Sevmek mi, Güvenmek mi hangisi sizce daha ön plandadır?

Bir süre önce yazdığım “Sevgi” ile ilgili yazımda sevginin temelini “Güven” oluşturur demiştim.

Ayrıca bu konudaki yazımız Güven Ve Zaman İlişkisi yazımızı da okumanızı öneririm.

Sevmek için
Sevmek için

Güven kelimesinin TDK sözlük anlamı aynen şöyle:

Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu.

İşte bu yüzden güven sevginin temel taşıdır. https://www.kizlarsoruyor.com

Güven her canlının en temel duygularından biri olup belki de canlıyı huzur içinde yaşatan en güçlü duygudur.

Hangi duygu önce başlar, sevmek mi güvenmek mi diye düşünecek olursak;

Görürüz ki doğrudan göbek bağımız olmayan tüm canlıları sevebilmemiz için önce güvenmemiz gerekmektedir.

Anne, baba, kardeş ve çocuklarımızda ön koşul olarak aramadığımız bu duyguyu

onların dışında kalan herkes için ararız.

Yeni başlayan ilişkilerde sıkça duyduğumuz

 ”Henüz birbirimizi tanıma aşamasındayız” sözü aslında birbirimizin güvenilir olup olmadığını test ediyoruz demektir.

Güvenilir bulduğumuz kişinin genel anlamda hoşumuza gitmeyecek veya

bize zarar verebilecek bir davranışta bulunmayacağına inanarak ve

diğer etkenlerde (ruhsal ve bedensel) de uyum sağlayabilirsek o kişiyi sevmeye başlayabiliriz.

Peki, güvenilirlik bir kere sağlandığı zaman sonsuza kadar sürebilir mi? Hem evet, hem hayır.

Güvenirlik Eşiğimiz

Hepimizin her konu için ayrı ayrı güvenilirlik eşikleri vardır.

Buna halk arasında genellikle “baştan çıkma noktası” denir.

Ünlü bir iş adamına bir dostumdan bahsederken çok dürüst çok namuslu çok güvenilir bir kişidir demiştim,

cevap hiç ummadığım gibi geldi “Kaç paraya kadar”.

Bu iş adamımız kişilerin farklı güvenilirlik eşiklerine sahip olduklarını gayet iyi anlamıştı.

Herkesi baştan çıkaracak farklı bir bedel vardır.

Sevmek Güvenirlikten Önemli mi

Güvenilirlik eşiği sadece parasal konularda değil günlük yaşantımıza hakim olan her konuda vardır.

Özellikle ilişkileri en çok rahatsız eden aldatma veya küçük yaramazlıklar konularında da ön plana çıkacaktır.

Daha önceki bir yazımda insan davranışlarının fizik kurallarıyla değil kimya kurallarıyla anlatılabileceğini belirtmiştim.

Fizikte havaya atılan taş çevresel şartlar ne olursa olsun mutlaka yere düşer

oysa kimyada su sıfır derecede donar ama çevresel şartlardan birini değiştirdiğinizde bu böyle olmayacaktır.

Bu demektir ki güvenin sonsuza kadar sürebilmesi için öncelikle çevresel şartların aynı kalması gerekmektedir.

Tabi ki bu konuya kaderci ve kolaylaştırıcı bir bakış açısıdır.

Hepimiz az çok kendi eşiklerimizi tanırız, hangi konuda hangi noktadan sonra ne yapma eğiliminde olabileceğimizi biliriz.

Hangi konu için olursa olsun birlikte olduğumuz kişi veya kişilerin bize duymakta olduğu ve bu ilişkinin temelini oluşturan güveni yıpratmak veya yıkmak istemiyorsak

yapmamız gereken tek şey bu gayet iyi tanıdığımız eşiklerden uzak durmak olacaktır.

Zaten karşımızdaki kişiye bunu beceremeyeceğimiz duygusunu verirsek her zaman aynı cümleyi duymayı da hak ederiz:

Benim sana güvenim sonsuz, sadece karşındakilere güvenemiyorum

Bu cümlenin çevirisi bence şöyledir:

 “Karşındakiler çevre şartlarını değiştirirlerse sen kendini bundan uzak tutamazsın yani aslında bal gibi sana güvenmiyorum”  

Sonuçta evrenizdeki herkesin güvenilirlik eşiğinin çok yüksek olduğu, her ne olursa olsun bu eşiğe yaklaşmaktan korunacak yüksek ahlak standartlarına sahip olacağı huzurlu ve güvenli bir Dünya da yaşamanızı diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !