Her şeyden önce salgında tetiklenen korkularımız ile birlikte her birimizin alışkanlıkları da etkilendi.
Ancak dünyaca içinden geçtiğimiz salgın sürecinde aynı anda birçok duygu içerisinde olsak da
korkular daha da belirginleşti.
Ayrıca sohbetlerimizde tanık olduğum kadarıyla içinde bulunduğumuz gündemde
çoğu olumsuz olan duygularımızın daha çok da korkularımızı gizli bir şekilde bizi etkilediğini fark ettim.
Her şeyden önce bunların en başında da ölüm korkumuz geliyor.
Ancak salgında sevdiklerimizin hasta olmasının endişesi altında yatan kaybetme, terk edilme korkularımız.
Kısıtlı sosyal yaşamın getirdiği ya tek başıma ölürsem düşüncesiyle alttan alta beslenen,
yalnızlık hissinin tetiklediği yalnızlık,
yalnız kalma korkumuz ve birbirini takip eden belki de gün içinde
incir çekirdeğini doldurmaz diye ifade ettiğimiz pek çok durumun üst üste gelmesiyle oluşan tedirginliklerimiz.
Sonuç olarak bir araya gelerek günlük yaşantımızdaki alışkanlıklarımızı kendiliğinden değiştirdi.
Ayrıca bu dönemde her zaman gittiğimiz mekanlara gidemiyor,
her zaman görüştüğümüz insanlarla görüşemiyor ve alışveriş yaptığımız çoğu yerden de uzak kalıyoruz.
Mesela rutinlerimiz, ihtiyaçlarımızı karşılama şekillerimiz,
para harcama alışkanlıklarımızla birlikte harcadığımız miktar da tüm bu duygular neticesinde farklılaştı.
Ayrıca yaptığım bireysel çalışmalarda da gördüğüm üzere,
ölüm ile kaybetme korkusu bizi yıpratan en önemli başat iki duygu.
Hem bireysel hem de aile olarak kendimizi koruma isteğimizle beraber iş ortamımızı da koruyucu,
kollayıcı davranışlarımız bizde güvenli alan yaratma ihtiyacını her geçen gün daha da arttırıyor.
İşte tam da bu sebeple harcama alışkanlıklarımız bundan en fazla etkilenen alanımız.
Salgında Online Görüşme ve Alışveriş Zamanı
Her şeyden önce tüm bu süreçlerin içinde dışarıdan bir gözlemci olarak değerlendirerek baktığım zaman
içinde deneyimlediğim tam da bu değişim sürecine güçlü bir örnek olacak iki anımı aklıma getirir.
Birincisi, Koç’ luk yapmaya ilk başladığım yıllarda dahi online görüşmelerin olabileceğini,
zaman kısıtı olanlar için avantaj sağlayacağını ifade ettiğim,
internetin hayatımızı mesleki uygulamalar anlamında da kolaylaştırdığını savunduğum durumlardan. https://www.pelinnarin.com/
Ancak daha bir sene önceye kadar yüz yüze olmayan çalışmanın verimli olmayacağına dair güçlü bir inanç
yaygın olarak gündemdeydi.
Bugün ise herkes online görüşmelere nasıl geçildiğini anlaşılamadığı bir hızla alıştı,
günlük hayatlarında yer vermeye başladılar.
Aslına bakarsanız, bu durum biz sabırsız olan insanoğlunun çabuk ve güvenli şekilde ulaşma isteğini yerine getirirken,
para kullanma, hizmet satın alma konusunda da dönüşüme uğrattı.
Bu sebeple kendimizi koruyabileceğimiz güvenli bir süreç de oluşturduk.
Daha kontrol edilebilir, daha temkinli, daha güvenli,
daha korunaklı ve daha pek çok dahayı içeren genelden özele doğru kişisel sebepler sıralayabiliriz.
İkinci konu da online alışveriş. Alışveriş Değişiyor.
Daha ilk uygulamaların başladığı zamanlarda,
çevremde çoğu kişi online alışverişin güvenilmez (pek çoğumuzun dokunma ve görme ihtiyacından kaynaklı) ve uğraştırıcı (alışılmışın dışında olan durum tanımı)
olduğunu sohbetlerimizde iddia ederlerdi.
Bense mutfak eşyasından tutunda, kıyafet, kırtasiye gibi birçok ürünü yıllardır online olarak alan,
bu alışkanlığı da devam ettirenlerdenim.
Bu salgında online alışverişlerde de alışkanlıklar pek çok kişi için değişti,
e-ticaret şimdilerde en popüler günlerini yaşıyor.
Bu yeniye alışma ve kendimizi koruma içgüdüsüyle yapıyor olduğumuz davranışlarımız
bu dönemde korkularımızla baş edebilmek için yaşayacağımız hızlı duygu iniş çıkışlarına sebep oluyorsa
aman dikkat! Korkular;
bizleri para harcama ve alışveriş trendleri konusunda oturduğumuz yerin konfor alanından hareketle,
birazda sanki bir zamanlar büyük konuştuğumuz sözleri uygular hale getirebilir.
Salgın ile Değişime Ayak Uydurmak
Değişime ayak uydurmak önemli ancak bunu yaparken de duygularımızın farkında olmalıyız. Davranışlarımız korku temelli mi yoksa sevgi temelli mi?
Gerçekten kendimize dürüstçe ne hissettiğimizi ne kadar itiraf edebiliyoruz? En çok da kendinize samimi ve içten miyiz?
Olumsuz duyguları da hissetmek olumlular kadar doğal ve normaldir.
Ne kadar kısa sürede kabullenirsek içinde bulunduğumuz durumdan o kadar çabuk sıyrılır,
dipten yukarı o kadar çabuk çıkarız.
Sonuç olarak,bu süreç elbet bir gün bitecek,
geriye ise değişen alışkanlıklar ve online trendlere uyum sağlamış bir toplum kalacak.
İşte tüm bunlar olurken korkularımızdan korkmak değil, seni gördüm deyip maskesini düşürme heyecanında olmanızı diliyorum.