Uzmanlar araştırıyor; “Hangi müzik ruhun gıdasıdır?” diye.
Şifa olması için müzikler üretiyorlar.
Müzik gerçekten ruha şifadır, eğer bunun için dinliyorsak.
İsotlu, çemenli şarkıları dinleyip kahredeceksen olmaz ama.
Ama onları da keyif için dinle.
Ancak notalarında kendini kaybetme.
Her ruh hali için farklı müzik seçeriz aslında kendiliğinden.
Neyi ne zaman dinlemeyi seviyorsan öyle yap.
Yeter ki, efkarlanacağım derken depresyona girme!
Merhabalar güzel gönüldaş… Kırkından Sonra’ya hoş geldin.
Biraz sohbet edelim mi? Gerçi sadece ben anlatacağım, sen okuyacaksın. Ama olsun.
Fakat sen de bir şey demek istersen çekinme, yaz yorumunu. Ben de seni dinlerim.
Burada birlikte harika vakit geçireceğiz. Kâh gülümseyeceğiz, kâh dertleneceğiz ama illâki kendimizden bir parça bulup, yalnız olmadığımızı göreceğiz.
Haydi başlayalım…
Yazıma güzel seslerin, kulağına güzel şeyler fısıldamasını dileyerek başlayayım canım gönüldaşım.
İster bir sevgi sözcüğü, ister yeni bir haber, isterse bir şarkı olsun; güzel şeyler göndersin kulağına, beynine, gönlüne inşallah.
Malum sıkıcı şeyleri bolca işittiğimiz, gördüğümüz bir zaman diliminde ve bir acayip dönemin içindeyiz.
Ama olsun canım okur, üzülme, bunlar da geçer…
Ayrıca, Benzer konudaki Evita Müzikali: Ve Eva Peron yazımızı da okumanızı öneririz.
Müzik Terapidir
Benim evdeki terapi yöntemlerimden biri müzik.
Ama ruhuna iyi geldiğini hissettiğin şeyler, zaten seni her yönden sağlıklı ve mutlu kılar.
Müziğin de iyileştirici gücü artık kanıtlanmış bir bulgu.
O zaman, bunu niçin değerlendirmeyelim, değil mi ama?
Ama bir şarkıyı, bir eseri dinlerken bir nevii gıda almış da oluyoruz.
Müzikle uğraştığımız vakitlerde beynimizin ön lobunda bulunan duygusal korteks ve motor aktif oluyormuş örneğin.
Ayrıca bir müzik aleti çalabiliyor olanlar içinse bu durum bonus etkisi yapıyor.
“Enstrüman kullanmak somatosensorik motor kontrol ve işitsel bilgilerin koordinasyonunu gerektirdiğinden; birçok müzisyenin her iki elinde de ortalama olarak bir insandan daha fazla yetenek geliştiği bilinmektedir. “ deniliyor.
Somatosensorik: Beyin zarının deri ve iç organlardan duyusal uyaran algısı ile ilgili alanıdır.
Özellikle müzik aleti kullanmak, profesyonel olarak sol yarım kürede analitik gelişmeler yaratıyormuş.
Her şeyden önce müzisyenler anılarını, saklayarak ve anımsayarak gelişmiş hafıza becerileri gösterebiliyorlarmış.
Yani; herhangi bir müzik aletini düzenli olarak çalan insan, beynin işlevlerini güçlendiriyor ve gücüne güç katıyor.
Fakat müzik dinlemek ve müzik aleti kullanabilmek arasındaki fark da belirgin.
Ancak beyin, müzik aleti kullanırken kendisinin her iki tarafını kontrol eden ince hareket becerilerine ihtiyaç duyuyor.
Aynı zamanda sol beynin matematiksel ve sözel özelliğiyle, sağ beynin yaratıcı ve yenilikçi özelliği birleşiyor bu durumda.
Beynin öğrenme kapasitesini arttırmasında da ne kadar etkili bir şey değil mi?
Ama bilimsel manada açıklarsak; müzik aleti çalmanın beyindeki “korpus kallasum” bölümünün iletkenliğini ve hacmini arttırdığı görülmüş.
Korpus Kallasum: Beynin sağ ve sol kısmını birbirine bağlayan sinir lifleridir.
Avrupalılar sağ yarım kürede, Japonlar ise sol yarım kürede işliyorlarmış müziklerini.
Bu nedenle de, beynin hangi tarafının müzikle uğraştığı, kültürel nedenlere bağlı da olabilir diye de düşünülüyor.
Şifadır
Yorgun, bitkin, miskin hissettiğimizde bir banyo alıp geliriz ya kendimize?.. Hah… İşte “ses banyosu” da ruhumuz için gerekli.
Sesle şifa yöntemlerinde sıkça adı geçen bu banyo, yarattığı titreşim gücüyle, beyindeki Theta dalgalarını kontrol altına alıp, zihinsel karmaşamızı azaltıyor.
Miskin değil, dingin oluyoruz böylece.
Ruhumuza ve bedenimize yatıştırıcı etkilerde bulunarak acımızın ve stresimizin hafiflemesine, iyileşmemize yardımcı oluyor.
Ses ile şifa arayışı, anksiyete ve uykusuzluk sorunları için de çözüm olabiliyor.
Parkinson hastaları için yapılan bir araştırmada, 12 hafta boyunca koroda şarkı söyleyen hastaların ruh hallerinde iyileşme, anksiyete seviyelerinde düşüş ve Parkinson rahatsızlıklarında hafifleme görülmüş örneğin.
Ayrıca Alzheimer’ın erken teşhis dönemlerinde faydalı sonuçlar alındığı da biliniyor.
Her dönemin kendi imkanlarına göre ses ve müziğin iyileştirici etkilerinden yararlanmak mümkünken, niçin değerlendirmeyelim, değil mi ama?
Forest Baptist Tıp Merkezi nörobiyoloji profesörü Charles H. Tegeler;
“İnsan beyni paralel halde bulunan sağ ve sol yarımkürelerin birlikte çalışması şeklinde işler. Kişi uğradığı travmalar veya büyük şok gibi durumlarda -ki bunlar otonom(irade dışı) hayatta kalma durumudur- heyecan faktörü beyni dengesiz bir duruma sokar. Bu dengesizlikler devam edecek olursa uykusuzluk durumuna neden olan semptomlar devreye girer.” diyor.
Ve müzik sesleri kullanarak beyin dalgalarını yansıtma amacıyla araştırmalar yapıyor.
Brain and Behavior dergisinde yayınlanmış bu çalışmaları da.
Güzel ve olumlu sonuçlar alıyorlarmış.
Araştıran araştırana, canım okur. Bu kadar kişinin bir bildiği var demek ki!
Music Is The Best Medicine In The Universe
“Ses, sonik bir besindir. ( Ses dalgaları ) Vücudu, aklı, ruhu besleyip destekler.
Belli seslerin beyin ve sinir sistemlerimizi şarj ettiği görülmüştür.
Beyin yüksek frekansla enerji sağlar.
Yani 5000 Hz. ila 8000 Hz. arasındaki müziklerin dinlenmesi gerekir.”
Prof. Alfred A. Tomatis (1920-2001)
Bu arada beyefendinin soyadını görünce aklıma babaannem geldi; Domates’e “tomatis” derdi, güldürürdü bizi. Allah rahmet eylesin.
✔ ✔✔
“Kendi çıkardığımız ses, en çok şifa veren enstrümandır.
Kendi kendimize çıkardığımız sesler vücudumuzun salgıladığı değişik kimyasallara ve hormonlara (dopamin, oksiitosin, serotonin ve endorfin dahil) yardım etmede en mükemmel yol olarak tavsiye edilmektedir.
Bu nöro kimyasalların çoğu ağrıyı azaltır ve bizi vecd halinde bile hissettirebilir.
Dr. Ranjie Singh bazı seslerin vücudun yirmi dört saatlik ritmini düzenleyen ve uykuyu zenginleştiren hormon olan melatonin salgısını tetiklediğini, mükemmel bir araştırma sonucu ortaya çıkarmıştır.”
Jonathan Goldman (Seslerin Gizli Gücü, 2010, Sınır Ötesi Y.)
✔ ✔✔
“Ses, pek çok kullanımıyla göz kamaştıran bir araç şekline gelmiştir.
Işınlar molekülleri kırabilir veya yeniden düzenleyebilir, maddenin kristal yapısını kontrol edebilir, hatta cisimleri veya sıvı damlacıklarını havaya kaldırabilir.
Diğer bir deyişle, SES duyma hissi yaratan, sadece kulaklarımızdan ve beynimizden giren bir enerji değildir.
Ayrıca hücresel yapımızın içine giren ve moleküllerimizi yeniden yapılandıran yeteneğe sahiptir.
Bu olağanüstü niteliği, sesin tedavi için gerçek gücünü tanımamız gereklidir.”
✔ ✔✔
Gördüğümüz üzere, moleküllerimizden yeniden doğuyoruz müziğin eşsiz faydaları sayesinde. Öyleyse, hadi bir müzik parçası açıver şu an, bu yazıyı okumaya devam ederken. Eşlik etsin sana arka plandan.
Bazı Örnekler
Örneğin; ben bunu yazarken “Rue du soleil / Missing” dinliyorum bir yandan.
İngiliz Ses Terapisi Akademisi’ne Göre
Dünyanın En Rahatlatıcı Şarkıları
1. Marconi Union – Weightless
2. Airstream – Electra
3. Dj Shah – Mellomaniac
4. Enya – Watermark
5. Coldplay – Strawberry Swing
6. Barcelona – Please Don’t Go
7. All Saints – Pure Shores
8. Adele – Someone Like You
9. Mozart – Canzonetta Sull’aria
10. Cafe Del Mar – We Can Fly
Sizin İçin Seçtiklerimiz
Bakın bakalım, belki sana da hitap eden bir tane bulabilirsin listede?
Bir de, farklı türlerde konser kayıtları var ücretsiz olarak izleyebileceğimiz.
Bir güzellik yapıp, onlardan da bahsedeyim.
Yok canım, niye zahmet olsun, zevkle. ツ
✔
Ancak yaş itibariyle uygun olanların hatırlayacağı ve benim de onu dinleyerek büyüdüğüm, hayranı olduğum efsanevi İngiliz rock grubu Queen’in, Wembley’deki 1986 tarihli konseri; ki 1992 yılında izlenebildi bu kayıt ve iki saate yakın bir süresi var.
Sıkılmadan, izledikçe izleyesin gelecek.
https://www.youtube.com/watch?v=mmSbCgVBaMM&feature=emb_logo
✔
27 yaşındayken, 2011’de vefat eden Amy Winehouse’un, 2008 Glastonbury konseri.
Kendine has tarzı ile yaptığı şarkıları dinlemekten keyif aldığım bir müzisyen.
Bir saat kadar süren konseri izlerken, oradaymış gibi hissedeceksin.
https://www.youtube.com/watch?v=8ta-VKRRhus&feature=emb_logo
✔
Viyana Devlet Operası, bale ve opera arşivini kullanıcılara açtı.
Kayıt olduktan sonra ücretsiz izleyebiliyorsun.
https://www.staatsoperlive.com/
✔
The New Yorker’da müzik eleştirmeni olan Alex Ross da, blogunda internet üzerinden canlı gerçekleşecek konserlerin bilgisini güncelleyerek paylaşıyor.
https://www.therestisnoise.com/
İşte böyle cancağızım…
Bir de dinlendirici, rahatlatıcı sesler ile duymayı istediğin ya da özlediğin sesleri veren güzel siteler buldum, onları hatırlatayım bari. Haydi bi’ bakıver…
✔
Coffitivity: Evde yalnız hissettiğinde rahatlamak isteyenlere, çeşitli ortamlardaki kalabalık uğultusunu dinleme imkanı sağlıyor.
✔
Simply Noise:
Ancak kolayca uyumana yardımcı olan seslerin bir arada bulunduğu web sitesi.
✔
Do Nothing For 2 Minutes
2 dk boyunca hiçbir şey yapmayıp dalgaların sesiyle rahatlamanı sağlayan basit bir web sitesi.
http://www.donothingfor2minutes.com/
✔
Noisli:
Sen herhangi bir işle uğraşırken odaklanmanı sağlayan sesler üretiyor.
✔
I Miss the Office:
Her şeyden önce ofisini özleyenler için birebir! Sen çalışırken arka planda ofis sesleri çalıyor.
Üstelik derecesini de ayarlayabiliyorsun.
✔
MyNoise:
Biraz dinginliğe ihtiyacın varsa veya uyumak istiyorsan bu internet sitesi tam aradığın şey olabilir. İçindeki farklı sesleri farklı oranlarda ayarlayabileceğin tatlı gürültüler üretiyor.
✔
Conserve the Sound:
Eski telefonlar, langırt makineleri, kameralar, daktilolar, fanlar, video oyun konsolları ve diğer ürünlerin 1910’dan itibaren çıkardığı seslerin kayıtlarını arşivleyen bir internet sitesi.
https://www.conservethesound.de/
Sonuç
Umarım yazım ruhuna ilaç olur güzel gönüldaşım.
Fakat habire yazıyorum, bir çay kahve ikram etmedin, gideyim kendim kendime yapayım da içeyim bari diyorum.
Şaka şaka… Olur mu öyle şey? Mümkün değil ki bi’ kere teknik olarak?!.
Hayır, karşılıklı olsak biliyorum ki ikram edersin. Onçün gönlüm rahat.
(Tamam doktor hanım, geliyorum. İlaçlarımı koyduğum yeri bulamadım da… ツツツ )
Fakat burada birlikte olmamız, yazdıklarımızı okuman, gönül birliği yapman yeterince misafirperverlik bizler için canım okur. Sağ ol.
Ölümsüz ruhlarımızın huzurla dolması temennisiyle…
Doğala özdeş aromalı, katkısız, saf, temiz, berrak zihinli, huzurlu ve sağlıklı günler dilerim güzel gönüldaş.