Kitap okuma alışkanlığı küçük yaştan başlamaktadır.
Her şeyden önce son günlerde COVİT-19 sebebi ile hepimiz evlerimizde kaldık ve vakit geçirmeye çalışıyoruz. Ancak kitap almak için doğru adreslerden birisi d&r dir.
Ayrıca çalışma hayatında olup yoğun çalışanlar için dinlenmek veya yoğun tempoları sebebi ile vakit bulamadıkları için bu süreç bir fırsat olarak görülmektedir.
Ancak hepimizin zevkleri farklı olduğu gibi Kitap seçimlerimiz de farklıdır.
Sonuçta bunun için bu liste hepimizin ilgisini çekmeyebilmektedir.
Ayrıca bu amaçla yorum kısmında önerilerinizi duyup eklemeler yapmayı ve bu vesile ile hepimizin yararına açmanızı önemsiyorum.
Sonuç olarak lütfen görüş ve önerilerinizi paylaşın.
Her şeyden önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ. yayınları İstanbul’un 100 leri serisinden bazıları ilginizi çekeceğini düşünüyorum.
İstanbul’un 100 Rotası
Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür yayınları.
İstanbul’un 100 Köyü
Her şeyden önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları.
Son Cüret
Yazar: Yılmaz Özdil.
Her şeyden önce Şişli’deki üç katlı pembe binanın perdeleri sıkı sıkıya kapalıydı.
Ama gaz lambasının cılız ışığı, odayı hayal meyal aydınlatıyordu.
Ama altı kişiydiler.
Ancak üzerine harita yaymışlar masanın etrafında ayaktadırlar.
Sonuçta talihsiz bir kuşağın çocuklarıydılar.
Ancak hayat onları hep mecbur bırakmıştı.
Ama bıyıkları terlediğinden beri neredeyse bir gün olsun gün yüzü görmemişlerdi,
Çanakkale’den Trablus’a, Yemen’den Sina’ya, Balkanlar’dan Kafkaslar’a vuruşmadıkları coğrafya kalmamıştı.
Ve neticede, işte bu daracık odaya sıkışmışlardı.
Sonuçta uzun uzun anlattığı haritadan başını kaldırdı.
Ancak adeta nefes bile almayan arkadaşlarına baktı.
Her şeyden önce ulusun kader anıydı.
Sonuçta söylenecek ne varsa söylenmiştir.
Sonuçta söz bitmişti;
O çelik mavisi gözlerinde belli belirsiz bir keder bulutu dolaştı.
“Vakit tamam” dedi…
“Umutsuz olmayacağız.
Ama uçurumun kenarındayız.
Sonuç olarak bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar.
Son bir cüret
Ama belki kurtarılabilir.
Anadolu’ya geçiyoruz!”
(Tanıtım Bülteninden)
Ne Zaman Emekli Oluyorsunuz?
Her şeyden önce kitap okuma alışkanlığı için ilgimizi çeken her konuda okumalıyız.
Ancak Sosyal Güvenlik Haklarımız biz doğmadan başlar.
Ama biz öldükten sonrada çocuklarımız, Anne ve Babamızın hakları ile devam eden bir süreçtir.
Kendinizin ne zaman emekli olabilirim sorunuza cevap bulacağınız bir kitaptır.emeklilik.
Sonuç olarak Sosyal Güvenlik haklarımız hakkında eğitimimizin hiç bir yerinde bir eğitim verilmemektedir.
Ancak tek öğrenebileceğimiz yer kaynak bu tür kitaplardır. SİGORTALILIK KAVRAMI (3)
Yeni Bir Başlangıç: Emeklilik
Her şeyden önce kitap okuma alışkanlığı genç yaşlarda edinilmediyse, hiçbir şey için geç kalmış sayılmazsınız.
Her şeyden önce emeklilik ile başladığını düşündüğümüz yaşamımızın son aşaması yeni dönemde ortalama ömrün uzaması ile değişikliğe uğramış oldu.
Ortalama yaşam artınca emeklilik süreci uzadı ve bizlerde bu doğrultuda emeklilik sonrası yaşamımızı farklı organize etmek zorunda kalıyoruz.
Boş zamanın çokluğu nedeni ile yeni eğitimler almak, öğrendiklerimiz ile önceki eğitimimizi birleştirerek hem gelir elde etmek hem de zamanı faydalı değerlendirmeye çalışmamız gerekecek.
Bu kitabın konusu ile bu Blog sayfalarının konuları benzerlik göstermektedir.
Sonuçta bu kitabı okumanızı ama güncel kalabilmek için bloğumuzu takip etmenizi öneririm.
Ayrıca Instagram sayfamız kirkindansonra40 ve Facebook sayfamız facebook/kirkindansonra.net takipte kalın.
Yaşlılık ve Emeklilik
Kitap okuma alışkanlığı, yaşımıza uygun, ilgi alanımız değiştikçe ona paralel hareket etmekle birlikte, çocuklarımız ve/ veya torunlarımıza örnek olmak açısından önemlidir.
Sorularla Blockchain
Yazar : Turan Sert
Kitap okuma alışkanlığı için her türden okuyarak devam etmek önemlidir.
Hem bilgi edinmek hem zamanı güzel geçirmekle birlikte roman, macera, bilimkurgu vs. türleri okuyarak
sıkılmadan sürdürebilmekteyizdir.
“Bitcoin gerçekten ne demek?
Blockchain ne demek?” sorularını kendisine yöneltmesiyle başlayan ve iki yılı aşkın süre boyunca Medium hesabında düzenli olarak benzeri sorulara cevap vermek üzere yayımladığı makalelerin bir araya toplanmasıyla oluşturulan “Sorularla Blockchain”, Blockchain Türkiye Yayınları arasında yerini aldı.
“Nedir Bu Blockchain Allah Aşkına?” Sorusu ile başlayan kitap, okuyucuyu adım adım blok zinciri dünyasına çekerek, aklını kurcalayan veya kurcalaması muhtemel her bir soruyu detayları ile cevaplar veriyor.
Her bir cevap kendi içinde örnekler ile destekleniyor.
Kendi dünyanız ile blok zinciri dünyasının birleştiği noktada okuyucuya yeni bir dünyanın kapılarını açıyor.
BCTR tarafından ücretsiz olarak yayımlanan “Sorularla Blockchain” Türkiye’de blokzinciri teknolojisini basit bir şekilde anlamak, bu alana adım atmak isteyen herkese hitap ediyor.
Ayrıca blok zinciri konusunda temel bilgiye sahip ancak daha fazla bilgi arayışındakiler için de bir başvuru kaynağı teşkil ediyor.
Daha Yeni Başlıyor
Her şeyden önce kitap okuma alışkanlığımızı geliştirmek veya sürdürebilmek için ilginç kitapları listemize alıyoruz.
Kitabın arka kapağından ilk izlenimler.
Geriye dönüp baktığımızda, her şeyin buhar makinesiyle başlamış olduğunu görüyoruz.
Yeryüzünde yaşayan bir tür olarak insan, bu buluşla birlikte 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren sürekli hızlanan ve kendisini diğer türlerden kesin olarak ayıran bir sürece girdi.
21. yüzyılın ilk çeyreğinde her iki günde bir, insanlık tarihinin başlangıcından 2003’e kadar üretilmiş toplam bilgi
miktarı kadar bilgi üretiliyor.
2013’te 4,4 zettabayt (trilyon gigabayt) bilgi üretilmişken, 2020’de bu rakamın 44 zettabayta çıkması beklenmektedir.
Bu durum, miktar ve hız olarak baş döndürücüdür elbette.
Ama bunun da ötesinde ortaya çıkan karmaşıklığın üzerinde düşünmek gerekmektedir..
Bu karmaşıklık son derece önemli sonuçlara yol açıyor ve bu sonuçların hepsi birbirine bağlı.
“Geleceğin dünyası” nın peş peşe üzerimize gelen eşiklerinden geçiyoruz, hatta sürekli olarak eşikte yaşadığımızı söylemek mümkün.
Yeni olana alışma fırsatı bulamadan daha da yenisi geliyor.
Bu anlamda hiçbirimiz artık “bu dünyanın yerlisi” değiliz, hepimiz yeni gelmiş, çevresine uyum sağlamaya çalışan göçmenleriz.
Faruk Eczacıbaşı, Daha Yeni Başlıyor kendi kişisel deneyimlerinden,
Eczacıbaşı Holding’in “kompüter” serüveninden,
Türkiye’nin geçirdiği dönüşümlerden ve dünyadaki son gelişmelerden yola çıkarak,.
Her gün daha büyük bir ivmeyle hayatımıza giren teknolojik gelişmelerin getirdiklerini ve götürdüklerini inceliyor.
Gelecekte dünyayı iyisi ve kötüsüyle nelerin bekliyor olabileceğini tartışıyor.
Emekli olanlarımız için ise; evde birlikte yaşadığımız kişiler ile kaliteli vakit geçirme fırsatı olarak değerlendirilmelidir.
Hepimiz için süreci doğru değerlendirmeye özen göstermek her açıdan faydalı olacağını düşünüyorum.
Aeden
Her şeyden önce kitap okuma alışkanlığı için iyi bir örnektir.
Geri dönmüyorlardı! Artık niye Dünya’da olduklarını biliyorlardı.
Ancak yaşam enerjisinin bu şekilde yağmalanmasına izin vermeyeceklerdi.
Ne pahasına olursa olsun ona sahip çıkacaklardı.
Sonuçta evrende hata yoktu, tesadüf yoktu! Nihayet anlamışlardı.
İnsan doğulmaz, insan olunurdu.
Her şeyden önce okurlar masalla gerçeği ayırt edebilecektir.
(Tanıtım Bülteninden)
Diyabet ve Zayıflama Kürleri
Kitap okuma alışkanlığı gelişirken, sağlığımız ile ilgili konularda da okuyarak her iki iyi işi bir arada yapmış olabiliriz.
Her şeyden önce 91 günlük Anti-Diyabet yaşam Programı ile Tip 2 diyabetten kurtul, insülin direncini yen ve kilo ver!
Sonuçta çok satanlar listesinden inmeyen İlaçsız Yaşam;
Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi ve Mutluluk Kürleri kitaplarının yazarı Dr. Ümit Aktaş’tan diyabete ve fazla kilolara elveda demek isteyen herkese hediye.
Öncelikle size söylenen her şeyi unutarak işe başlayın.
Hayat boyu ilaca mahkûm olduğunuzu söylediler.
Sonuç olarak tip 2 diyabetin iyileşemeyeceğini söylediler.
Fakat zayıflamak istiyorsan mutlaka diyetisyene git, dediler.
Ama bunların hepsini unutun.
Sonuçta sizi sağlıklı bir yaşama davet ediyorum.
Anahtarı kaybettiğiniz yerde aramanız gerektiğini biliyorsunuz artık.
Bu ne demek? Beslenme hataları yüzünden hasta oldunuz, kilo aldınız ve sorunu ancak beslenme modelinizi değiştirerek çözebilirsiniz.
Diyabet ve Zayıflama Kürleri ile anti-diyabet beslenme modelinin detaylarını öğreneceksiniz.
Diyabet ve kilo kontrolünde büyük önem taşıyan hayati yapıtaşlarını, neler yemeniz, nelerden kaçınmanız gerektiğini öğreneceksiniz.
Bunları yaşamınıza uyarlamaya başladığınızda ise…
Kan şekeriniz düzene girecek.
İnsülin direnciniz kırılacaktır.
Kilo vereceksiniz.
Şeker hastalığının yaptığı tahribatı durduracaksınız.
Vücudunuza kendini onarması için ihtiyacı olan besinleri vereceksiniz.
Tip 2 diyabetle el ele yürüyen hastalıklarla aranıza mesafe koyacaksınız.
Hastalığın sizden çaldığı yaşam enerjiniz geri gelecek
Diyabetle yakından ilişkili olan o depresif ruh halinden kurtulacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)
Tanrıyı Gören Son İnsan
Kitap okuma alışkanlığı için ilginç bir konuda okuyarak devam edebiliriz.
Her şeyden önce “2003 yılı, Orta ve Güney Amerika’daki El Nino yıllarından biriydi.
Ancak Meksikalı arkeolog Sergio Gomez Chavez, o sabah tam saatinde işyerine geldi.
Yağmur dinmiştir ve etrafa toprak kokusu yayılmaktadır.
Her sabah aynı şeyi yapardı: Ofisinden çıkar, piramit şeklindeki tapınağa yürür, bir tur atardı.
O gün tapınağın merdivenlerinin başladığı düzlüğe geldiğinde tuhaf bir şeyle karşılaştı.
Önünde bir metre genişliğinde bir çukur vardı.
Hafızasını yokladı. Önceki akşam oradan ayrıldığında böyle bir şey yoktu.
Etrafında dolaştı.
Evet, yıllardır her gün üzerinden yürüyerek geçtiği yerde, bir metre genişliğinde bir çukur açılmıştı.
O çukurun açıldığı tünelin sonunda göreceklerinin bütün dünyayı hayretler içinde bırakacağı, aklının ucundan bile geçmedi.
Ama orada inancın ve Tanrı’nın tarihi yeniden yazılmaya başlanacaktır.
İnsan, tarih boyunca yaratılışı sorguladı.
Önce tanrıları sonra da Tanrı’yı anlamak istedi.
Her şeye rağmen hep inancın limanına sığındılar.
Ertuğrul Özkök, gördüğü yerler, konuştuğu kişiler, sorduğu sorular ve okuduğu kitaplarla bir inanç hikâyesi anlatıyor. Tanrı’yı Gören Son İnsan, insanın bu en büyük arayışının izinde, muhteşem bir yolculuk.
(Tanıtım Bülteninden)
Gör Beni
Kitap okuma alışkanlığı için, bizi düşünceye sevk eden kitaplar okuyarak da sürdürebilmeliyiz.
Bedenimin içindeki canı gör, sadece etimi değil.
Gözlerimin içindeki hayatı gör, sadece bakışımı değil.
Hissettiklerimi gör, sadece tepkilerimi değil.
Beni gör.
Derinliğimde boğulmadan,
Sorularımda kaybolmadan,
Korkularında yok olmadan,
Gör Beni.
Bir fısıltıya koydum kendimi.
Kalbine soruyorum yerimi:
Ama beni görmeyi başarabilir misin ?
Cesaretin yeter mi?
Topla cesaretini ve Gör Beni.
Birileri bizden fırtına bekliyor,
onlara gök kuşağı vermeye hazır mısınız?
(Tanıtım Bülteninden) kitapyurdu.
21.Yüzyıl İçin 21 Ders
21. yüzyılın en çok ses getiren düşünürlerinden Yuval Noah Harari;
İlk kitabı Sapiens’te insanın nasıl önemsiz bir hayvandan dünyanın efendisine dönüştüğünü, ikinci kitabı Homo Deus’ta çarpıcı öngörüleriyle insanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu ele almıştı.
21. Yüzyıl İçin 21 Ders ise;
Öncelikle yüzyılımızın eşi benzeri görülmemiş teknolojik ve ekonomik kırılmalarıyla ve
yaşanan aralıksız değişimlerle başa çıkabilmek için elzem soruları tartışmaya açmaktadır.
Tanrı geri mi dönüyor?
Bilgisayarlar ve robotlar insan olmanın anlamını nasıl değiştirecek?
Yalan haber salgını karşısında ne yapabiliriz?
Büyük Veri bizi sürekli izlerken, seçme özgürlüğümüzü nasıl geri kazanabiliriz?
Dünyayı anlayamıyorsak doğruyla yanlışı, haklıyla haksızı nasıl ayırt edeceğiz?
Ufkumuzu aşan, bütünüyle insan kontrolünün dışında dönen ve
tüm tanrılarla ideolojilere gölge düşüren bir dünyada sağlam bir etik zemin bulmak mümkün mü?
Homo sapiens yarattığı dünyayı anlamlandırma yetisine sahip mi? Gerçekliği kurmacadan ayıran belirgin bir sınır kaldı mı?
Eşitsizlik ve iklim değişikliğinin başımıza açtığı dertlere milliyetçilik deva olabilir mi?
Eski anlatıların çöküp yerine yenilerinin gelmediği bir çağda ne tür becerilere ihtiyacımız var?
Harari bu ve benzeri çok temel soru(n)ları, her biri birbirinden kışkırtıcı ve derinlikli 21 bölümde ele alırken, daha önceki kitaplarında ortaya koyduğu fikirlere dayanarak siyasi, teknolojik, toplumsal ve varoluşsal zorluklara açıklık getiriyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Alışkanlıkların Gücü
Kişisel gelişime meraklı olanları kendine çekmeyi başaran bu muazzam eser,
Charles Duhigg imzalı usta bir kalem aracılığıyla okurlarına ulaşıyor.
Yazarın hayatımızdaki alışkanlıklara değindiği bu kitapta,
alışkanlıkların başarı ve başarısızlıklarımızı nasıl etkilediği hakkındaki ipuçları büyük bir titizlik ile işlenmektedir.
Hayatınızdaki düzene başka çerçevelerden bakmaya başlayacağınız bu kitap ile siz de sahip olduğunuz tüm alışkanlıklarınız üzerine yeniden düşüneceksiniz!
Alışkanlıklar ve Başarı İlişkisi
Hayatta herkesin sahip olduğu bir alışkanlık var.
Her sabah aynı saatte uyanmak,
Her gece aynı saatte yatmak veya aynı yol güzergahını kullanarak işe gitmek gibi olan bu basit eylemler size hayatta başarı getirir mi?
Öyleyse nasıl?
İşte tam da bu noktayı ele alarak alışkanlıklar meselesini inceleyen Charles Duhigg, alışkanlıkların döngüsünü ise “işaret – rutin – ödül” olarak nitelendiriyor.
Ayrıca kitabı ana hatları ile üç farklı bölüme ayıran Duhigg, “bireysel alışkanlıklar”, “şirket ve organizasyonların sahip olduğu alışkanlıklar” ile “toplum alışkanlıkları”nı en iyi örnekler ile inceliyor.
Okuyucuların içerisinde; ünlü reklamcıların başarı hikayelerini, ünlü antrenör Tony Dungy’nin Amerikan Futbol Ligi’nin en kötü takımının kaderini nasıl değiştirdiğini, Starbucks’ın başarı sırrını ve Martin Luther King’in yurttaş hakları hareketinin nasıl başarıya ulaştığı gibi farklı başarı hikayelerini bulabilecekleri eser, alışkanlıklar hakkında düşünmeye davet ediyor.
Diğer taraftan alışkanlıklar üzerine araştırma listesinde yer alan kişilere yönetilen bir dizi soru ile alışkanlıkların gücünün irdelendiği kitap, her şeyin beyinde bittiği konusundaki ipuçlarını okuyucuya aktarıyor.
Unutmayın ki tüm değişimlerin gücü beyniniz ile ilgilidir.
Siz alışkanlıklarınızı doğru uyguladığınız ya da onlardan vazgeçebildiğiniz takdirde başarı sizin için de kaçınılmaz olacaktır.
Bunu Biliyor muydunuz?
Kitabın yazarı olan Charles Duhigg, aslında New York Times gazetesinin ödüllü iş dünyası muhabiridir.
Alışkanlıkları Gücü isimli bu kitabı ile büyük ses getirirken, kitabını bestseller listesine sokmayı başarmıştır.
En Sevilen Kitaplara Hemen Şimdi Sahip Olun!
Kişisel gelişim türünün en iyi örnekleriyle tanışmaya hazır mısınız?
O halde hemen siz de kategorilerimizi inceleyin, Alışkanlıkların Gücü ve benzeri pek çok etkileyici kitaba sahip olmak için beklemeyin!
Bu düşünceler doğrultusunda sizlere bazı kitap tanıtımları yapmak istedim.
Corona Virüs Savaşları
Yazan: Kursad Berkkan.
Dünya, tarihin akışını şekillendirecek yeni bir döneme girdi.
Tüm dünyanın gündeminde olan ve binlerce kişinin ölümüne neden Corona Virüsü, akıllara aynı soruları getirdi:
Peki ya o virüsler insanları öldürmek için tasarlanan biyolojik bir silah ise?
Dünyayı yöneten gizli örgütler, tarikatlar ve birçok yapılanma hakkında çalışmalar yürütmüş olan
Yazar Kürşad Berkkan, bu kez birçok kişinin sormaya çekindiği soruların yanıtlarını ortaya çıkarıyor.
Corona Virüsü nasıl ortaya çıktı?
Virüs savaşları başladı mı?
Dünyada virüs savaşlarının boyutları nelerdir?
Virüs savaşlarının tarihi nasıl seyretmiştir?
Ülkelerin biyolojik savaş programlarında neler var?
Domuz Gribi, kuş Gribi, Sars Virüsü gibi olayların perde arkasında kimler var?
Aşı ve ilaç sektörleri hangi baronların ellerinde? Corona Virüsü ve virüs savaşlarına yönelik daha birçok sorunun yanıtı bu kitapta.
Başlangıç 2020
Dünya Deccal ve Mesih’in savaşına mı sürüklenmektedir?
Gıda ve ilaç sektörüyle insan ırkı bitme noktasına mı geldi?
Ayasofya, Sultanahmet ve Süleymaniye’ye kimler saldıracak?
İklim ve deprem silahı ile Türkiye mi hedef alınmaktadır?
Türkiye işgal tehdidi altında mı?
100 yıl sonra Türkiye yine aynı oyunla mı karşı karşıya?
Doğu Akdeniz’de büyük petrol savaşı mı çıkacak?
Güneş batıdan mı doğacak?
Astroloji 2023’e kadar hangi felaketleri öngörüyor?
(Tanıtım Bülteninden)
Mutlu Yaşlanma
Genç Yetişkinlikten Yaşlılığa Gelişimsel Bir Yolculuk
Mutlu Yaşlanmak, yaşlı bireylerin yanı sıra, yetişkinliğin erken dönemlerinden başlayarak, gelişim süreci içindeki
herkesin bilinçli bir şekilde yaşlanabilmesi için izleyebileceği bir yol haritası sunmaktadır.
Mutlu yaşlanmanın temelinde, yaşanan yılların zorunlu olarak neden olduğu doğal kayıpları kabul etmek ve bu değişime olumlu bir yaklaşımla uyum sağlamak yer alıyor.
Geçen yılları yaşama katkı sağlayan artı bir değer olarak görmek, bu deneyim ve birikim desteğiyle yeni uğraşlar
bularak kendini yenileyebilmek, yaşlılık yıllarını da yaşama sevincini yitirmeden sürdürebilmesini sağlıyor.
Rakamın Kaç
Var olmanın merkezini oluşturan yaşam, ölüm ve para gibi konuları bu denli zarif ve zeki bir yaklaşımla ele alan değerli çalışmaların sayısı çok az.
Bu eğlenceli ve bir o kadar da gerekli kitap, altmışlı yıllarda yaşlarında da aynı şekilde pek şey yapmadan geçirmeye alışmış (ve esasen altmışlı yaşlarında da aynı şekilde pek bir çaba sarf etmeden yaşamayı arzu eden) bir kuşağın hayallerine, plan ve projelerine başarıyla parmak basıyor.
O zamanlar Hendrix dinlerdik. Şimdiyse Eisenberg’i dinliyoruz.”
Stanley Bing, Sun Tzu Was a Sissy: Conquer Your Enemies, Promote Your Friends, ve Wage The Real Art of War kitabının yazarı.
“Emeklilik planı yapmak kolonoskopi yaptırmaktan daha keyifli değil!
Ama söz konusu olan Lee Eisenberg ise, o zaman iş değişiyor.
Eisenberg, geleceğinizi, daha da önemlisi, yaşamınızı nasıl ele almanız gerektiği hakkında son derece komik, bir o kadar da bilgelik içeren bir kitap yazmış.”
Ken Auletta, Media Man: Ted Turner’s Improbable Empire kitabının yazarı.
Bu kitabın, tüm yetişkinleri, mutlu ve doyumlu bir yaşlılığa hazırlamaya yardımcı olacağını umuyoruz.
Hiç bir Karşılaşma Tesadüf Değildir
Kader, insandan vazgeçmiyor. Anbean yeniden ve yeniden yazılıyor.
Öyle anlar geliyor ki yapmam dediğin şeyi yapıyorsun, katlanamam dediğin şeye katlanıyorsun, sevemem dediğini seviyorsun, gidemem sanırken bir anda çekip gidebiliyorsun, öldüm diyorsun ama yine de yaşıyorsun…
Başlarına ne geleceğini bilmeden uzun bir yola çıkan arayış içindeki genç bir sufi ile aklı karışık genç bir kızın bu yolculuklarında yazgılarından başka güvenecekleri hiç ama hiçbir şeyleri yoktur.
Yedi gün boyunca yanlarında para, yiyecek, kıyafet ve en önemlisi de hiçbir planları olmadan şehir şehir dolaştıktan sonra başladıkları yere geri döndüklerinde onlar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
İnsan sadece yedi günde bile değişebilir miydi?
Yeniden yazılabilir miydi kaderi?
Elbette sadece yedi günde değişebilirdi her şey.
Tıpkı sazlıktaki bir kamışın, yedi evreden sonra içli sesler verebilen bir “ney”e dönüşmesi gibi…
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Kişisel gelişim; mesleki ve sosyal anlamda farklı konumlarda yer alan her insanın tabii olarak fikir sahibi olduğu, ancak bir o kadar da fikre ihtiyaç duyulan bir alandır.
Bu nedenle söz konusu alanın, modern dünyada geniş bir yer edindiğini söylemek mümkün.
Hayatı hakkınca ve nitelikli yaşamaya dair tavsiye alınabilecek kişilere gelindiğinde ise Türkiye’ de herkesin aklına
gelecek isimlerden birini tahmin etmek zor değil.
Tarihçi, Akademisyen ve Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye’de akademi camiasının yanı sıra çeşitli yayın mecralarında da ilgiyle takip edilen isimler arasında yer alıyor.
Engin bilgi birikimi ve hakim üslubuyla adından söz ettiren Ortaylı;
Bu kez karşımıza yalnızca cevaplarla değil, bir kitap dolusu yanıtı olan şu soruyla çıkıyor: “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Kitap almanın diğer bir adresi ise remzikitabevi dir.
Dünya Düzeni
Bu kitabı okuduğumda bir şeylerin değişeceğini ve yeni düzenin nasıl kurulacağını düşünmeye başlıyorsunuz.
Bugün bu yeni düzenin adımları atılmaya başlanmıştır.
Kitabı okuduğum günden sonra başka kitaplar da bu görüşümü destekleyip yeni dünya düzeninin nasıl olacağı fikrinin şekillenmesine yardımcı oldu.
Bu tür kitapları okuyup benzer filmler izlediğinizde spekilatif diye düşünmeyin.
Mutlaka üzerinde kafa yorun.
Telomer Etkisi
Kitap okuma alışkanlığımıza sağlık ve bilim alanını da ilave etmeyi ihmal etmemenizi öneririz.
Her şeyden önce Nobel Ödüllü.
ELİZABETH BLACKBURN-ELİSSA EPEL
Uzun yaşamının ve genç kalmanın yeni bilimi.
Bu tür kitapların adresi boyneryayınları dır.
60 yaşındaki insanların neden 40 yaşında gibi, bazı 40 yaşındakilerin ise neden 60 yaşında gibi göründüğünü ve hissettiğini hiç merak ettiniz mi?
Dr. Elizabeth Blackburn ve Dr. Elissa Epel’in araştırması, telomer uzunluğu ve sağlığının uzun süredir varsayılan bir hipotez olan zihin-beden ilişkisinin biyolojik temelini oluşturduğunu gösteriyor.
Onlar ve diğer bilim insanları günlük alışkanlıklarımızda yapabileceğimiz değişikliklerin telomerlerimizi koruyabileceğini ve sağlıklı yaşam sürelerimizi (sağlıklı, aktif ve hastalıksız kaldığımız yılların sayısını) artırabileceğini ortaya koydu.
TELOMER ETKİSİ
Blackburn ve Epel’in bulguları ve dünyanın dört bir yanındaki meslektaşlarının araştırmaları ile birlikte, uyku kalitesinin, egzersizin, çeşitli diyetlerin ve hatta bazı kimyasalların telomerleri derinden etkilediğini ve kronik stres, olumsuz düşünceler, gergin ilişkiler ve hatta kötü mahallelerin telomerleri yavaş yavaş tüketebileceğini gösteriyor.
Bu bilimsel bilgilerden yola çıkarak besin listeleri paylaşıyor, telomerlerimiz için sağlıklı olan egzersiz miktarı ve
türlerine dair tavsiyelerde bulunuyor, kendinizi stresten korumak için kullanabileceğiniz zihin oyunlarının yanı sıra
gebelikten ergenliğe kadar çocuklarınızı kısa telomerler geliştirmeye karşı nasıl koruyacağınız hakkında öneriler
sunuyorlar.
TELOMER ETKİSİ
günlük hayatınızı yeniden değerlendirmenizi sağlayacak. Hücresel seviyede nasıl yaşlandığımızı, kromozomlarımızı ve hücrelerimizi sağlıklı tutacak basit değişiklikler sayesinde nasıl daha uzun süre hastalıklara yakalanmadan, yaşam dolu ve anlamlı hayatlar süreceğimizi açıklayan öncü bir kitap.
(Tanıtım Bülteninden)
Atatürk Etkisi
Kitap okuma alışkanlığı aşılamak için çocuklarınız ve çevrenizdeki gençlerin mutlaka Atatürk ve Türkiye tarihi hakkında da okumasını teşvik edin.
Son 150 yıllık Türkiye tarihini “iflas, işgal, direniş, kurtuluş” sözcükleriyle özetlemek mümkündür.
İşte “Atatürk Etkisi”, iflasa ve işgale karşı direnişi ve kurtuluşu yaratan etkidir.
Türkiye’yi emperyalist işgalden, saray/sultan baskısından ve geri kalmışlıktan kurtaran etkidir “Atatürk Etkisi”.
Türkiye tarihinin son 400 yılında, Türk milletinin hayatında “Atatürk Etkisi” kadar derin izler bırakan, “Atatürk Etkisi” kadar “kurtarıcı” bir “etki” daha yoktur:
Ancak ne II. Abdülhamit ne, Enver Paşa, ne Adnan Menderes, ne de başka biri Türk;
Milletinin hayatında “Atatürk Etkisi” ile kıyaslanabilecek kadar güçlü bir etki yaratamaz.
Atatürk’ten sonraki 65-70 yıllık karşıdevrime rağmen Türkiye Cumhuriyeti’ni bugün hâlâ dimdik ayakta tutan şey “Atatürk Etkisi” dir.
“Atatürk Etkisi” yaşanmış, bitmiş, dünde kalmış, tarih olmuş bir etki değildir;
Bugün hâlâ canlıdır, diridir, yepyenidir ve hâlâ kurtarıcı niteliğini korumaktadır.
Mesela “Atatürk Etkisi”yle kurulan Türkiye Cumhuriyeti, gün gelecek yine “Atatürk Etkisi”yle kurtulacaktır.
Fakat “Atatürk Etkisi”nin yeniden ortaya çıkması için yeni bir Atatürk beklemeyin.
Sonuçta Atatürk yok ama “etkisi” burada; o etkiyi harekete geçirecek olan sizsiniz, biziz, hepimiziz.
(Tanıtım Bülteninden)
Kayıp Yaz
Altan Öymen Kayıp Yaz’da o “döndürülüş” ün nasıl olduğunu anlatıyor.
Altan Öymen “anılı kitap” larına devam ediyor.
Ancak sıradaki kitap, beklendiği gibi 1960’larla, 1970’lerle ilgili değil…
Bu kitabın konusu, daha yakın bir zamanın “2015 yazı”nın olayları…
Öymen -kendi deyimiyle- bir “takdim-tehir” yapıyor… 1960’larla 70’leri bir sonraki kitabına bırakıyor.
Altan Öymen neden Kayıp Yaz dediğini şöyle anlatıyor:
Buna ‘kayıp yaz’ yerine ‘kaybolan yaz veya ‘kaybedilen yaz’ da denilebilirdi.
Çünkü 2015 yılının yaz aylarında, hep birlikte kaybettiğimiz büyük bir fırsat vardı:
Ülkemizin yeniden demokratikleştirilmesi’ fırsatı.
2015’in 7 Haziran’ında bir seçim yapılmıştı.
Türkiye’de zaman içinde yerleşmiş olan demokratik kurallara ve kurumlara büyük darbeler vuran iktidar partisinin oyları, yüzde 40’a kadar gerilemişti.
O gidişi durdurmak isteyen partiler ise, toplam olarak yüzde 60’a yaklaşan oylarıyla Meclis’teki mutlak çoğunluk sayısını aşmışlardı.
İktidarı değiştirip bir ‘ilk hedefler hükümeti’ kurarak, rejimin ‘yeniden demokratikleşme’si sürecini başlatabilirlerdi.
Ancak o fırsat kaçırıldı.
1 Kasım 2015 günü, Türkiye’nin siyasi tablosu, yeniden, 7 Haziran 2015’ten önceki haline döndürülmüştür.”
(TanıtBülteninden)
Ustalık Gerektiren Kafaya Takma Sanatı
Kitap okuma alışkanlığı için bu türde okuyarak da devam edebiliriz.
“Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir”.
Doğru, Ama bu sözün daha iyi bir bakış açısı var. Ve gerçekten derin bir bakış açısı.
Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek.
“Büyük sorumluluklar ,büyük güç getirir”.
“Her şeyi iyi tarafından görmek” gibi bir şey.
İyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbat olabilmektedir.
Ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir.
Negatif duyguları inkâr etmek, daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur.
Ya sürekli pozitif olmak
Hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir.
Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir.
Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü,
Bugün berbat bir günümdeyim.
Fakat ne yapalım ki hayat böyle.
Ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.”
Ama ya şimdi?
Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissede bilirsiniz. Son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz.
Bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz.
Sonuç olarak değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir.
Ama dünyayı kurtaracak olan şey budur.
Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi.
Ancak her zaman da böyle olacak.
Ancak sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan “Nasıl Mutlu Olunur” tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur.
Fakat daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir.
Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir.
Sonuçta Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir.
Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde
yaptığı seçimlerle belirlenir.
Hayatı da aynı şekilde görüyorum.
Sonuçta hepimize dağıtılmış bir el var.
Ama bazılarının eli daha iyi.
Ancak sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlerde.
Sonuçta almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır.
Ama içinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar.
Tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez.
(Tanıtım Bülteninden)
Savaşçı
e.e.cummings der ki; Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,kendin olarak kalabilmek,dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Ancak bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!
Her şeyden önce anlamlı ve coşkulu bir yaşam için SAVAŞÇI kitabında böyle bir savaştan söz ediyoruz.
Ama söz ediyorum değil, söz ediyoruz;
Çünkü kitabı Arif Bey’le beraber oluşturduk.
Siyasi ve güncel okuduğun kitapları da paylaşır mısın müdürüm?
Ali bey;Yorumunuz için teşekkür ederim.Önerilerinizi bekliyoruz.
Evet okumak için iyi giriş fırsatı, şartlar evde kalmaya mecbur bıraksa da, bu olayı fırsata çevirebiliriz. Şermin Yaşar diyeyim bende ” göçüp gidenler koleksiyoncu” yurdum insanları, gelenek görenek, inançları tadında hoş bir kitap
Yorum ve katkı için teşekkür ederim.