Yılbaşı veya Yeni yıl, bir yılın bitiminin ve yeni bir yıla başlangıcın kutlandığı kültürel bir olaydır.
Yeni yılın başlangıç tarihi, meşhur Roma İmparatoru Jül Sezar’ın milattan önce 46 yılında Güneş’i referans alan
Jülyen takvimini benimsemesiyle birlikte, tüm dünyada ocak ayının ilk günü olarak belirlenmiştir.
Ayrıca ayrıntılı okumak için https://www.tarihlisanat.com/
Her şeyden önce Türkiye dahil Gregoryen takviminin kullanıldığı birçok ülkede yılın ilk resmi günüdür.
Ama bir hıristiyan bayramı olan ve İsa’nın doğuşunu kutlayan Noel’den tamamen ayrı olarak kutlanır.
Her yıl, 25 Aralık’ta İsa’nın doğum gününün kutlandığı ve Hıristiyanlar tarafından Doğuş Bayramı ya da Kutsal
Doğuş olarak adlandırılan güne Noel denir.
24 Aralık günü Noel arifesi olarak kabul edilmektedir.
Gregorius, Miladi takvimin bugün yaygın olarak kullanıldığını ilan etti ve hatayı 10 günlük bir silme ile düzeltti.
Miladi takvim reformu da (yürürlükte) 1 Ocak’ı Yılbaşı olarak geri getirdi.
Papa Gregory, Katolik Liturjik Takvim reformuna göre, 1 Ocak’ı yeni yılın başlangıcı olarak kabul etti.
Yılbaşı Kutlaması
Cumhuriyet’ten sonra Türkiye’de 1926′de “Milâdî Takvim” kabul edilmiştir,
1342 Ocak ayının 1. günü, 1926 yılının 1. günü olmuştur ve böylece batı ülkelerindeki gibi Ocak ayı başına getirilmiştir.
Bizde Miladi Takvim, bundan 78 yıl önce, 1925 Aralık ayının 26’ıncı günü yayınlanan kanunla, resmen kabul edilmiştir.
Türkiye’de yeni yıl balosu düzenleme ve sabahlara kadar dostlarla oturup eğlenme şeklindeki kutlamalar
ancak 1930 yılından sonra başladı.
Gelenekleri ve Yanlış Bilinen Gerçekler
Dünyada farklı kutlama gelenekleri var. Herkes yeni yıldan yeni başlangıçlar ve şans getirmesini bekliyor.
Bunun için de değişik ritüel uyguluyor.
Bunları bilmek isterseniz https://www.alem.com.tr/ web adresinden okuyabilirsiniz
Yılbaşında Hindi Yeme Geleneği
Sanılanın aksine yeni yıl gecesi hindi yenmesi bir Hıristiyan geleneği değildir.
Ancak bir pazarlama dehası olan İngilizler, kendileri ile alakası olmamasına rağmen, eski bir
Kızılderili geleneği olan bir kutlamayı, işleriymiş gibi tüm dünyaya pazarladılar.
Ayrıca Paylaşım Ekonomisi ve Noel ve Yılbaşı Kutlamaları yazımızı da okumanızı öneririm.
Yılbaşı Ağacı
Geçmişi Hıristiyanlık öncesindeki paganizme uzanıyor yılbaşı ağacı.
Çok tanrılı dinlerde çam ağacı, yaprağını hiç dökmemesi nedeniyle sonsuzlukla özdeşleştirilmiş.
Yılbaşı ağacının geleneklerimizle olan ilintisi sorgulanınca Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ da açıklama yapma ihtiyacı duymuş.
Çığ’a göre yılbaşı ağacı süslemesi ve altına bırakılan armağanlar eski bir Hun geleneğiyle ilişkilidir.
Türklerin pagan dönemdeki inancına göre akçam ağacının dalları tanrı Ülgen’ e kadar erişmektedir.
Bilindiği gibi geceyle gündüzün savaşı 22 Aralık’ta gündüzün utkusuyla sonuçlanır.
Bu utku “Nardugan” (doğan güneş) olarak da bilinir.
Gündüzün utkusunun onuruna çam ağacı altına armağanlar bırakıldığı da söylenir.
Çam ağacının altına bırakılan armağanlar tanrı Ülgen’e yakarışların bir simgesidir.
Bir sonraki yılda da aydınlığın utkusunu sağlaması için bir tür ön yakarıştır.
Her ne kadar çam ağacı geleneğini Hıristiyanlar imparator Konstantin’ in IV. yüzyılda topladığı İznik Konsili’ ne
dayandırma çabası içinde olsalar da, geleneğin geçmişi çok daha eskilere dayanmaktadır.
Milli Piyango Yeni Yıl Çekilişi
Her şeyden önce Milli piyango yıl boyunca dönemsel temaları işleyerek çekilişi devam ediyor olsa da,
gelenekselleşen ve yıl içerisinde almayanın dahi yeni yılda yeni başlangıç hayali ile aldığı diğer bir geleneğimizdir.
Fakat Milli Piyango tarihçesi de çok eskilere dayanıyor.
Yabancı piyangolar veya Osmanlı döneminde yardım amaçlı olarak da piyango çekilişleri yapılıyor.
Tarihçe detayı http://www.millipiyango.gov.tr/
En çok satışın yapılıyor olması ve bu sebeple de ikramiye çıkma olasılığı artarak her yıl daha çok almak için ilgi gören Nimet Abla büfesi de eskisi kadar olmasa da hala popülerliğini korumaktadır.
Nar Kırma Geleneği
Kuzey Yarım Küre’de en uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık tarihinde enerji, bolluk ve bereket getirdiğine inanılır.
Nar kırma geleneği yılbaşı gecesinde de yapılmaktadır.
Anadolu’nun en eski geleneklerinden bir olan nar kırma geleneği, evin içerisinde nar patlatılarak, parçalanan
tanelerin etrafa dağılmasıyla eve bereket ve bolluk getireceği inanılmaktadır.
Geleneğe göre etrafa saçılan narlar ne kadar patlar ve dağılırsa o kadar bolluk olacağına inanılıyor.
Nar, Osmanlı döneminde kişinin sevdiği kıza göndermesi halinde evlenme teklifi olarak bilinir. Nar’ın bir diğer anlamı ise yaşamdır.
Kırmızı İç Çamaşırı Giyme Geleneği
Aşkın ve şehvetin rengi olan kırmızı renkteki iç çamaşırı giyenlerin bir sene süreyle aşkta şanslı olacaklarına inanılmaktadır.
Henry George Amerikalı bir iç çamaşırı satıcısıdır.
Ancak şirketi 1956 yılında iflas etmiştir.
Daha sonra yaptığı bir araştırma sonucunda ortaya çıkan sonuçta kadınların iç çamaşırlarını takım olarak satın alırken,
sutyen ve külotlarda kırmızı renkten yana seçim yaptıklarını, tek olarak aldıklarında ise siyah ve beyazdan yana tercih yaptıklarını görmüştür.
Bunun üzerine tüm çalışanları toplayıp elinde kalan iç çamaşırlarını satabilmek için mükemmel bir strateji geliştirmiştir.
Bulduğu stratejiyi uygulayarak yılbaşına 1 hafta kala bir sürede elinde bulunan ve 3 yıldır satamadığı külotları
yakınında bulunan kadınlara hediye olarak vermiş ve bu külotların şans getireceğini söylemiştir.
Bunun neticesinde ise elinde hiç külot kalmamış, bu söylenti insanlar arasında kulaktan kulağa yayılarak geniş bir
kitleye duyurmayı başarmıştır ve günümüze kadar gelenek olarak sürmüştür.