Kredi borçlusu hayat poliçesi yaptırmayı arzu etmeyeceğini kendi örneklerimizden de biliriz.
Önce şunu vurgulayayım; bankalardan kullanılan kredilere bağlı olarak yapılan hayat sigortası, kredi borcunun bir tür teminatıdır…
İster tüketici kredisi olsun, isterse ticari kredi olsun, hayat sigortasının “teminat olma” özelliği değişmez.
Peki, cevaplayalım;
Bir kredi borcuna karşılık teminat oluşturulması kimin yararına?
Kredi alacaklısı bankanın mı, yoksa kredi borçlusu müşterinin mi?
Daha doğrusu, kredi borçlusunun borcunu miras olarak bırakacağı mirasçılarının mı?
El cevap;
Her ikisinin de!
Kredi borçlusu vefat ettiğinde banka kredi alacağını sigorta şirketinden kolayca tazmin edebilir,
mirasçılarla hiç uğraşmaz.
Diyeceksiniz ki kredi borçlusuna, kredinin maliyetine ek olarak bir de hayat sigortası primi ödeme borcu ekleniyor.
Hem kredi maliyeti yükseliyor, hem de kredi borçlusunun yararına olur, bunda bir çelişki yok mu?
Kredi Borçlusu İçin İsteğe bağlı ama…
Hayır yok!
Çünkü vefat gerçekleştiğinde, tüm kredi borcunu sigorta şirketi ödeyecektir.
Bu durumda sigortalının menfaati ön plana çıkar!
Vefat eden kredi borçlusunun mirasçıları da birden bire sorumlu olacakları bir borç yükü ile karşılaşmazlar.
Kredi borçlusunun mirasçılarına bırakacağı en güzel miras da bu değil midir?
Ancak mirasçılarına hayat sigortası tazminatı ile birlikte ödenecek bir borcu da miras bırakmıştır.
Bir bankadan kredi çekildiğinde, kredinin türüne hiç bakılmaksızın, hayat sigortası yapılması mevzuatımıza göre zorunlu değil.
Hayat sigortasında esas olan, isteğe bağlı yapılmasıdır.
Diyeceksiniz ki,banka bize hep hayat sigortası yapmaya zorluyor!
Aslında banka hayat sigortası için kredi çeken müşterisini zorlamıyor.
Ancak bankanın da ödediği kredinin geri dönüşünü teminat altına alması gerektiği çok açık.
13 Mart 2015 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanmış olan “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği”, kredi kuruluşlarının sağladığı bireysel kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari veya zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları düzenlemektedir.
Mirasçı Reddederse
Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen 6’ncı maddesi ;
Kredi ile bağlantılı olarak yapılacak ihtiyari sigortalarda, kredi ilgilisinin menfaatinin sigorta edilmesi, sigorta sözleşmesi ile sunulan teminatların kredi konusu ve kredi kullananın ihtiyaçları ile uyumlu olması esastır denilmektedir.
Sigortacılık Kanunu’nun 13’üncü maddesi ise, yasal zorunlu olanlar dışında, zorunlu sigortaların Bakanlar Kurulu Kararı (Cumhurbaşkanlığı Kararı olacak) ile tespit edileceğini söylemekte. https://www.mevzuat.gov.tr/
Mesela, mali mesuliyet sigortaları genellikle zorunludur, trafik, yeşil kart, Dask ve Banka Sorumluluğu gibi.
Bu konudaki Deprem Gerçeği ve Deprem Sigortası yazımızı okumanızı öneririz.
Ama hayat sigortasının zorunlu olduğunu söyleyen ne bir yasal kural ne de yargı kararı var.
Bu sebeple hayat sigortası yaptırmanın yasal olarak zorunlu olmadığını, isteğe bağlı olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak bankalar kredi verirken zaten kefil, vs gibi teminat almadan kredi kullandırdıklarından, kredi borcunun geri ödenmesini teminen sigorta edilmesini şart koşmaktadırlar. Kredi Lazım mı?
Eğer krediyi kullanan borcunu ödemeden vefat ederse, mirasçıların mirası reddetme ihtimali vardır.
Yargıtay emsal karar olarak https://www.ntv.com.tr/ekonomi/yargitaydan-emsal-kredi-karari yazıyı okumanızı öneririz.
Mirasçılar mirası reddederlerse, vefat eden kredi borçlusunun kefili de yok ise bankanın kredi borcu ödenmeyecektir.
Bu sebeple bankalar kanunen zorunlu olmayan hayat sigortasını sözleşme ile zorunlu hale getirmektedirler.
Hukuken bu mümkün müdür?
Evet mümkündür, çünkü bankanın teminatsız kredi verme zorunluluğu yoktur.
O halde yasal olarak zorunlu olmayan hayat sigortasını banka kredi verebilmek için zorunlu hale getirebilmektedir.
Gerekçesi de elbette, teminatsız kredi vermeye mecbur olmamasıdır.
Müşteriye ‘hayat sigortası yaptırıp teminatlandırırsan kredi kullandırırım’’ diyebilmektedir.
Ama neyi diyemez banka?
Hangi sigorta şirketinde hayat sigortası yapılacağını müşteriye dikte ettiremez.
Bu sebeple bir kredi müşterisinin önceden yapılmış hayat sigortası varsa, yeni bir tane daha yaptırmak zorunda değildir.
Tek yapılması gereken, mevcut hayat sigortasını, kredi borcu kadar bankanın dain-i mürtehin olarak yeniden düzenlettirmesi.
Yenilenmezse Kim Sorumlu olacak?
Bu olay da karşımıza çok sık çıkar.
Kredi müşterisi hayat sigortası yaptırır.
Daha sonra, hayat sigortasının süresi bittiğinde yenilenmemektedir.
Bazen kredi borçlusu banka müşterisi, hayat sigortasının kendiliğinden yenileceğini düşür.
Süresinin bitip bitmediğini takip etmez, oralı olmaz.
Bazen de bilerek yenilemez, çünkü ona göre hayat sigortası primi, maliyeti yükseltmektedir ve kendisini de çok sağlıklı hissettiğinden, ömrünün borcunu ödemeye yeteceğini düşünmektedir.
Sonra bir bakarsınız, Allah geçinden versin, ecel hayat sigortası yenilenmeden ve kredi borcu bitmeden kapıyı çalar.
Banka mirasçıların kapısını çalar, ‘murisinizin bankamıza olan 100 bin TL kredi borcunu ödeyin’ der.
Mirasçılar da şaşırırlar, kimisinin böyle bir kredi borcundan haberi bile yoktur, kimisinin de haberi vardır ama murislerinin hayat sigortası yaptırdığını düşünürler.
Sözleşmede var mı?
Oysa hayat sigortası yenilenmediğinden sona ermiştir ve geriye sadece kredi borcu kalmıştır.
Bu durumda, yani mevcut hayat sigortasının yenilenmemiş olmasından kim sorumlu olacaktır? Banka mı, hayat sigortası şirketi mi yoksa sigortalı kredi borçlusu mu?
Cevabı vermeye önce, hayat sigortasının zorunlu olmadığı, isteğe bağlı olduğuna göre başlayacağız.
Hayat sigortası zorunlu olmadığına, isteğe bağlı olduğuna göre, yenilenmemesinden ne banka ne de sigorta şirketi sorumludur.
Ama hayat sigortası yapılması kredi sözleşmesinde zorunlu kılınmışsa, bu durumda iş biraz değişir.
Çünkü Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin, ‘Yenileme ve Bildirim’ başlığını taşıyan 12’nci maddesinin 1’inci fıkrası, zorunlu veya isteğe bağlı olup olmadığına bakılmaksızın “kredi bağlantılı sigortalar” yenilenmesinde bir orta yol tutturmuş.
Kredi bağlantılı sigortalarda, kredi vadesi bitene kadar, hayat sigortasını yenileme sorumluluğunun krediyi kullanana ait olduğu yönetmelikle hüküm altına alınmıştır.
Siz takip edin
Bu da şu demektir.
Eğer bir kredi borçlusunun hayat sigortası yenilenmemişse, bundan dolayı ilk önce kendisi sorumlu olur.
Çünkü kredi bağlantılı bir hayat sigortasının yenilenmesi sorumluluğu, öncelikle krediyi kullanana aittir.
Ama bankanın hiçbir sorumluluğu yoktur da diyemeyiz.
Çünkü banka da kredi bağlantılı bir hayat sigortası sözleşmesinin yenilenmesine ilişkin, kredi borçlusuna bildirim yapma sorumluluğu vardır.
Eğer banka hayat sigortasının yenilenmesi gerektiğini kredi müşterisine bildirmemişse, kendisi de kusurlu ve sorumlu olacaktır.
Üstelik banka bu bildirimi poliçenin vade sonu tarihinden 15 iş günü öncesinde gerçekleştirmek zorundadır.
Yenileme yapılmadıysa bunu da 15 gün içinde bildirmek zorundadır.
Aksi takdirde, hem banka hem de hayat sigortasını yenilemeyen müşteri birlikte sorumlu olacaktır. Benim siz değerli okuyucularıma tavsiyem, banka sürekli hayat sigortanızı yenileyerek bir güven oluştursa da, siz hayat sigortanızın yenilenip yenilenmediğini kendiniz takip edin.