İngilizce’den dilimize fazla düşünmek olarak geçen overthinking, iki şekilde hayatımıza etki ediyor.
Biri geçmiş, diğeri gelecek ile ilgili.
Öyle bir dönem yaşıyoruz ki uzun zamandır; duygularımızı kontrol edemediğimiz, değişken, anlamsız bir ruh hali içindeyiz.
Bir ağlıyoruz, bir gülüyoruz.
Ağlarken gülmeye, gülerken de ağlamaya başlıyoruz.
Acı gülümsemeler kaplıyor yüzümüzü. Kahkaha atamaz olduk.
Sevdiklerimiz ile bile aramıza mesafe girdi.
Kendimizi düşünmek bir yana, sevdiceklerimizi kaybetme korkusu da sardı hücrelerimizi. Kaygı, endişe dolu zamanlar geçiriyoruz.
Sürekli neler olduğunu ya da olacağını düşünüyoruz.
Kara kara düşünüyoruz.
İyi olmasını dileyerek de düşünüyoruz bazen ama illaki uzun uzun düşünüyoruz.
Merhabalar güzel gönüldaş… Kırkından Sonra‘ya hoş geldin.
Biraz sohbet edelim mi? Gerçi sadece ben anlatacağım, sen okuyacaksın ama olsun.
Sen de bir şey demek istersen çekinme, yaz yorumunu.
Ben de seni dinlerim.
Burada birlikte harika vakit geçireceğiz.
Kâh gülümseyeceğiz, kâh dertleneceğiz ama illâki kendimizden bir parça bulup, yalnız olmadığımızı göreceğiz.
Haydi başlayalım…
‘Fazla düşünmek, iki şekilde hayatımıza etki ediyor. https://fikirturu.com
Biri geçmiş, diğeri gelecek ile ilgili.’ demiştim.
Her ikisi de insanda kaygı, stres, korku, mutsuzluk, depresyon gibi etkiler yaratıyor.
Konu ile ilgili olarak da Stres ve Stresle Başa Çıkma başlıklı yazımızı da okumanızı öneririz.
Bir problemi çözmekteki düşünme haliyle karıştırılmamalı ama.
Çünkü problem çözmek; “harekete geçmek”, fazla düşünmek; “negatif düşüncelerle dibe çökmek” manasına geliyor.
Dönem dönem kendimizi daha kaygılı ve düşünceli hissederiz.
Çevresel faktörler, ailevi sebepler ve özel durumlar bu ruh haline girmemize neden olabilir.
Ancak özellikle önemli yaşamsal dertlerle boğuştuğumuz günlerde, fazla düşünme durumunu günlük yaşantımıza etki ettirecek kadar sınırı aştığımızda, ruhen ve bedenen hasta olmaya davetiye çıkarıyoruz demektir.
Fazla Düşünme Problemi Yaşadığımızda Neler Yaparız?
✓ Gerekli gereksiz her konuda sesli ya da içimizden sürekli konuşuruz.
✓ Diğer insanlarla yaptığımız sohbetleri daha sonra analiz etmeye çalışır, değişik versiyonlarla kurgularız.
✓ Başkalarının özellikle olumsuz davranışlarını kafamıza çok takar, kendimizce canlandırmalar yaparız.
✓ Bazı olumlu ya da olumsuz anlara tekrar tekrar dönüp, orada takılı kalırız.
✓ Yorgun beynimizle uykuya dalmakta zorlanırız.
✓ “Şöyle yapsaydım, böyle olsaydı” dediğimiz anlar çoğalır.
✓ Sürekli endişelenir, çözüme değil soruna odaklanırız.
✓ Kontrol edemeyeceğimiz durumlar için, gereksiz yere kaygılanırız.
✓ Mesajlarımızı veya maillerimizi tekrar tekrar okuyup, ne anlayıp anlamadığımızı yorumlarız.
✓ Daha çok kendi dünyamıza gömülür, bazen de geçmiş ve gelecek ile ilgili dünyaya pencerelerimizi kaparız.
Ne kadar gereksiz şey varsa yapıyormuşuz, gördün mü canım gönüldaşım?
Yorucu, yıpratıcı ve bizi erkenden yaşlandıracak olan tüm bu zararlı düşüncelerden kurtulmanın zamanı gelmedi mi o halde?
Hele ki şu stresli günlerde daha fazla değil, daha soğukkanlı bir şekilde, dozunda ve fakat olumlu düşünceler geçirmeliyiz beynimizden…
Fazla Düşünme Problemini Nasıl Çözeriz
✓ Ama sosyal medyayı kısa süreli sadece gerekli haberleri almak ve keyifli, öğretici, bilgilendirici şeyler görmek için takip edebiliriz.
✓ Zihnimizi sürekli meşgul etmek çok yorucudur.
Başımızın ağrıdığını hissederiz hatta.
Bazen hiçbir şey düşünmeden, yarı uzanıp, boş boş bir duvara baksak bile daha iyi.
En güzeli sevdiğimiz bir programı ya da filmi açıp izlemek, kitap okumak veya spor yapmak gibi şeylerden faydalanmak.
✓ Bulmaca çözebiliriz ya da bir hobimiz ile ilgilenebiliriz.
✓ Öğrenmeye fırsat bulamadığımız bir yabancı dil için öğretici videolar izleyebiliriz.
Bir de bakmışız, zor günler bittiğinde derdimizi anlatacak kadar konuşabiliyoruz o dili.
✓ Fazla düşünmenin zihin ve beden üzerindeki olumsuz etkilerini gözlemleyip, kendimize bir sınır çizebiliriz.
✓ Fazla düşünmeyelim ama unutmayalım da! Gelecekte bu günleri unutmayalım.
Yani; unutulmaması gerekeni unutmayalım ki, rahatsız olanları düzenleyip rahat edelim bedensel ve ruhsal olarak.
Ve fakat unutulması gerekeni unutalım ki, rahat edelim bedensel ve ruhsal olarak.
✓ Bizi ruhsal yönden hasta eden düşünceleri (her ne ile ilgili olursa olsun) beynimizin onu silmesi için salıverelim gitsin, bırakalım o halletsin.
Biz kuruntu edip düşünmeyelim.
Velhasıl cancağızım; dünya denilen değirmenin gürültüsünü bastırıp, biraz da kalbinin ve ruhunun sesini de dinle.
Fazla Düşünmemek Zor Değil
Anlatınca zor bir şeymiş gibi ancak çok basit. İyi düşünmek, iyice düşünmek lazım esasen.
Ve ‘İyi diyelim, iyi olalım.’ ツ
Her insanın karanlık, ruhsuz, tatsız tuzsuz, hiçbir şeyin yolunda gitmediği günleri olur bazen.
Yanlış giden şeyler, seni acının içine çeker düşüncelerinde boğulana kadar.
Ya da dünyanın karanlık günleri olur bazı dönemler.
Ama tuhaftır ki; gerçekte bunları yaşamak aslında iyidir ve aynı zamanda çok da yararlıdır. Çünkü; bu yaşananlar sıfırlanma görevi görürler aynı zamanda insanlar ve insanlık için.
Ama hani acıdan, hüzünden beslenen; gerekli gereksiz her şeyi doz aşımında düşüneninsanlar var ya? İşte, onlara dönüşmemek için, bu sürecin kısa olanı makbuldür.
“Bir yerin ağrıdığında ağrı kesici alırsın geçer, telefonun kasarsa kapatıp açarsın geçer, ayağın kayar düşersin gülersin geçer…
Ya acılar, üzüntüler, kaygılar, endişeler?
Onlarla nasıl başa çıkacağım? Kalıcı olmamaları için ne yapacağım?
Beden ve ruh sağlığımı nasıl koruyacağım?” diyorsan, fazla düşünme muzdaribisin ve de iyileşip güzelleşmek için çaba sarf etmiyorsun demektir.
Yapma, etme!
Buraya kadar anlattıklarım faydalı olmadıysa, üzülürüm. Ama birkaç fikir daha verebilirim, belki buluşuruz bir noktada. Yok canım yorulmam, ne demek, keyifle?!. ツ
Fazla Düşünme!
✓ Çözümlenememiş şeyler, içerde bir yerlerde güzelce yerleşir kalır, dikkat edeceğiz.
Sırdaşımızla, sevdiceğimizle ve gerekirse bir profesyonelle konuşacağız, sohbet edeceğiz, yardım alacağız.
✓ Kesinlikle kaygılarımızla yüzleşeceğiz.
Kendimize dürüst olacağız ki; iyileşebilelim.
Farkında olacağız, farkına varacağız. İçinde bulunduğumuz durumla yüzleşeceğiz ya hani?
Karanlığı keşfederek, aydınlığı bulacağız. Kendimize güveneceğiz, kendimizi ve başkalarını anlamaya çalışacağız.
Düşüncelerimizle başbaşa kalıp, farkı fark edeceğiz.
✓ Ağlamak, beynimize bolca oksijen gönderip rahatlatır ve görüşümüzü netleştirir.
Ağlayarak kendimize terapi yapacağız.
Erkek, kadın fark etmez. “İnsanız” diyeceğiz, rahat rahat ağlayacağız.
✓ Mola vereceğiz.
Acık uzaklaşacağız kasvetli günlerden.
Hiçbir şey olmamış gibi yapacağız bir süreliğine ki; güç toplayabilelim soruna döndüğümüzde başa çıkabilmek adına.
Ne mümkünse onu yapacağız; yürüyüş olur, müzik dinlemek olur, kitap okumak olur, film izlemek olur, yemek yapmak olur, hiçbir şey yapmadan kanepede yayılmak olur… Olur da olur.
✓ Sevdiğimiz şeyleri yapıp, sevdiğimiz insanlarla görüşüp, fuzuli olan her şeyi ve herkesi hayatımızdan çıkaracağız bu bahaneyle.
İyi insan lafının üstüne, kötü insan üstüne üstüne gelir çünkü, bunu bilip ona göre davranacağız.
✓ Dayanabildiği acılar, katlanabildiği zorluklar, çözebildiği sorunlardır insanı olgunlaştıran. Olgunlukla karşılayacağız hayatın her getirisini ve götürüsünü.
✓ Küçük şeylerden mutlu olabilen insanlar vardır. Bir de küçücük şeylere üzülebilen. Biz ilkini seçeceğiz. Her şeyi ve herkesi olduğunca kabul edebilen sevecen bir insan olacağız.
✓ Güzellikler için şükretmiyor, çirkinlikler için ise bolca küfrediyoruz.
Fazla Düşünmek Olmuyor ki
Olumsuz her şey için hayatı suçluyoruz da, olumlu ve harika şeyler için aynı hayata bir teşekkürü çok görüyoruz.
E, ne de olsa ‘insan’ız değil mi?
Şükredeceğiz, ama ruh ve beden sağlığımızı koruyabilmek için yetinmeyeceğiz.
Daha iyisini ve güzelini isteyeceğiz.
Maddi olarak değil, manevi olarak besleyeceğiz ruhumuzu ki; maddiyata kavuşabilmek için sağlam kalabilelim.
✓ Şunu da görmezden gelip, duymaza götürmeyeceğiz;
Bazen acıyan/acıtan boğazımız değil, aslında söyleyemediklerimizdir.
Bazen sıkışan kalbimiz değil, asıl kırgınlıklarımızdır.
Bazen hazımsız olan midemiz değil, bize yapılanlardır.
Yani; kendimizi dinleyeceğimiz.
Beden/ruh/organ ilişkisini öğreneceğiz.
İklim Diyor Ki
Düşünüyorum da… Düşünmek çok yorucu!
Mesela ben;
Beynim durmuyor, habire düşünüyorum.
Düşünürken bile düşünüyorum icabı halinde.
Okurken, uyurken, gece, sabah erken.
Ne düşündüğümü düşünüyorum halen?!
Bazen durup düşünüyorum…
Sonra hareket ediyor, elimi kolumu sallıyor yine düşünüyorum.
Yürüyerek de düşünebiliyorum ben.
Aynı anda birkaç işi birden yapabildiğimi düşünüyorum çünkü.
Mesela telefonla konuşurken bi’ yandan annemin sonu gelmeyen sorularına cevap yetiştirip, çorbayı karıştırabilir ve kitap okuyabilirim.
Bazen kitaba tuz serpip, telefondakine ne diyeceğimi karıştırıyorum ve çorbaya laf anlatıyorum ama olur o kadar. ツ
Bazen şöyle bi’ düşünüyorum; ‘şöyle bi’ düşüneceğime enikonu düşüneyim diyorum.
Bu sefer de kafama ağrılar giriyor.
‘O halde niye öyle düşünüyorum ki’ diye düşünüyorum bu kez de?!
‘Düşün düşün çoktur işin’ derdi dedem Allah rahmet eylesin.
“İyi ve güzel düşün. Bir gün gerçekleşir elbet olmayacağını sandığın düş’ün.”
“Sen yapabiliyor musun ki anlatıyorsun İklim’ciğim?” dersen de cancağızım;
“İklim’ciğim diyen dillere, kalplere kurban” der ve hiç düşünmem, iki damla gözyaşı damıtırım. Duygusalımdır çünkü.
Ona buna, her halükarda ağlayabilen biri olarak efkarlanır, ince bellide bergamotlumu alıp bir fırt çeker ve “Bak dinle…” deyip anlatmaya devam ederim.
Ancak fazla düşünmem ve fazla konuşmam. Yazarim ben. ツ
Klavye çenem düşük sadece.
Nasıl dağıldı kafan ama? ‘Ne anlatıyor bu?’ derken, yandı devreler, düşünemez oldun.
Haydi yine iyisin.
Terapiye gitmene gerek kalmadı güzel okur. ツ
O zaman, dans…
Yok, öyle demeyecektim; O zaman bana müsaade.
(Geliyorum doktor hanım… Gönüldaşım lafa tuttu da! İlaçlarım mı? Alıyorum tabii ki… ツ )
Ölümsüz ruhlarımızın huzurla dolması temennisiyle…
Doğala özdeş aromalı, katkısız, saf, temiz, berrak zihinli, huzurlu ve sağlıklı günler dilerim güzel gönüldaş.