Beyin Göçü Hiç Bitmedi

529

Beyin Göçü yazısı, https://www.paraanaliz.com/2020/ekonomi/

Milliyet’te hafta sonu sütun yazarlığına 20 yıl önce başladım.

Beyin göçü ve İlber Ortaylı
Beyin göçü ve İlber Ortaylı

İlkyazım, gençlerin niçin göç ettikleri üzerineydi.

2000 yılında yazı hayatıma bu problemi tartışarak başladım.

20 sene sonra hiçbir şey değişmedi, son zamanlardaki şartlar dolayısıyla durum daha da ağırlaştı.

Gerçi gençlerini dış dünyaya yollayan tek ülke Türkiye değildir, lakin Türkiye’ninki gerçek anlamda bir beyin göçü ve şaşarak izleyeceğimiz bu beyin göçü tarihinin acı gerçeklerine Türkiye toplumu hâlâ nasıl dayanıyor ve halen nasıl beyin üretimi içinde, bunu tartışmak ve tespit etmek çok zor.

İtalya 1861 yılında birliğini gerçekleştirdikten sonra 1920’lerin sonuna kadar 30 milyon gencini göçmen olarak yollamıştır.

Bunun o toplumda yarattığı tahribat açık, dış dünyadaki İtalyanların sadece çok becerikli mafya mensupları olmadıkları ve hayatın her alanındaki öncülerinin olmasıyla da anlaşılır.

Bilhassa İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin kaderi tıbbiye ve mühendislik mezunlarının birkaç ay içinde Birleşik Devletler, Kanada ve Almanya’ya gitmesiyle çizilirdi.

Göç durmazdı.

Mesleğin ileriki yıllarında da devam ederdi.

Beyin Göçü; 20 Senede Değişen Yok

Türkiye'nin Beyin Göçü Sorunu
Türkiye’nin Beyin Göçü Sorunu

2000 yılında yazı hayatıma bu problemi tartışarak başladım.

20 sene sonra hiçbir şey değişmedi, son zamanlardaki şartlar dolayısıyla durum daha da ağırlaştı.

Nedenler muhtelif.

En iyi okullarda okuyup şirketlere ve devlet hayatına girenler, hatta bunu dış ülkelerde yapıp diplomasını alanlar dahi bir müddet sonra sükût-u hayale uğruyorlar.

Devlet yönetimi nepotist dediğimiz akrabacı, hemşerici, kulüpçü ve tarikatçı bir anlayışın elindedir.

Bizzat sağ ve soldaki siyasi partilerde bile bu yapılanma görülmektedir.

Yetenekli genç insan enerjisini ve mesleki aşkını dökeceği bir kanal bulamamaktadır.

Özel sektörde bile bu özellikler işletmecilik mantığına aykırı şekilde görülmektedir.

Orada daha tehlikeli bir durum vardır, şirket sahiplerinin içinde megaloman yapıdakiler bizzat istihdam ettikleri gençlerin hiçbir fikrini ve projesini ciddiye almazlar.

Büyük şirketlerde bile kabuklaşmış kurmaylar, yenilikçi bilgilerle gelen genç menajerlere fırsat tanımazlar.

Bu nedenle memleket gençliğinin yönü Atlantik ötesine uzanır.

Memleketi Tanımıyorlar

Beyin Göçü
Beyin Göçü

Kuşkusuz ki Türk gençliğinin yetişme şartlarında da aileye ve kendilerine ait hatalar vardır.

Türkiye’nin tarih ve coğrafyasıyla ciddi bir ilgi kuramamışlardır, kurdurulmamıştır.

İnsanlarımız ancak kırkından sonra Türkiye’yi tanımaya başlıyor ve gençler de böyle fıtraten zengin bir ülkenin atmosferinden uzak kalmak nedir bilemiyorlar.

Ziganalar’ı otobüsle geçmeyen, Şavşat-Kars yolculuğunu yapmayan, Ege’nin ipek halıyı andıran bereket ve ihtişamını yaşamayan bir gençliğin bu yurda sahip çıkmasını, âşık olmasını bekleyemeyiz.

Türkiye’ nin her yeri ayrı bir güzelliktedir. Hatay-Gaziantep-Şanlıurfa Gezisi ve Ayvalık ve Cunda Gezisi.

Ayrıca Yeni Kitaplar ve Son Seçtiğim Kitaplar yazılarımızı okumanızı öneririz.

Akdeniz’in göç veren ülkelerinin insanları şu veya bu şekilde anayurtla bağlarını koparmazlar.

Meşhur Yunan tıp profesörünün Harvard’daki görevinin yanı başında Atina’da ne işi var?

Birçok yönden Türkiye’ye göre olanakları kısıtlı Yunanistan,

son pandemi krizini onun yönlendirmesi sayesinde daha kolay atlatıyor,

çünkü Harvard’dan gelen profesör Sotiris Tsiodras mükemmel bir plan yaptı.

Sonuç olarak başarıyla uyguladı.

Beyin Göçü İçin Şartlar Yaratmalıyız

Gidenlerin geri çağırılması işinde başarılı örnek profesör İhsan Doğramacı’ydı.

Hacettepe’yi kurarken ön planda Amerika’ya giden değerleri celbetmeyi başardı.

Tersine Beyin Göçü
Tersine Beyin Göçü

Onları bordro mahkûmu yapmadı, çalışma şartlarını hazırladı.

Şu ana kadar ne yazık ki ilk ve sonuncu örnek.

Her şeyden önce dostu kadar sevmeyeni de olabilir

ama tarih olmuş şahsiyetlerin yaptıklarını

iyi değerlendirmek lazımdır.

Gençliğimizi yetiştirmeye başladık.

Bunların içinde yerkürenin coğrafyasına ve geçmiş zamanlara hükmetmeye başlayanlar var.

Herkes Celal Şengör kadar sağlam bir şekilde

ancak buraya tutunacak durumda olmayabilir.

Şartları yaratmamız lazım ve çok genç yaşlarda yurdu daha iyi tanıtıp sevdirmemiz gerekiyor.

Bu memleket belirli grupların, mensupların ve yoldaşların değildir sadece.

Bunu unutmayalım, hiçbir ülke bu gibi kalıplarla yaşayamaz ve var olamaz.

Olamayacağının örneği çok ve ortada.

6 Aralık 2020

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Close
KIRKINDAN SONRA © Copyright 2020. All rights reserved.
Close
× Bize yazabilirsiniz !