşur.
Sözlüklerde “Kısa ömürlü her şey” olarak geçmekte. Kağıttan yapılmış -ki bu bir kibrit ya da ilaç kutusu, bir kartpostal da olabilir- resmi olmayan evraklar, ilanlar, fotoğraflar, gibi belgelerdir.
Bunlar bazen resmi olan kaynaklardan daha çok bilgi içerebilir.
Ancak bu tanıma kitap ve pul girmez.
Bulunan en eski efemera, MÖ 300 yılına ait bir papirüsmüş örneğin. MS 100’de İngiltere’de bulunan efemeralar ise şöyle; savaş kayıtları, inşaat malzemesi faturaları, bir mektup ve ayakkabı imalatına ait bir belge.
Minnak Not 2
Hazır kitap konusunu işlemişken, Kırkından Sonra‘lı torpilimle kendi kitaplarımdan da bahsetmek isterim.
Tabii akıllım, sana bahsetmeyeceğim de, kime bahsedeceğim başka?
Belki merak eder ya da alıp okumak istersin. İstemezsen de istemezsin, çünkü herkesin hayatına kimse karışamaz şekerim.
✓ İlk kitabım; Yalnızlığın Muhallebi Kıvamı
‘Dijital Sanat’tan çıktı. Bi’sor, niçin yazdım? Ya da ne sen sor ne de ben söyleyeyim… ツ
Eğlenceli bir hatun romanı. En azından ben eğlendim yazarken.
Zaten insan önce kendi için yapmalı ne yapıyorsa.
Wattpad’de de bulabilirsin YMK’yı. Alamayacaksın ve fakat okumak da istiyorsun…
O zaman haydi iyi okumalar sana. ツ
Alacaksın ama nasıl olduğunu da merak ediyorsun?
O zaman da, biraz oku sonra al?!.
http://www.birazoku.com/yalnizligin-muhallebi-kivami-iklim-dora-digital-sanat-yayincilik
✓ İkinci kitabım; Sonra Ağlarım
Dorlion Yayınları’ndan çıktı. Yedi farklı suç ve intikam hikayesi.
Gerilirken gülümseyebileceğin, gülümserken gözyaşı akıtabileceğin, vs. vs. gibi gibi, arasıra bazı bazı, okusan bile gönlüm razı… (Tamam geçti!)
“İçi çürümüş insanları, sözcüklerinin kokusundan tanıyabilirsiniz.
Onların ruhları apse yapmıştır.
İyileşmelerinin tek çaresi ise; ruhlarını bedenlerinden çekip almaktır.”
✓ Wattpad’de İklim Diyor ki var bir de, bakmak istersen diye.
https://www.wattpad.com/story/41486260-i̇kli̇m-di̇yor-ki̇
Orada da minnak hikayeler ve denemeler var
Film Hadisesi
İzlediğim filmlerin sayısını hatırlamıyorum. Çok seviyorum çünkü.
Bazen film okuyorum, bazen kitap izliyorum daha önce de hep söylediğim gibi.
Birinde sayfalara dalıyoruz, diğerinde görüntülere.
Kitapta biz çiziyoruz şekilleri, filmde hazır çizilmişleri seyrediyoruz.
Her ikisi de yolculuk yaptırıyor sonuçta bir hayal denizinde.
Ne hoş değil mi?
Malum gündemimizde Koronalı falanlı filanlı türevli halleri var.
Bu yüzden salgın konulu filmler çok izlenir olmuş.
“Çivi çiviyi söker” mi diyoruz?
Yoksa belgesel tadında mı izliyoruz acaba?
Hani insanların neler yaptıklarını, nasıl hayatta kalmaya çalıştıklarını ve sonuçlarını görüp kendimize pay çıkaralım ve bir şeyler öğrenelim diye mi?
Ben de bu türü seviyorum ve zamanın iç karartıcılığına aldırmadan, hala da izliyorum. “Normal” olmayabilirim demiştim. ツ
Zaten hiçbir şey normal değil ve artık hiçbir zaman da normal olmayacak.
Onun için fazladan endişelenmiyor ve sadece “film” olduğunu bilerek, vakit geçirmek adına izliyorum.
Yoksa sen bu türleri izleyip, daral geçireceksen ve bir evham kumkumasına dönüşeceksen hiç izleme şekerim.
Sadece filmler için değil, yaşantımızdaki herhangi bir anda da; o anın ne olduğunu, nasıl olduğunu ve bize ne hissettirdiğini bilip; geçmiş ya da gelecek senaryoları oluşturmazsak rahat ederiz.
Anın keyfini çıkartmak, yaptığın şeyin tadına varmak, sonuca değil sürece odaklanmak huzur verir. Diğer türlüsü ruhen ve bedenen hasta eder maazallah.
Onun için denir ya hep; “Her ne yapıyorsan aşkla yap.” diye.
Aşk önemli.
Ama fiziksel aşktan bahsetmiyorum. Var olmasından ötürü mutluluk duyduğun şeylerin, sana ruhunun derinlerinde haz veriyor olmasından bahsediyorum.
Tabiat anaya olan aşkı, işine, kitaba, bir hobiye, hayvan sevgisine, Yaradan’a ya da her neye inanıyorsan ona olan aşkı diyorum…
Kime diyorum??? Ehe…
Aşk gerekli bir ihtiyaç. Evet, “ihtiyaç”. Aşk duygumuzu kaybedersek, ruhumuzu yaralarız ve bu zor günlerin üstesinden gelemeyiz.
Kitap İzle ve Okuduğum Filmlerden Bazıları
✿⊱ Leonardo DiCaprio’lu Diriliş
Aslında vejetaryen olan DiCaprio’nun, karakterinin bizon ciğeri yemesi gereken sahnenin gerçekçi olması adına, çiğ bizon eti yemek istemesi ile oska’a gittiği ve bize de tırnaklarımızı yedirttiği film.
PS: DiCaprio yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) zarar görenler için “Amerika Gıda Fonu” isimli organizasyonun kuruluşunda kurucu ortak olmuş ve şimdiden 12 milyon dolar bağış toplanmış.
✿⊱Haluk Bilginer ve Demet Akbağ ile oyunculuk dersi aldığımız; Kış Uykusu
Normalde, Nuri Bilge Ceylan filmlerini baygınlık geçirdiğim için izleyemem ama bu film muhteşem.
(Bir diğer filmi Ahlat Ağacı da parantez içinde bulunsun.
Süresinin aşırı uzunluğu ile sabrımızı sınayan ve fakat akıp giden, gerçek şeyler anlatan bir film.)
✿⊱ Hayranı olduğum Mads Mikkelsen’in Onur Savaşı/Jagten/The Hunt
Toplumsal önyargıya, yani insana dair, iç burkan ama heyecanla izleten bir film. “Karakterin yerinde ben olsaydım ne yapardım?” diye sorgulatıyor.
Yenilerdeki filmlerinden ‘Another Round – Druk – Körkütük’de de muhteşemdi Mikkelsen.
Diğer Örneklerimiz
✿⊱ The Big Lebowski, Jeff Bridges’le daha bir güzelleşen, çok keyifli bir film.
Coen kardeşleri seviyorsan, bu filmini de biliyorsundur ellaham. ツ
Canımız sıkıldığında, açar izleriz arada eşimle birlikte.
( Gerçi onun “Yüzüklerin Efendisi” serisinden vakit kalırsa. Milyon kere izlemiştir çünkü abartısız.)
✿⊱Sosyal izolasyonda en çok izlenen film; Salgın/Contagion olmuş.
Hava ve solunum yoluyla geçen virüs var.
Tanıdık geldi mi? Ve bir virüs kadar hızlı yayılan korku ve panik havası.
Daldan dala atlarken biraz sıkabiliyor ama olsun.
( Normalde, sadece “film işte” diye izleriz heyecanla gerilim/korku türünü.
Çünkü ordaki karakterlerin aksine, bir tık-la sağlıklı ve güvende olduğumuz gündelik yaşantımıza döneceğimizi biliriz.
Lakin şu günlerde, bu tür filmleri izledikten sonra, gerçek hayata daha farklı bir gözle bakıyor olacağız.)
✿⊱ Sessiz Bir Yer
Ama gerçek hayatta da karı koca olan John Krasinski (aynı zamanda filmin yönetmeni) ve Emily Blunt ile alıştığımız korku filmlerinin dışında keyifli bir film. 2.si de var. Ben sevdim.
✿⊱ Atıştırmalık; Simon Pegg’li; Sıkı Aynasızlar
İngiliz mizahını sevmiyorsan, gülümsemezsin bile ama ben bayılıyorum. Imdb’sinin az olması da önemli değil. Keyifli vakit geçirtiyor.
O halde şimdilik bana müsade…
E,şekerim ne çay veren var ne kahve?!.
Gideyim kendim kendime yapayım bari en bergamotlusundan bir tane.
İvit. Kafiyeyi seviyorum. ツ
Ölümsüz ruhlarımızın huzurla dolması temennisiyle…
Ama doğayla özdeş aromalı, katkısız, saf, temiz, berrak zihinli, huzurlu ve sağlıklı günler dilerim güzel gönüldaş.