İstanbul semt adları hepimiz bilsek de;
Fakat kullanıyor olsak da kökenini biliyor muyuz?
Her şeyden önce bu adların birer hikayesi vardır.
Sonuçta gelin bu semt adlarını ve kökenlerinin bazısını hatırlayalım.
İstanbul Semt Adları ve Öyküleri
İstanbul semt adlarının her birinin ilginç öyküsü bulunmaktadır.
Ayrıca İstanbul hakkında bilmek isteyeceğiniz birçok ilginç bilgiye de https://blog.obilet.com/ web adresinden
ulaşabilirsiniz.
Eminönü
Her şeyden önce tarihte Osmanlı’da esnafı denetleme yetkisi ‘’Emin’’lere aitti.
Bu semt burada buluna Gümrük eminliği’ nden adını almıştır.
Taksim
Ancak yine Osmanlı zamanında suyun sucular tarafından halka taksim ettikleri yer olan bu meydanın adıdır.
Çengelköy
Eskiden gemi çapalarının yapıldığı köy olması sebebi ile döneminde Çengelköy olarak anılırdı.
Sonuçta da bu ad semt adı olarak korunmuştur.
Bostancı
Eskiden bu semtin kurulduğu alanda her türden meyve ve sebze yetişen bostanların bulunması sebebi ile bu ad verilmiştir.
Sanırım doğayı nasıl yok ettiğimizi hatırlamamız için bu ad korunmuştur.
Ahırkapı Öyküsü
Padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında ve Marmara denizi kıyısında yer alan yedi ahır kapısından birisi olan bu semte Ahırkapı ismi verilmiştir.
Feriköy
Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri’ ye eşinden kalan bu topraklar bu padişahlar tarafından eşine bağışlanmıştır.
Sonuçta eşi vefat eden Madam Feri’ nin adı ile Feriköy olarak anılmaya başlanmıştır.
Beyoğlu
Her şeyden önce bu semtin adı ile ilgili çeşitli kesin olmayan rivayetler söz konusudur.
Birincisi;
İslamiyet’i kabul ederek burada yaşamaya başlayan Pontus Prensinin adından aldığı yönündedir.
İkincisi;
Bey oğlu olarak anılan Venedik prensinin burada oturmasından dolayı bu isim verildiğidir.
Üçüncüsü;
Bu bölgede oturmakta olan Venedik elçisine yazışmalar sırasında Beyoğlu diye hitap edilmesindendir.
Veliefendi
Her şeyden önce bugün Hipodromun’ un bulunduğu topraklar
bir zamanlar Şeyhülislam Veli efendiye ait olması sebebi ile de buraya Veliefendi denilmiştir.
Horhor
Her şeyden önce Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet bu bölgede bir gün yürürken yer altından su sesleri duyar.
Sonuçta anındakilere döner ve buraya bir çeşme yapın ‘’hor hor’’ su sesleri geliyor yer altından der.
Onun bu sözü üzerine buraya bir çeşme yaptırılmıştır.
Sonuçta o günden beri de bu bölgeye Horhor denilmektedir.
Çatladıkapı
1532 yılında meydana gelen depremde Bizans zamanında yapılan surlardan Sidere adı verilen kapının çatlaması sonucunda bu semte Çatladıkapı adı verilmiştir.
Ayazma
Ayazma Hıristiyanların inançlarına göre kutsal ve şifalı su bulunan ve bu maksatla ziyaret edilen yerdeki yapıya verilen addır.
Ayrıca İstanbul’da da çok sayıda ayazma bulunmaktadır.
Her ayazmanın adını taşıdığı azize veya aziz için özel bir günü bulunmaktadır.
Bahariye
Özellikle bahar mevsiminde Osmanlı padişahları ve Vezirleri Haliç kıyısında
Eyüp Sultan’dan sonra gelen ve Bostan iskelesi ile Silahtarağa arasında uzanan
bölgeye giderlermiş.
Sonuçta bu bölgenin bahar aylarında tercih edilmesi sebebi ile de baharlık anlamında Bahariye denilmeye başlanmıştır.
Ayrılık Çeşmesi
Her şeyden önce eskiden Trakya ve İstanbul’dan hacca gidecek olanlar burada toplanırlar ve hep birlikte yola
çıkarlarmış.
Ayrıca Hacı adayları yakınları ile burada vedalaşıp yola çıktıklarından semte Ayrılık Çeşmesi adı verilmiştir.
Kalamış
Eski ismi yunanca sazlık ve kamışlık anlamında Kalamis iken zamanla Kalamış
şeklini almıştır.
Kazlıçeşme
Her şeyden önce burada bulunmakta olan bir çeşme semte ismini vermiştir.
Bu çeşmenin üzerinde alçak kabartma olarak kaz figürleri bulunmaktadır.
Bir söylentiye göre, İstanbul un fethi sırasında baş gösteren su sıkıntısında uçuşan kazlar takip edilmiş ve
buradaki su kaynağı bulunmuştur.
Sonraları bu su kaynağı üzerine bir çeşme inşa edilmiştir.
Günümüze kadar birçok yenilemeler gören çeşme halen semtte
bulunmaktadır.
Kandilli
Antikçağdaki adı Ekhaia’dır.
Ayrıca Göksu’dan deniz yolu ile saraya dönen padişahlar için yakılan kandillerden adını aldığı söylenmekle birlikte;
Ama IV Murat’ın Revan seferinden dönüşünde bu semtteki köşkte doğan şehzadesi Mehmet için yedi gece yakılan kandillerden dolayı semte Kandilli köy adı verilmiştir.
Sonuçta zamanla Kandilli adını almıştır.
Bomonti
Her şeyden önce bu adı 1902 yılında Bomonti kardeşlerin burada kurdukları Bomonti bira
fabrikasından almıştır.
Bu bina daha sonra İstanbul Tekel Bira Fabrikası olarak anılsa da daha sonrasında da restore edilerek farklı amaçla kullanılmaya başlanmıştır.
Unkapanı
Her şeyden önce kapan Osmanlı döneminde pazaryeri, satış yeri, kontrol yeri anlamına
gelmektedir.
İstanbul’un fethinden sonra şehre gelen gıda maddeleri
belirli yerlerde teslim alınır ve İstanbul kadısı temsilcisi, esnaf temsilcisi
tarafından denetlenirdi.
Çeşitli gıda maddelerinin bu tür trafiğinin yoğun
olduğu yerlere Kapan denilmektedir.
Mesela yağ kapanı, bal kapanı gibi.
Böylece şehre gelen unların bu semte indirilip depolandığı için yöreye Unkapanı isminin verildiği bir rivayettir.
