İstanbul Adaları; Büyüklü küçüklü 9 ada ve kıyıya yakın iki kayalıktan oluşmaktadır.
Ancak İstanbul Adalarının beşinde yerleşim vardır.
Ayrıca bu Beş ada İstanbul ilinin bir ilçesini de oluşturmaktadır.
Konuya benzeyen İstanbul Fethi Nasıl Yapıldı? ve Galataport İstanbul ve Karaköy yazılarımızı da okumanızı öneririz.
Bu Adalar; Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası’dır.
Adalara, coğrafi konumları nedeniyle yalnızca deniz yoluyla (vapur, motor ve deniz otobüsleri) ulaşılabilmektedir.
Ancak, Adalar’a ilk vapur seferleri Galata Köprüsü’nden 1846 yılında başlatılmıştır. https://tr.wikipedia.org
Marmara Denizinde bulunan Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası’nda ise sürekli yerleşim bulunmamaktadır.
Ama Yassıada’ da yapılan imar değişikliği ile inşaatlar başlamıştır. Burada otel ve eğlence yerleri yapılması planlanmaktadır.
Adalar içerisinde adı gibi en büyük olanı da Büyükada’dır ve 5 Mahalleden oluşmaktadır.
İstanbul Adaları Tarihçesi
İstanbul Adaları, tarihler boyunca çeşitli kaynaklarda ve dönemlerde çeşitli adlarla anılmıştır. Bunların en yaygını olanı Batı kaynaklarının kullandığı “Prens Adaları” ya da “Prensler Adaları”dır.
Bu ad adalara, Bizans döneminde soyluların, prenslerin, patriklerin hatta imparatorların sürgün yeri olarak kullanıldıkları; kimi kaynaklara göre de, Bizans İmparatoru II. Justinus 567’de Büyükada’da görkemli bir saray ve manastır yaptırdığı için verilmiştir.
Her şeyden önce Antik dönemde İstanbul adalarına Dimonisi veya Demonisi (Cin Adaları) denmiştir.
Ancak, Aristoteles “Demonisi” nin Heybeliada’da ilk kez bakır madeni işleten birinin adı olduğunu ve adaların giderek onun adıyla anıldığını ileri sürmüştür.
Ama kendisi Halkedon (Kadıköy) Adaları demiştir.
Yunan filozof Artemidoros, Pitiusa (Çamlı), Romalı tabiat bilgini Plinius, Propontidas (Marmara Adaları) derken,
Bizanslılar burada yaşayan keşişlerden dolayı Papadonisia; Papaz Adaları veya Keşiş Adaları) demişlerdir.
Fakat Tarihçi Hammer, Les İles des Saint (Evliya Adaları),
Thomas Allom Demonesca,
Türkler ise, topraklarının renginden dolayı ‘’ Kızıl Adalar ‘’ diye adlandırmışlardır.
İstanbul Adalarının Osmanlı egemenliğine geçmesi 1453’te II. Mehmed’in İstanbul kuşatması ile gerçekleşmiştir.
İstanbul’un kuşatılmasından bir süre sonra donanma ile adalar önüne gelen Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey, kendiliklerinden teslim olan Kınalıada, Burgazada ve Heybeliada’yı almıştır.
Ancak, kale ile çevrili Büyükada da güçlü bir direnişten sonra düşmüş ve adalar İstanbul’dan 42 gün önce fethedilmiştir.
İstanbul’un Fethinden sonra manastırlar boşaltılmış, adalarda yaşayan Rum halkının çoğu buralardan göçmüştür.
Ayrıca, bölge bir süre canlılığını yitirmiş, daha sonra keşişler yavaş yavaş eski yerlerine dönmüşlerdir.
Osmanlı döneminde patrikhaneye adalarda toprak kullanım ve mülkiyet hakları verilmiştir. İstanbul Adaları, eskiden olduğu gibi, manastırların ağırlık taşıdığı köy yapılarını sürdürmüşlerdir.
19. yüzyılın ikinci yarısında Ege adalarından İstanbul Adalarına doğru bir göç hareketi başlamıştır.
Özellikle balıkçılar adalara yerleşmişlerdir.
Kınalıada’ ya Ermeni cemaatinin yerleşmesi de 19. Yüzyıldadır.
Atatürk ve Adalar
İstanbul’un kurtuluşundan sonra Rumların bir bölümü yurtdışına göç ettiğinden, işlettikleri lokantalar, pansiyonlar, dükkanlar kapanmış, adaların yaşamında yokluklar hissedilmiştir.
Fakat Cumhuriyet’in İlanı’ndan sonra adalar, Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği ilgiyle yeniden canlılık kazanmaya başlamıştır.
Atatürk 1928 yazından itibaren her yıl Büyükada’daki Yat Kulübü’ne (Anadolu Kulübü) gelerek burada dinlenmiştir.
Ayrıca, İsmet İnönü de 1924’te rahatsızlığı sırasında dinlenmek için geldiği Heybeliada’da kiraladığı evi daha sonra satın almıştır.
Sonuçta bu ev, daha sonra İnönü Vakfı tarafından müzeye çevrilmiştir.
Aynı dönemde Büyükada’da yaşamakta olan ünlü bir sürgün de Ekim Devrimi’nin önderlerinden olup Stalin döneminde ihanetle suçlanarak 1929’da Rusya’dan çıkarılan Leon Troçki de anılarını burada yazmıştır.
İstanbul Adalar halkı, sürekli ikamet eden ve sadece yaz aylarında (yazlıkçı) ikamet edenler olarak iki gruba ayrılmaktadır.
Adalarda, yazları yoğun bir iç turizm hareketi olmaktadır.
Bu nedenle de nüfus, yıl içinde önemli farklılıklar göstermektedir.
Nüfusu yaz aylarında Nisan ve Mayıs’tan itibaren artmaktadır.
Özellikle Temmuz, Ağustos aylarında Büyükada 30.000, Heybeliada 20.000, Burgazada 7.000 ve Kınalıada 15.000 olmak üzere, toplam 72.000 kişi civarına ulaşmaktadır.
Bu nüfus günü birlik ziyaretçilerle birlikte 140.000 kişiyi bulmaktadır.
Günümüzde İstanbul Adaları, ziyaretçileriyle sık vapur, deniz otobüsü ve motor seferleri sayesinde;
Sayıları artan otelleri, pansiyonları, lokantaları, gazinoları, kulüpleri, eğlence ve mesire yerleriyle hareketliliğini ve cazibesini korumaktadır.
Bu Adalarda araç kullanımı yasak olması sebebi ile sadece Faytonlar hizmet vermekteydi.
Fakat 30 Temmuz 2020 tarihinden itibaren Adalar’da ulaşım elektrikli araçlarla yapılmaya başlanmıştır.