Bu yazımızda da kendimizle konuşmak, yani kendi kendimizle olan iletişimimize bir göz atalım istedim.

Kendimizle Konuşmak
Kendimizle Konuşmak

Her şeyden önce hepimiz günün yaklaşık on yedi saati boyunca devam eden bilinçli bir iletişim içindeyiz.

Ancak geri kalan saatlerde de bilinçsiz de olsa(rüya içinde) bu iletişim sürecimiz devam etmektedir.

Bütün bu iletişimimizin en az dörtte üçünü kendi kendimizle yapmaktayız.

Sabah yüzümüzü yıkarken başlayan bu diyalog yolda yürürken, araba kullanırken, çalışırken

veya televizyon seyrederken de sürmektedir.

Kendimize bu kadar uzun neler anlatıyoruz veya neler dinliyoruz?

Bunlar nedir diye düşünecek olursak göreceğiz ki çoğunlukla yapmak istediklerimiz, hayallerimiz, yapacaklarımız, yaptıklarımız, yapamadıklarımızdır.

Yani dışımızdaki kişi veya olaylarla ilgili yorumlarımız ve en önemlisi kendimizle ilgili olumlu

veya olumsuz görüş ve düşüncelerimiz var bu uzun diyalogumuzun içinde.

Fakat kendimizle yaptığımız bütün bu uzun gevezeliklere karşı değilim.

Hatta çoğu zaman bunu tavsiye bile ediyorum. Yaşam ve İlişkiler Koçu: Haluk Gültekin

Kendimizle Konuşmak Ama Nasıl?

Ancak iki noktada dikkatli olmamız gerektiğini de belirtmeden geçemeyeceğim.

Birincisi; Kendimizle uzun uzun konuşurken ne kadar samimiyiz, ne kadar içteniz?

Ama bunu lütfen sık sık ölçümleyelim.

Çocukluğumuzdan itibaren çeşitli dönemlerde kendimize rol model aldığımız kişiler vardır. Bunlardan anne ve baba sabit kalmak üzere her dönemde özde birbirine benzeyen

ama dönemimizin özelliklerine uygun olarak farklılıklar gösteren idollerimiz olur.

Biz farkında olarak veya olmayarak bu kişilerin davranış ve düşünce şekillerini taklit ederiz.

En azından taklit etmek isteyecek kadar hayranlık duyarız. https://www.uplifers.com

Bu durumda kendimizle bir olay, bir planlama, bir amaç hatta öfke duyulabilecek bir gelişme hakkında konuşurken kendimizin değil bu rol model kişinin olası fikir ve davranışlarını yansıtırız.

Yani bir anlamda kendimizi kim olarak görmek bize iyi geliyorsa o kişinin kimliğine bürünür, kendimizi onun gibi düşünüyor, onun gibi davranıyor olarak görürüz.

Oysa biz neysek oyuz.

Yani biz tüm bakış açılarımız, tüm yargı değerlerimiz ve tüm davranış özelliklerimizle biziz.

Bir başkası gibi düşünmeye veya davranmaya yönlendirildiğimiz zaman öncelikle başarısız

ama daha genel anlamda mutsuz oluruz.

İşte bu yüzden hayallerimizi oluştururken, yapacaklarımızı planlarken,

yaptıklarımızı değerlendirirken sadece kendi ölçülerimiz içinde kalmaya dikkat edelim.

Çıtamızın yüksekliğini başkasının boyuna göre ayarlamayalım.

İkinci nokta ise; Kendimizle ilgili düşüncelerimizdeki olumsuzluklardır.

Çevremde pek çok kişiyle yaptığım sohbetlerde fark ettim ki kendimizle ilgili düşüncelerimiz çoğu zaman olumsuzdur.

Örnek vermek gerekirse;  “Ben zaten hep başarısızdım” veya

Ben zaten hiçbir şeyi beceremedim ki” veya

Ben hiç mutlu olamadım ki” tarzındaki olumsuz formlar pek çok kişiden sık sık duyduğumuz formlardır.

Büyük bir olasılıkla bu formları kendi kendileriyle konuştukları zamanlarda da sıkça tekrarlıyorlardır.

Rol Modeller

Bu olumsuz düşüncenin kaynağı da büyük ölçüde biraz önce bahsettiğimiz kendi yapımıza göre abartılı rol modellerin seçilmiş olmasına dayanmaktadır.

Daha da kötüsü daha önce her dönemde sabit kalacağını belitmiş olduğum anne veya baba modeline dayanıyor olmasıdır.

Daha kötü olmasının sebebi bu rol modellerin genellikle sabit kalmalarından ve fazlaca uzun bir süreden beri içimizde olmalarındandır.

Hatırlayabildiğimiz en küçük yaşlarımızdan başlayarak anne veya babamızın başarıları ve

becerileri daima bizim o dönemdeki acemi deneyimlerimizden çok daha ötede olduğu için

bir yandan onlara gıpta ile bakarken bir yandan da kendimizi onlara rakip olamayacak kadar güçsüz, başarısız hatta beceriksiz görmüşüzdür.

İşte bu görüş eğer içimizde yer ettiyse, zaman içinde bu izleri silemediysek kendimizle ilgili düşüncelerimiz ve yargılarımız hep olumsuz olacaktır.

Sizlere bir yandan kendinizle konuşmayı özellikle önerirken,

bir yandan da bu iki noktaya dikkat etmenizi, kendinize rol model seçerken içinde bulunduğunuz başarı ve beceri boyutlarıyla çevresel koşullarınızı dikkate almanızı,

çocukluğunuzdaki başarısızlık ve beceriksizliklerin o döneme ait olduğunu kabul etmenizi de öneririm.

Son olarak da kendinize haklı veya haksız olarak yapmakta olduğunuz eleştiri ve

yargılamalarda fazlasıyla cömert olmaktan kaçınmanızı,

başkasının size yapmadığı şiddette bir eleştiriyi sizin de kendinize yapmamanızın da önemini belirtmek isterim.

Kendi kendinizle yapacağınız tatlı, yapıcı ve yüreklendirici sohbetleriniz olmasını dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !