Yaşlı çalışanlar dediğimizde; Çalışma hayatında, insan hayatındaki diğer ihtiyaçlar gibi bazı zorluklar veya engellerle karşılaşabiliyoruz.
Özellikle ilerleyen yaşımızla birlikte;
Her şeyden önce eğitimimiz ne olursa olsun yeni bir şeyler öğrenip kendimizi güncel tutmanız gerekecektir.
Farklı yetkinlikler kazanmak, bu yönde ek kurslara, eğitimlere katılarak sertifikasyonlar almak önemlidir.
Sonuç olarak Pandemi döneminde evden çalışmaya ayak uyduran bazı iş kollarında;
Pandemi sonrasında da evden çalışmaya devam edeceklerdir.
Bu fikre siz de katılıyor musunuz?
Her şeyden önce evden çalışarak yapılan yeni işlerin ortaya çıkacağından hiç şüpheniz olmasın.
Bu konuda Salgının İş Gücüne Etkisi;
İş Gücü ve Endüstri 4.0 yazılarımızı okumanızı da öneririz.
Bununla birlikte; Konut alım, satımı, sigortacılık, perakende satış, çağrı merkezi hizmetleri,
İnsan Kaynakları, ve bordrolama gibi işler evden ve online ortamda yapılmaya devam edecektir.
Tüm dünyada artan ortalama yaşam süresine paralel olarak da;
Emeklilik yaşı kabul edilen 65 yaş sonrasında, çoğu insanımız çalışmaya devam etmek zorunda hissetmektedir.
TÜİK(Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre ortalama ömür; 2023 yılı için erkeklerde 75,8 yıl ve kadınlarda 80,2 yıl öngörülmektedir.
TÜİK verilerine göre; Türkiye’deki yaşlı nüfus 2015 yılında 6,5 milyon iken 2023 yılında 8,6 milyona ulaşması bekleniyor.
2050 yılında ise yaklaşık 20 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.https://www.ailevecalisma.gov.tr/
İnsan kaynakları şirketleri bu kişilerin iş bulmalarına gereken altyapıyı oluşturması gerekir.
Çalışmalarına bu yönde ağırlık veren şirketler farkındalık yaratacaklardır.
İş kolları, meslek odaları, işveren temsilcileri ile görüşmeler yaparak gerekli şartları oluşturmalıdırlar.
Bu yaş gurubundaki kişilerin değerlendirilmesi ve ülke ekonomisine sağlayacakları katkı açısından önemlidir.
Tüm sektörler için tek ortak hedef; Yaşlıların yaşamda bir birey olabilmelerini ve işlevselliklerin sürdürülmesini sağlamak olmalıdır.
Yaşlı Çalışanlar ve Türkiye Modeli Oluşturmak
Her şeyden önce ileri yaş çalışanlar için bir Türkiye modeli oluşturmak gerekecektir.
İleri yaş döneminin kendi içerisinde harekete geçirilebilecek önemli bir potansiyeli mevcuttur.
Ayrıca ihtiyaç doğrultusunda bu potansiyel devreye girecektir.
İleri yaş veya yaşlanmayı pasif bir dönem olarak düşünmemeliyiz.
Sonuç olarak üretmeye devam eden,
Bu yaşa kadar öğrendikleri bilgileri aktarma potansiyeli olan bir guruptan bahsediyoruz.
Sonuç olarak bu potansiyeli her yaş gurubu için faydalı bir şekle getirmek,
planlama yaparak yaşlı çalışanlara iş imkanı yaratacak ortamı ve şartları oluşturmak gerekir.
Ne Yapmamız Önerilir?
Bunun için de tüm meslek gurupları, odalar, dernekler, üniversite ve yerel yönetimlerin ortak çalışması gerekecektir.
Yaşlı gurupları istihdam edecek altyapının oluşturulması için;
Sosyal güvenlik kurumundan, işverenlere kadar geniş bir yelpaze içerisinde çalışma gurupları oluşturulmalıdır.
Yaşlı istihdamı sağlama şartları ve buna uygun fiziki ortamında oluşturulması gerekecektir.
Sonuç olarak da iş sağlığı ve güvenliği konusunda yeni düzenlemelere gerek duyulacaktır.
Yaşlı istihdam edecek işyerlerinin fiziki şartları nasıl olmalıdır bunlar ortaya çıkarılması gereken konulardır.
Bu konuda başarılı çalışma yapmış, yol almış olan Japonya örneğini inceleyerek,
benzer şartların ülkemize adaptasyonu çalışmasının yapılması gerekecektir.
Yaş alan kişilerin;
Çalıştıkları son iş yerlerinde işlerine devam etmek istemeleri durumunda;
Bu işyerlerinde hazırlıklı olunması gerekecektir.
Muhtemel sıkıntıların başında iş kazaları, meslek hastalıkları ve yaşın normal sürecinden kaynaklanan hastalıklar gelmektedir.
Bu konuda nasıl kural ve şartlar oluşturulması gerektiği üzerinde çalışılması gerekecektir.
DSÖ, ILO verilerine göre; İleri yaştaki çalışanların,
gençlere göre işyerlerinde çok daha dikkatli çalıştıkları biliniyor.
Sonuç olarak iş kazası oranının düşük olduğu bilinmesine rağmen hazırlıklı olmanın yararı olacaktır.
İleri yaştaki kişinin kişisel yapısına göre farklılık göstermektedir.
Her şeyden önce;
Demans, akciğer hastalıkları, fiziksel ve bedensel ağrılar ile
işitme organındaki gerilemeye bağlı rahatsızlıklar ön plana çıkmaya başlamaktadır.
Ayrıca ileri yaşlarda kaslardaki zayıflığa bağlı olarak düşme risklerinin arttığı da bilinen bir gerçektir.
Tüm bu bilgilerin ışığında;
İleri yaştakilere değer veren bir toplum olarak da bu konuya ciddiyetle eğilmemiz, çözümlerine çalışmamız gerekecektir.
İleri yaş gurubu insanlarımızı üzmeden,
Potansiyellerini doğru kullanarak,
ayrıca her yaş gurubunu da mutlu edecek şekilde,
Ülkeye yeni bir katma değer kazandıracak çözüm yolunu bulup hayata geçirmeliyiz.
Sonuç olarak; İnsan Kaynakları veya Kariyer şirketlerine bu konuda çok iş düşüyor.
