Öz şefkat; Zor zamanlardan geçtiğimizde ihtiyaç duyduğumuz şefkat, anlayış, nezaket ve
desteği kendimize sunabilme becerisi olarak tanımlanmaktadır.
Ancak bizlere bunları sunan yakınlarımızın ve sosyal destek ağımızın olması da önemli
olmakla birlikte; her zaman ve her koşulda, nereye gidersek gidelim, yaşamımızın sonuna
kadar yanımızda olan kendi iç sesimizdir ve en önemlisi özümüzle kurduğumuz ilişkidir.
Öz şefkat; Kavramsal olarak, “fiziksel, psikolojik ve ruhsal gelişimi destekleyen eylemlerle gelişen kendini takdir etme hali” olarak da tanımlanır.
Ayrıca kendimize “sevgi ve saygıya layık bir insan” olarak değer vermekle ilgili bir durumdur.
Her şeyden önce kendini sevmek, kendine şefkatten daha istikrarlı bir durumdur.
Öz Şefkat Bileşenleri
Her şeyden önce öz şefkatli farkındalık eğitiminin kurucularından Kristin Neff ’e göre öz şefkatin 3 bileşeni bulunmaktadır.
Bunlar; Öz nezaket, ortak insanlık hissiyatı ve bilinçli farkındalıktır.
Bunlardan ilki olan öz nezaket;
Acı çeken bir dostumuza sert, acımasız sözler sarf etmeyeceğimiz, tam tersine ona sevgi ve nezaketle yaklaşacağımız gibi kendimize de aynı hassasiyetle yaklaşmamız anlamına gelmektedir.
Ancak zor zamanlarda, başımıza gelen bir talihsizlikte “Neden ben?” diye sorarak, kendimizi yalnız hissedebiliriz.
Bu şekilde en büyük acıları bizim yaşadığımız düşüncesine kapılarak diğer insanların “normal”
ve mutlu oldukları yanılgısına kapılabiliriz.
İkincisi ise ortak insanlık hissiyatıdır.
Burada imdadımıza koşarak yaşamdaki tüm deneyimlerin hepimiz için ortak olduğunu, olumsuzlukları yaşıyor olmayı kendimize has bir durum olarak görmemeyi içermektedir.
Bizi diğer insanlardan ayrıştıran yaklaşım yerine bu deneyimleri ortak bir paydada buluşturarak,
bir bütünün parçası şeklinde görmemize, yalnız olmadığımızı fark etmemize olanak sağlamaktadır.
Üçüncü ve sonuncusu ise bilinçli farkındalıktır.
Her şeyden önce deneyimlerin bizde uyandırdığı duyguları fark etmek demektir.
Şimdiye ve şu ana odaklanarak duygularımızı fark etmek, böyle zamanlarda kendimize öz şefkatle yaklaşabilmek için kritik bir durumdur.
Bilinçli farkındalık, duygu ve düşüncelerimize kendimizi kaptırmak ve onlarla özdeşleşmek
yerine, onları dışarıdan bir gözlemci gibi seyretmek için bize imkan tanıyacaktır.
Nasıl Geliştirebiliriz?
Her şeyden önce hata yapmanın normal ve insani olduğunu kabul ederek, mükemmel olmasak da iyi ve sevilmeye değer olduğumuz bilinciyle, hatalarımız karşısında kendimizi affetme
alışkanlığı geliştirmek faydalı olacaktır.
Ancak hatalarımız ya da sahip olamadıklarımızı kendimize dert etmek yerine, iyi yaptıklarımız
ya da sahip olduklarımıza teşekkür ederek iç sesimizin daha nazik ve sevecen olmasını sağlayabiliriz.
Bunun için minnettar olduğumuz şeyleri yazdığımız bir günlük tutmayı deneyebiliriz.
Aşırı cömertlik kendimizi kapsamadığında ihtiyaçlarımızı göz ardı etmemize yol açabilmektedir.
Ama kaynaklarımız ile üzerimize aldığımız yükleri iyi hesaplayıp ölçülü hareket etmek, öz-şefkatli bir yaklaşımdır.
Ayrıca kendi iyi oluşumuza zarar vermenin önüne geçecektir.
Bilinçli farkındalık teknik ve pratikleriyle sadece o ana odaklanarak kendimizi daha iyi anlamaya çalışmak, yargılama ve etiketleme yerine duygumuza temas etmeyi ve onu kabul edebilmeyi getirecektir.
Sonuçta gün içinde kendimizi yargıladığımız zorlu deneyim ve duyguların ardından yazacağımız
bir günlükte yaşadıklarımızdan ve hissettiklerimizden bahsedebiliriz.
Böylece duygularımızı fark etme, anlama, ve geleceğe yönelik eyleme geçme imkanına sahip oluruz.
Konuyla benzer içerikteki KOÇLUK NEDİR? yazımızı da okumanızı öneririz.
Kaynak:
Öz Şefkat: ”Kendine Nazik Olmanın Kanıtlanmış Gücü” Kristin Neff. https://www.dr.com.tr